Kenan Evren demokrasi düşmanı değildi. Kenan Evren'in ve arkadaşlarının yaptığı müdahale, demokrasiyi kurtarmak için yapılan müdahaleydi. O günleri yaşamış normal vatandaşa sorarsanız hepsi, "İyi ki oldu." diyor 12 Eylül için. Ben 12 Eylül gününü hatırlıyorum, o gün öğleden sonra sokağa çıkma yasağı kalktı. Vatandaşlar, sokakta gördükleri askerlere sarılıyorlardı.

Benzer Sözler

12 Eylül 1980'de askeri darbe sol kesimin üzerinden buldozer gibi geçtiğinde, insanlar hapishanelerde işkencelerde öldürüldüğünde İslamcılar hiçbir tepki göstermedi. Hatta işkence iddialarını soruşturmak için Avrupa'dan gelen heyetlere, zamanın İslamcı önderleri, 'Avrupalılara da ne oluyor? Bizim içişlerimize ne hakla karışıyorlar' diye millî bir damarla siyaset yaptı. Ne zaman ki İslamcıların kendileri mağdur olmaya başladı, o zaman demokrasinin gerekli olduğuna inandılar.

Yeni sivil demokrasiyi yaşatmak konusunda, Türkiye geçmişe oranla daha şanslıdır. Halkın büyük oranlı onayı ile cumhurbaşkanı seçilen sayın (Kenan) Evren, yeni dönemin teminatıdır. Kişiliğe dayalı ağırlığın büyük önem taşıdığı Türk siyasal yaşamında, İnönü'den sonra doğan boşluk, Evren ile doldurulmuşa benzemektedir. (25 Kasım 1982)

Şimdi diyecekler ki: "Efendim bu kötü ortamı zaten bu askerler hazırladıydı." Külliyen yalan! Öyle bir şey yok. Bu adamlar rahatsızdılar durumdan. O ortamı hazırlayanlar politikacıların aptallıklarıydı. Demirel ve Ecevit'ti. Ondan sonra diyecekler ki: "Efendim Amerika bunları fişekledi." O da doğru değil. Ben iki tane şahit göstereyim. Bir tanesi Çevik Bir General. O zaman Kenan Paşa'nın özel kalem müdürüydü. Efendim işte, "Bizim çocuklar başardı." lafı var ya, meşhur. Böyle bir laf edilmemiştir. Çevik Bir General diyor: "Nereden çıkıyor bu laflar? Böyle bir laf edilmedi." Seneler sonra Şahinkaya Generalin evinde çay içerken birlikte, "Biliyor musun? En çok ne ağrıma gidiyor?" dedi. "'Amerikalılardan icazet alıp yaptılar.' diyorlar." dedi. "Yahu bir Türk subayı, kendi memleketi ile ilgili bir şeyi Amerikalıya mı soracak?" dedi. Onu hiç unutmuyorum. İnanın, gözlerim yaşardıydı o cevabı verdiğinde.

Askerler 10 yıl önce dönemin başbakanı Necmettin Erbakan'ı iktidardan uzaklaştırdı. O darbeyi yaratan koşullar bugün yeniden ortaya çıkıyor. Bir kez daha iktidarda bir İslamcı var. Bir kez daha generaller, hükümetin laik devleti nasıl zedelediğini öfke ile fısıldıyorlar. Bana göre Türkiye'de 2007 yılında bir askerî darbe olması şansı yüzde 50. Çoğu Türk, Başbakan Erdoğan'ın Erbakan'dan daha ılımlı olduğunu düşünmesine karşın, Erdoğan yine de bir İslamcı. Son haftalarda Türkiye'nin en üst düzey subayları ile konuştum. Hepsi demokrasiye ara verilmesini arzulamadıklarını ancak askerlerin yakında laikliği -ki o olmadan çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede demokrasi olamaz- korumak için harekete geçmek zorunda kalabileceklerini açık bir biçimde dile getirdiler.

Bakın 28 Şubat'taki MGK toplantısını hepimiz merakla bekliyoruz. Ne olacak diye tartışıyoruz. Darbe olacak mı diye tartışıyoruz! Bunu da yüksek sesle tartışıyoruz! Bunu tartışmak bile Türk demokrasisi adına yeter ayıptır!

Halkın çeşitli kademelerinden çok kimse bize iktidardan gitmememiz hususunda da telkinlerde bulundular. Biz bu telkinlere itibar etmiyoruz zira biz parlamenter demokrasiye inanmış insanlarız. Daha önce de bahsi geçtiği üzere en kötü demokrasi en iyi diktatörlükten daha iyidir. Halkın bu kabil telkinlerini tabii karşılamak gerekiyor. Çünkü Türk halkı eskiden çok sıkıntı çekmiş ve önceki liderlerden nefret etmişti. Bu, rahata kavuşmuş insanların psikolojisidir. Biz 12 Eylül'den önce siyasetçilere çok söyledik, milleti parlamenter sistemden soğutmamalarını ısrarla istedik. Bakın şimdi halk geliyor ve iktidardan gitmememizi istiyor.

Liste
Yükleniyor…