Kapitalizm tamamen bir Yahudi sistemi. Bizler sosyalistiz, ama Marksizme karşıyız. Sosyalizmi, Marksizmden ibaret sananlar bizi sosyalist olmamakla suçluyor. Oysaki kapitalizm ve Marksizm aynıdır, Yahudi'ye hizmet eder. Nasyonal sosyalizm ise insanımıza hizmet eder...
- Henüz kategori yok.
-
Fransa Ligue 1'de Marsilya - Brest Maçı: Kritik Randev…08.11.2025
-
Mevsimlik Lezzetlerle Sonbahar Sofralarına Özel Risott…08.11.2025
-
Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi Hedefi ve Mali Zaferle…08.11.2025
-
Sevilla'dan Tarihi Zafer: 14 Yıllık Hasret Guadalquivi…08.11.2025
-
Suudi Arabistan Pro Lig: Al Fayha - Al Akhdoud Karşıla…08.11.2025
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Marks kapitalizmi inceleyen, kapitalizmin işleyiş kurallarını ortaya koyan, kapitalizmin nasıl doğduğunu gösteren ilk insanlardan biriydi. Buradan hareketle doğan her şey ölür, o da kapitalizmi nasıl yeneceğimizi bizlere gösterdi. Marks ve diğer pek çok sosyalist, yaşadığımız bu hayatın bizler için kaçınılmaz olmadığını ortaya koydular.
Nasyonal sosyalizm, beraberinde Avrupa kültürünün yeniden şekillenmesini getirse de, Bolşevizm Yahudilerin önderlik ettiği uluslararası insandan daha düşük kişilerin kültürün kendisine savaş ilan etmesidir. Bu yalnızca burjuva karşıtlığı değil, kültüre de karşı olmaktır. Yani son tahvilde kendilerini Yahudi cemaatinde bulan köksüz ve göçebe uluslararası suikastçıların çıkarı için, Batı medeniyetinin bugüne kadar kaydettiği ekonomik, sosyal, devlet olarak, kültürel bütün ilerlemelerin yok edilmesi anlamına gelmektedir.
Günümüzde utangaçlıkla “pazar ekonomisi” denilen artık sınırlarına ulaşmış olan kapitalizmin çöküşü ve yeni bir topluma geçiş durdurulamaz. Olmaması gereken hatalarımız ve eksikliklerimiz yüzünden uğradığımız yenilgiye rağmen, uğradığımız tüm alçakça ihanete rağmen bu kanaat değişmemiştir. (…) Gelişimi boyunca pek çok değişimler geçirmiş olsa da kapitalist toplumun ana çelişkisi, toplumsal emek ile o emeği özel sermayenin kendine mal etmesi çelişkisi, varlığını korumakta ve sürdürmektedir. Ancak bu çelişki ortadan kaldırılırsa, kârın dünya egemenliğine son verilirse, ancak o zaman bireyin insanca bir yaşam sürdürebileceği koşullar oluşur. (…) 1989-90’dan beri görülen olaylar sosyalizm fikrinin asla ölmediği görüşümü güçlendiriyor. Bazıları buna gerçeklikten uzak düşünme diyor. Bununla sadece tarihsel süreçleri anlamadıklarını ve kemikleşmiş sosyalizm karşıtı, Marksizm karşıtı konumlarını kanıtlıyorlar.
Ben ne ulusalcı, ne Kemalist, ne sosyalistim. Müslümanım, kapitalizme karşıyım. Egemen kimse onu eleştiririm. Yanımda direnene itikadını sormam.
Kapitalizmin doğal ahlaksızlığı, nimetleri adaletsiz paylaşmasıdır; sosyalizmin doğal faziletiyse sefaleti eşit paylaşmasıdır.
Haklar elbette beyaz, elit kapitalist bir söylemle başladı. Marks’ın söylediği gibi bu söylem özel bir menfaati sanki genel bir menfaat gibi sunarak kendini gizliyor. İnsan hakları aslında kapitalistlerin haklarıydı.
Stalin’in sosyalist kapitalizminde pek çok şey sona erdi. Doğrudan demokrasi bunların hepsi başarısızlığa uğradı. Şu anda kapitalizmin sınırlarını görüyoruz ancak bunun neyle değiştireceğimiz hakkında bir fikrimiz yok.
Kapitalizm hakkında tipik Marksist belirsizlikle aynı fikirdeyim. Kapitalizm insanlık tarihinde en dinamik üretken sistem oldu.
Sosyalizm, siyasal solun çoğunun hedefi, hâlâ aydınlanmış hayvan savunucularının hedefi, çünkü sosyalist bir sistem hayvan sömürüsünü ve cinayetini teşvik eden kâr teşviklerini ortadan kaldıracak. Sosyalist toplumlar, sosyalist toplumlar kapitalist toplumlar gibi öldürmek ve kişi başına düşen hayvanların yarısını tüketmek gibi, kapitalist toplumlardan çok daha insancıl olduklarını kanıtlar.
Devletin kapitalizmin yeniden üretimini sağlamada iki tür sistemi vardır: İlki, Devletin Baskı Aygıtları; hükümet, ordu,polis,hapishane. İkincisi Devletin İdeolojik Aygıtları; eğitim,din,siyaset,sendika,basın-yayın. Bunlar ideolojik yeniden üretimi devletin işleyişine bağlayan kültürel aygıtlardır.
Eğer tarihsel süreç bazı ülkelerin yalnızca eşitsiz değil, aynı zamanda birbirlerinden bağımsız olarak birbirlerinden yalıtık gelişmesi şeklinde işleseydi, o zaman, eşitsiz gelişme yasasında tek bir kapitalist ülkede sosyalizmi inşa etme imkanı elbette çıkardı. Çeşitli ülkelerin eşitsiz ya da düzensiz gelişmesi bu ülkeler arasında giderek artan ekonomik bağları ve karşılıklı bağımlılıkları sürekli olarak bozar fakat hiçbir durumda yok etmez. O ülkeler ki, dört yıllık iğrenç katliamdan sonra hemen ertesi gün birbirleriyle ticaret yapmışlardır.
Üretim araçlarının özel mülkiyeti ve kâr dürtüsünün sonu geldi. Kapitalizm, yararlılığını tüketti. Onun yerine yeni bir toplumsal düzen doğuyor: Sosyalizm.
Toplum nasıl feodal beyler ve köle sahipleri olmadan da yaşayabileceğini anladı ise, kapitalistler olmadan yaşayabileceğini de anlayacaktır.
Kapitalist toplumda birikim bireyseldir, oysa sosyalist toplumda üretim gibi birikim de toplumsaldır.
İşçinin ücret olarak aldığı ile ürettiği malın değeri arasındaki farka, artı değer denir.
Bunun bütün dünyaya bir işaret olması gerekir. Eğer gerçekten istenirse, doğru araçlar kullanılırsa ve bütün sahip olunan bütün güç ve cesaretle yıkıcı güçlere karşı çıkmak kararlılığı gösterilirse, en kötü şartlar altında bile Bolşevizm’in yenilebileceğini kanıtladık. Alman halkı bu sayede daha mutlu oldu ve bu mücadeleye kalkışmayı göze alacak insanlar yetiştirecek şanla sahip olan bütün uluslar da bu mutluluğu tadabilirler. Gözlerinden perdeler kalkacak ve Yahudiliğin şeytani açgözlülüğünü bütünüyle göreceklerdir. Böylelikle bir kere gerçek yüzü görüldükten ve anlaşıldıktan sonra onun ne zeki ne de tehlikeli olmadığını anlayacaklardır.
Kapitalist bir devletteki işçi -ki bu onun en büyük talihsizliğidir- artık insan, mucit veya imalatçı değildir. Bir rakamdır, makinenin içindeki algısız ve kavrayışsız bir dişlidir. Ürettiği şeyden yabancılaştırılmıştır.