Kadim ve eşsiz bir coğrafyanın benzer gelenek ve göreneklere sahip halklarının, geçmişlerini olgunlukla konuşabileceklerine, kayıplarını kendilerine yakışır yöntemlerle ve birlikte anacaklarına dair umut ve inançla 20'nci yüzyılın başındaki koşullarda hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz.

Benzer Sözler

1915’in 24 Nisan günü, Osmanlı devletinin kendi Ermeni vatandaşlarıyla ilgili olarak kepaze sayfalar yazmaya başladığını da yeni yeni öğrenmeye başladık. Birinin haklı deyişiyle: “Ermeniler bu topraklarda öldürüldüklerini, Kürtler de yaşadıklarını kanıtlamaya çalıştılar.” Ne oldu? Gerçekler saklanabildi mi? Hayır...

Fransızlardan hayır yoktur. Verdikleri yeni projelerde yeni ağır şartlar ileri sürdüler... Fransızlar ya bizim sulh yapmamızı istemiyorlar veya hem bize fenalığı yapmanın hem de yüzümüze gülerek hazmettirmenin kabil olduğuna inanıyorlar... Fransızlar, İngilizlerden daha fazla aleyhimize döndüler!

“Mösyö Montagna, bana bak, ben protesto bilmem” dedim. “Ne bilirsin?” diye sordu. “Böyle protesto ettin mi, ben bir saat sonra muharebeye tutuşuyoruz, deyiveririm” cevabını verdim. Beni protesto eden bu adam derhal ciddiyetini bıraktı: “Şimdi muharebe lafını nereden çıkardın?” dedi. Bunun üzerine şöyle konuştum: “Ben bütün ömrümde emir aldım ve emir verdim. Bunun dışında protestoydu, cilveydi, böyle şeyleri bilmiyorum” dedim.

Bu konsoloslukları ya da büyükelçilikleri kapatırken bizimle detayları paylaşmadan önce bu adımları atmaları, tüm ülkeler için söylüyorum, maksatlı. Burada 'Türkiye istikrarsız, Türkiye'de terör tehdidi var' imajı vermek istiyorlarsa bu dostluğa da sığmaz, müttefikliğe de sığmaz. Hele hele seçim öncesi Türkiye'yi, AK Parti iktidarını, bizleri zor durumda düşürmeye çalışıyorlarsa bizim halkımız da bunun arkasında ne olduğunu çok iyi biliyor. Bunun da onlara bir faydası yok, amaçlarına hizmet etmez. O yüzden biraz dürüstlük ve samimiyet bekliyoruz.

Türkiye söz konusu olduğunda tüm güçlerin planları her zaman tamamen bencilce olmuştur. Yıllardır Rusya, Karadeniz boyunca ve Kafkasya'nın güneyinde kalan Türkiye'nin geri kalanı hakkında hiçbir şey söylememek için İstanbul'a göz dikti ve İngiltere, Rusya'nın bu emelleri gerçekleştirmesini engelleyecek kadar bizi yeterince güçlü tutmaya çabaladı. Sonunda Kayzer, Baltık'tan Basra Körfezi'ne kadar Alman kontrolündeki devletler zinciri planıyla geldi. Rusya bizi haritadan silecek, İngiltere bizi zayıf tutacak ve Almanya bizi güçlü kılacaktı. Onların yüzlerindeki tüm bencil motifler şüphesiz, ama - biz Türkler için, özellikle biz Jön Türkler için hangi alternatifin en az tiksindirici olduğunu merak ediyor musunuz? seleflerimizi çaresiz tutan İngiliz ve Rus diplomasisi ve entrikasının ağına düşmekten kaçınmak için elimizden geleni yapan kim? Almanya'nın Bağdat demiryolu imtiyazını neden aldığına, Hicaz hattının neden Almanlar tarafından yapıldığına ve Almanların askeri teşkilatımızı neden yeniden kurduğuna dair sorunuza cevap vermek için daha fazla şey söylememe gerek yok sanırım.

Bugün, büyük güçler arasında büyüyen rekabetin, paylaşıma dair küresel fikir birliğini çözdüğünü görüyoruz. Libya, Yemen, Suriye ve Filistin'deki silahlı çatışmalar; yaraya dönüşmüş, çözülmemiş bölgesel anlaşmazlıklar; terörizm tehdidi; iklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik kaybının yarattığı zorluklar; yerli ekonomiyi koruma yöntemleri. Gerçekte çok taraflılık tehdit altında ve en güçlü sınamalarından biriyle karşı karşıya. Giderek daha fazla birbirine bağımlı ve bağlantılı bir dünya, gittikçe daha etkili işbirliği ve çok taraflılık gerektiriyor. Bana göre hiçbir ulus kendini izole ederek büyük olamaz. Küresel sorunları birlikte ele almadıkça küresel çözümler bulunamaz. Kurallara dayalı bir uluslararası düzen, dünyamızın ihtiyaçlarını ve zorluklarını yansıtmalıdır

Liste
Yükleniyor…