Benzer Sözler

"Kapitalizm" denilen şey temel olarak iç ekonomi ve uluslararası topluma müdahale eden, güçlü devletlerle yakın işbirliği içinde çalışan, ekonomi, politik sistemler ve sosyal ve kültürel yaşam üzerinde geniş kontrol uygulayan muazzam ve sayılamayacak genişlikte kişisel tiranlıklardan kurulu bir toplu merkantalizm sistemidir.

Kimsenin inancını, görüşünü, tutkusunu iğnelemek için değil; sadece "tabu" ve "dogma"nın ne olduğunu somutlaştırmak için, bir örnek vermeye çalışayım; Hz. Muhammed ile Gazi 'nin karikatürleri yapılabilir mi bugün dahi Türkiye'de? Egemenler kadrosu, "tabu ve dogmaları" kendi çıkarları için çok rahat kullanır ve ekonomik saydamlıkları çok daha kolay engellerler böylece. Örneğin Türk insanının yaşam düzeyinin neden bu kadar düşük olduğu üstünde hiç durmaz; vaktiyle KKTC'de batmış bir bankanın hesaplarını asla büyüteç altına almaz ve "şanlı tarih" edebiyatını, yahut "ırkçılığı" pompalarlar boyuna...

“Özgürlük” gösterişli bir kelimedir; fakat özgür ticaret adı altında en acımasız savaşlar gerçekleşmiştir. “Özgür iş” adı altında köpek gibi çalışanlar soyulmuştur. “Eleştiri özgürlüğü” terimi de aynı kalıtımsal yanlışlıkla yoğrulmuştur. İleri seviyedeki bilime sahip olduklarına gerçekten inananlar, yeni fikirlerin eskiyle yan yana varlığını sürdürmesi için özgürlük talep etmezlerdi, bunun yerine yenilerin eskilerin yerini almasını talep ederlerdi.

Biz insanüstü ya da sınıf bilinçsiz kavramlardan kaynaklanan tüm ahlaki ilkeleri reddetmekteyiz. Biz bunların toprak sahipleri ve kapitalistlerin yararı adına işçilerin ve köylülerin kandırılması, aldatılması ve akıllarının bulandırılması olduğunu söylüyoruz. Ahlaki ilkelerimizin tamamen proletaryanın sınıf mücadelesi çıkarlarıyla ilişkili olduğunu söylüyoruz. Ahlaki ilkelerimizin kaynağı proletaryanın sınıf mücadelesi gerçekleri ve ihtiyaçlarıdır.

Öyle yasalar çıkarın ki köyleri, çiftlikleri yıkan beyler ya hepsini yeniden yapmak, ya da toprağı yeniden çiftlik kuracak insanlara bırakmak zorunda kalsınlar. Zenginlerin cimri bencilliğini frenleyin. Sömürme, tekel kurma hakkını alın ellerinden. Aylak insan bırakmayın memleketinizde. Tarımı büyük ölçüde geliştirin. Yün işlikleri ve daha başka üretim kolları yaratın. Yoksulluk yüzünden bugüne dek hırsızlık, serserilik, ya da uşaklık eden, aşağı yukarı aynı kaderi paylaşan bir sürü insan oralara gidip yararlı bir çalışma yoluna girsin.

Hayvanları ve doğayı sömürmemeleri için şirketleri asla ikna edemeyeceğiz, bu onların “doğa”sına aykırı. Biz bedeli ne olursa olsun bütün hayatları savunmak istiyoruz, onlar da bedeli ne olursa olsun hayatı sömürme biçimlerini korumak istiyorlar. Onların işi, çekilen acıları umursamadan mümkün olduğu kadar çok para kazanmak. Bizim işimiz ise bu yavşakları işsiz bırakmak.

Savaşın ve şiddetin sorumluluğunu etçil olduğu varsayılan atalarımıza atmak ne kadar tatmin edici; içinde bulundukları durum için yoksulları ve açları suçlamak ne kadar rahatlatıcıdır. Bunu yapmazsak, herkese insanca bir yaşamı sağlamakta utanılacak derecede başarısız olan ekonomik sistemimizi ya da hükümetimizi suçlamamız gerekecektir. Hükümeti denetiminde tutanlar ve bilimin varlığını sürdürmek için ihtiyaç duyduğu parayı sağlayanlar için çok uygun çözümler.

Liste
Yükleniyor…