İran, Suudi Arabistan ve bir dereceye kadar Türkiye bölgede kilit role sahip. Bu üç ülke yan yana durursa, bölgenin tüm ülkeleri barış içinde kalır, ihtilaf veya çatışma yaşanmaz. Bunlar üç büyük ve önemli ülke. Aralarında uyuşmazlık olduğunda bölgedeki bütün ilişkiler bozuluyor.
- Henüz kategori yok.
-
Fransa Ligue 1'de Marsilya - Brest Maçı: Kritik Randev…08.11.2025
-
Mevsimlik Lezzetlerle Sonbahar Sofralarına Özel Risott…08.11.2025
-
Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi Hedefi ve Mali Zaferle…08.11.2025
-
Sevilla'dan Tarihi Zafer: 14 Yıllık Hasret Guadalquivi…08.11.2025
-
Suudi Arabistan Pro Lig: Al Fayha - Al Akhdoud Karşıla…08.11.2025
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Türkiye’yi kaybetmek Ortadoğu’yu Avrupa’nın eşiğine getirecek ve aynı zamanda Rusya’nın nüfuzunu Ortadoğu’nun kalbine taşıyacaktır. Türkiye, Rusya ile ortaklığıyla birlikte ihtirasları ve nüfuzu büyümekte olan İran’ı dengeleyebilecek en iyi konumdaki ülkedir. Buradaki bağımlılık karşılıklıdır. ABD olmaksızın Türkiye, Tahran ve Moskova’nın insafına bırakılmış olacaktır.
Ortadoğu'nun üç kilit ülkesi var. Bunlardan ilki olan Mısır'ı darbe ile birlikte 'yola getirmeyi' başardılar. Diğeri İran; onu da nükleer anlaşmayla beraber yaptırımları da kaldırarak içlemeye başladılar. Geriye kaldı 'yalnız ve güzel ülkem' Türkiye.
Ruslar eğitimli, bilgin ve sanatçı bir halk ama büyük ressam ve romancıların torunları durgun. Akademinin icatları ve laboratuvarlarda elde ettikleri bilgiler sanayiye dökülemiyor. Rus halkı bizim şark komşumuz olan İranlılar gibi kültürel mirasına ve bilincine sahip, edebiyatını seviyor ve biliyor. Türkiye'nin endüstriyel geçmişi ve zenginliği Rusya ile İran arasında bir yerde, girişimciliği hepsinin önünde; buna rağmen bu iki ülke okumuşlarının bilgi birikimine ve kültürel inceliğine sahip değiliz. Onun için de kasaba hatibi birisi bizde kitleleri etkiliyor ve rey alıyor.
Türkiye, Soğuk Savaş sonrasında Ortadoğu'ya yönelik siyaset geliştirmek ve bölgenin yeniden şekillenmesini çıkarları ile uyumlu hale getirme çabası içine girmiştir. Bunu "Ortadoğu ile ilgilenmek bataklığa giriştir" yaklaşımıyla eleştirmek, coğrafyamıza sırtımızı dönmemizi talep etmekle eşanlamlıdır. Söz konusu talebi "Cumhuriyet kurucularının" mirâsı olarak meşrulaştırmaya çalışmak ise tarihî gerçekliği çarpıtma ötesinde hedefler gözeten bir girişimdir.
Türkiye en büyük hatayı Suriye’de ve Irak’ta yaptı. Irak’ın iç politikasına karıştı, seçimlerde Maliki’ye cephe aldı. Onun Sünni rakibini destekledi ve Bağdat’la arayı bozdu. Suriye’de ise büyük bir telaşla davrandı. Esad’ın iktidardan gitmesi için bir nevi militan gibi davrandı. Esad’ı çok uyarmış olsa da Türkiye kendini, gücünün ötesinde kâdir hissetti. Erdoğan zannetti ki, Esad küçük kardeşi ve onun lafını dinleyecek. Aslında Türkiye, Suriye’yi yanlış tahlil etti. Suriye’de işin Esad’da bittiğini sandı, oradaki rejimin yapısını doğru tahmin edemedi.
Bir tek AK Parti Ortadoğu’yu anlamaya çalıştı ama o da yanlış anladı. Liderliği çok abarttı. Türkiye’nin Sünni destekle bölgeye hâkim olacağını sandı. Ama Türkiye oyun kurucu olamadı. Arabuluculuğu da bitti.
Birleşik Devletler'in güçlü bir müttefiki olan İran, 1979 devrimiyle birlikte bölgede ve dünya çapında ABD'nin en inatçı mühaliflerinden biri haline geldi. Bugün, Afganistan ve Irak'taki savaşlar nedeniyle İran sınırlarında Amerikan askerlerinin konuşlandırılması, Birleşik Devletleri ve İran'ı her şeye rağmen bazı ortak çıkarları paylaşan, tetikte rakiper ve komşular konumuna getirdi. Tüm bunların nedeni, İran'ın nükleer programları ve terörizmle olan ilgisidir.
Bakın lütfen! Ateş çemberi içerisinde olduğumuz bir coğrafyada iki önemli komşumuz ile tarihsel bir problem yaratılmıştır. Diyelim ki Suriye'nin muhalifleri kazandı. Onlar da bizi bir müddet sonra tanımazlar. Diğerleri zaten hiç unutmayacaklardır. ABD, Ortadoğu'yu şimdilik kendi düşünceleri ve çıkarları doğrultusunda şekillendirirken, askeri gücü kısıtlı olduğu ve ekonomik gücünü de harcamak istemediği için, uzun yıllardır sürdürdüğü bir planlama sonucu Ortadoğu ülkelerinde hedef seçtiklerini "demokrasi" sloganı ile kardeşi kardeşe kırdırarak, kendi halklarını kullanarak iktidarları düşürüyor. Araplar demokrasiyi benimser mi? Bence hayır. Bu ülkeler eskisinden beter olabilirler! Devamında Suriye, İran ve Türkiye var. Bu üçlüde bir müddet Türkiye'yi kullanacaklar. Ancak İran'dan önce mi sonra mı Türkiye'ye bakacaklar orası bilinmez! Şu anda Türkiye'nin damarlarını sülük gibi emiyorlar. Kafkaslar'a ve Asya'ya geçmeden önce mi ya da eşzamanlı mı Türkiye'ye gerçek yüzünü göstereceği bilinmez. Ancak göstereceği kesindir ABD'nin. Ermenistan'a nazaran Türkiye'yi seçecek hali yok ya!
İran, Ortadoğu'nun ve Müslümanların hamiliğine ısındırılıyor. Asla gerçekleşmeyecek, sadece silah zoruyla becerilemeyecek, tarihî arka planı olmayan bir hayal bu. Ama esas dert de zaten İran'ın bu amaca ulaşması değil. Vahhabi- Selefi çizgi ile Şii- Rafizî çizgi arasında İslâm coğrafyasının esas makul olan damarı Sünnilik yok edilmeye, bu çaba üzerinden de tüm İslâm coğrafyası tarûmar edilmeye çalışılıyor. Böylesi bir süreç gerçekleşirse Suriye ve Irak'ta sadece 'fragmanı'nı izlediğimizi anlayacağımız bir kan deryasında hepimiz boğulmaya mahkûmuz.
Ve Suriye ile ilişkileri germek için mükemmel bir zamanlama... Çünkü Suriye diken üstünde. Hafız Esad hasta. Altında kıyasıya bir iktidar mücadelesi var. Ülke karışıklığın eşiğinde. Dünyanın bu en büyük teröristi, şimdi iç sorunlarıyla uğraşıyor. Türkiye, başına PKK belasını saran bu ülke ile didişmek için en güzel zamanı seçti. İsrail alttan, Türkiye üstten bastırırsa, hem Türkiye'nin hem de Ortadoğu'nun baş belası, kendi başındaki beladan başkasıyla uğraşamaz olacak. (1998 yılında yazdıkları.)
İran, Saddam Hüseyin’in Irak’ı ortadan kalktıktan sonra İsrail’e karşı en ciddi tehdit. ABD, bu çerçevede İran’ı Orta Doğu dengeleri açısından bir hedef olarak görüyor.
Vehhabi öğretisi yüzünden dünya genelinde terörizmi yayan devlet ne İran, ne de Suriye'dir. Bunu yapan devlet Suudi Arabistan'ın ta kendisidir.
Şimdilik Kuzey Irak'ta devlet kuracaklar. Sonra İran, Suriye ve Türkiye'de karışıklık çıkarıp size Kürtler yardım etsin diyecekler.
Rivayete göre, Churchill Ortadoğu'yu olduğu gibi Türklere geri vermenin daha iyi olacağını söylemiştir; herhalde bu hediye T.C. tarafından asla kabul edilmezdi.
Ortadoğu'da yanlış olan İsrail değildir, Ortadoğu'da doğru olan İsrail'dir. Tahran'daki tiranlık kendi halkına zulmetmektedir. Tahran'daki tiranlık, Afganistan ve Irak'taki Amerikan birliklerine yönelik saldırıları destekliyor. Tahran'daki tiranlık; Lübnan'ı, Gazze'yi zapt ediyor. Tahran'daki tiranlık, dünya çapında teröre sponsorluk yapıyor. Nükleer silaha sahip bir İran, Orta Doğu'da nükleer silahlanma yarışını ateşleyebilir. Bu, teröristlere nükleer bir şemsiye verecektir. Bu, nükleer terörizm kabusunu dünya çapında açık ve mevcut bir tehlike haline getirecektir. Bunun ne anlama geldiğini anlamanızı istiyorum. Bombayı her yere koyabilirler. Onu bir füzeye koyabilirler. Limandaki bir konteyner gemisinde de olabilir, metrodaki bir bavulun içinde de. Artık ülkeme yönelik tehdit hafife alınamaz. Bunu reddedenler kafalarını kuma sokuyorlar. Altı milyon Yahudinin öldürülmesinin üzerinden yetmiş yıldan az bir süre geçtikten sonra, İran'ın liderleri Yahudi halkının soykırımını inkar ederken, Yahudi devletinin yok edilmesi çağrısında bulunuyor. Bu tür zehir saçan liderlerin, ülkelerin gezegendeki her saygın yerden men edilmesi gerekir. Ancak öfkeyi daha da büyüten bir şey var; Öfkenin olmayışı. Uluslararası toplumun büyük bölümünde, yok olmamıza yönelik çağrılar tam bir sessizlikle karşılanıyor..! Daha da kötüsü, çünkü İsrail'i İran'ın terör vekillerine karşı savunduğu için kınamak için acele edenlerin sayısı çok fazla. Bir daha asla derken, bir daha asla demek istiyoruz!
Kesinlikle Rusya, Türkiye ve İran arasında bir stratejik ittifaka tam destek veriyorum. Bu, üç ülke için de en iyi çözüm.
Türkiye’nin başlattığı operasyon, ABD, AB, Rusya, NATO yanında, Çin, İran, Irak, Suriye, İsrail, Ürdün, Lübnan’a da verilen bir mesaj aslında ve bu operasyonun bölgede kalıcı etkileri olacak ve bundan sonraki süreci radikal olarak etkilenecek.
Fransızlar 1830’da Cezayir’i sömürgeleştirdi, 1839’da da İngilizler Aden’i. Tunus da böylece elde edildi 1881’de. Mısır 1882, Sudan 1848, Libya ile Fas 1912. 1920’de de Avrupa bölüşüverdi Ortadoğu’yu. Bu arada Türkiye’yi paramparça etmek istediler. Batı’nın sömürgeci belkemiği, Mustafa Kemal Atatürk’le, Türkiye’de kırıldı.
1991 yılında Sovyetler Birliği çözüldü. 1992 yılında Yugoslavya parçalandı. 1993 yılında sırada Türkiye var.