Benzer Sözler

“Özgürlük” gösterişli bir kelimedir; fakat özgür ticaret adı altında en acımasız savaşlar gerçekleşmiştir. “Özgür iş” adı altında köpek gibi çalışanlar soyulmuştur. “Eleştiri özgürlüğü” terimi de aynı kalıtımsal yanlışlıkla yoğrulmuştur. İleri seviyedeki bilime sahip olduklarına gerçekten inananlar, yeni fikirlerin eskiyle yan yana varlığını sürdürmesi için özgürlük talep etmezlerdi, bunun yerine yenilerin eskilerin yerini almasını talep ederlerdi.

Biz insanüstü ya da sınıf bilinçsiz kavramlardan kaynaklanan tüm ahlaki ilkeleri reddetmekteyiz. Biz bunların toprak sahipleri ve kapitalistlerin yararı adına işçilerin ve köylülerin kandırılması, aldatılması ve akıllarının bulandırılması olduğunu söylüyoruz. Ahlaki ilkelerimizin tamamen proletaryanın sınıf mücadelesi çıkarlarıyla ilişkili olduğunu söylüyoruz. Ahlaki ilkelerimizin kaynağı proletaryanın sınıf mücadelesi gerçekleri ve ihtiyaçlarıdır.

Nereden geliyoruz? Ayrı ayrı bitişik evlerde izole olmaktan, beton varoş şehirlerden, hapishane hücrelerinden, yetimhanelerden ve özel ünitelerden, medyanın beyin yıkamasından, tüketicilikten, bedeni cezadan, şiddeti reddeden ideolojiden, depresyondan, hastalıktan, rezaletten, utançtan, insanların alçalmasından, emperyalizm tarafından sömürülen bütün bir halktan geliyoruz.

Hayvanları ve doğayı sömürmemeleri için şirketleri asla ikna edemeyeceğiz, bu onların “doğa”sına aykırı. Biz bedeli ne olursa olsun bütün hayatları savunmak istiyoruz, onlar da bedeli ne olursa olsun hayatı sömürme biçimlerini korumak istiyorlar. Onların işi, çekilen acıları umursamadan mümkün olduğu kadar çok para kazanmak. Bizim işimiz ise bu yavşakları işsiz bırakmak.

Resmî tanımlara göre terörizm bir devleti hedef alabilir, ama bir devlet tarafından yürütülemez. ABD’nin terör tanımları toplumsal adalet hareketlerini kapsar, ama ABD’nin kuklası olan devlet yetkililerin saçtığı dehşetten söz etmez: Nikaragua’da Somoza’nın, Şili’de Pinochet’nin, bütün o diktatörlerin ya da sağcı ölüm tugaylarının… ABD’nin Vietnam halkına karşı yürüttüğü kimyasal savaşta verilen kayıplar, Saddam Hüseyin’in (ABD’den aldığı kimyasallara ve silahlara dayanan) terör sicilini kat kat aşar. ABD, sadece Vietnam’da yürüttüğü emperyalist savaşta 4 milyon insanın canını almıştır.

Bizler karanlık, rahatsız edici zamanlarda yaşıyoruz: savaşlara, soykırıma, terörizme, küresel kapitalizme, sınır tanımayan militarizme, bugüne dek benzeri görülmemiş bir devlet gözetimine ve baskına, sallama bir “terörizme karşı savaş” nidasıyla muhaliflere karşı girişilen saldırılara ve türlerin yok oluşu, yağmur ormanlarının tükenişi ve küresel ısınma gibi çeşitleri olan ekolojik bir krize tanık oluyoruz. Bilim adamları küresel ekolojik krizde, geriye dönülmez bir noktaya varmak üzere olduğumuz konusunda insanları uyarıyor. Çoğu bilim adamı da, buzulları suya ve ormanları da çöllere çeviren katastrofik değişimlerin meydana gelme hızından dolayı ciddi bir şaşkınlık yaşıyor.

Bugün yeryüzünde iki sömürgeci "blok" vardır. Bunlardan biri kara renkli "kapitalist emperyalizm"; diğeri ise bütün fraksiyonu ile "kızıl emperyalizm". Birincisi "çok uluslu şirketlerin" paravanasında, "az gelişmiş veya gelişmekte olan halklara yardım etmek, özgürlük ve uygarlık götürmek" maskesi altında, ikincisi de "ezilen, sömürülen halklara bağımsızlık, özgürlük ve adalet götürmek" maskesi altında,"sınıfsal savaş" sloganı ile "iç savaşlar" çıkarmakta ve "dünya proleterlerinin dayanışması" adı altında işgalini gerçekleştirmektedir.

Liste
Yükleniyor…