İnsanları, hayvanları ve dünyayı sömürenler “bilim adamı”, “geliştirme uzmanı” veya “iş adamı” gibi etiketlerle onurlandırılırken iktidar sahiplerinin mülklerine saldırmaya cesaret edenlere ise “terörist” adı veriliyor. Burada çürümüş bir semantik oyunu dönüyor, iktidarı tekelleştirenler anlamı da tekelleştiriyor. Uygar pozu veren barbar bir topluma yayılmış olan ikiyüzlülükler, ironiler, yanıltmalar, yalanlar, çelişkiler, ahmaklıklar ise insanın zihnini uyuşturacak kadar çok. Bu Orwell tarzı dünyada- köleliğin özgürlük, savaşın barış olduğu dünyada, kereste şirketlerinin Sağlıklı Orman Restorasyonu Yasası adı altında ormanları yağmaladığı ve hükümetlerin Fok Balıklarını Koruma Yasası adı altında fok katliamları düzenlediği bir yerde mantık ve hakikati bulmak zor. Şiddetle kınanması gereken şey ALF’in taktikleri değil, hayvanları böylesine şeytani bir kötülükle sömüren endüstriler, menfaatlerini kurumlaştıran yasal sistemler, hayvan haklarını karalayan medya pislikleri ve bütün tımarhaneyi yöneten devletlerdir.

Benzer Sözler

Bu büyük devleti idare eden benim; her ne yaparsam, yapılmış olarak kalır, zira bütün kudret benim elimdedir; memuriyetleri ben veririm, eyaletleri ben tevzi ederim; verdiğim verilmiş, reddettiğim reddedilmiştir. Büyük padişah bir şey ihsan etmek istediği yahut ihsan ettiği zaman bile eğer ben onun kararını tasdik etmeyecek olursam, gayr-i vaki gibi kalır; çünkü her şey; harb, sulh, servet, kuvvet benim elimdedir. Yaptığım her şey yerine getirilir. İstersem bir at uşağını paşa yaparım. Hoşuma giden herhangi bir kişiye, padişahımın araştırmasına bile gerek kalmadan ülkeler ve krallıklar verebilirim. Benim kabul etmediğim bir şeyi isterse, buyruğu yerine getirilmez. Tersine padişahın kabul etmeyip, benim istediğim şey hemen uygulanır. Barış ve savaş hep benim bileceğim şeylerdir. İmparatorluk hazinesi benim kontrolümdedir. Hünkâr benden daha şatafatlı giyinemez. Bütün harcamalarımı padişah karşıladığı için, servetim olduğu gibi durmaktadır. Krallıkları, ülkeleri, hazineleri bana bıraktığı için her istediğimi yapabilirim...

Biz ne zaman devlet kurma, taht sevdasına-savaşına düşmüşüz? Bunu ne İmamlarımız, ne de müçtehitlerimiz yapmıştır. Elimizdeki tahtı da Muaviye'ye şartlı vermiştik ki, kan dökülmesin, fitne çıkmasın, Allah'ın kitabı ve Resul’ün sünneti üzerine hükmetsin, O da hem Kuran'ı, hem Sünneti ayaklar altına aldı. O gün bugündür de siz devletsiniz.

Roma ise bir devletin ulaşabileceği en üst noktaya ulaşmıştı. Ama tam da bu nedenle kültürel bakımından önemli tek bir şey üretemeyen Romalılar, yabancı kültür ürünlerinin derin anlamlarını kavramaktan aciz, yaratıcılıktan hiç nasibini almamış talancı bir halk olarak kalmışlardır.

"Kilise mi?" diye yanıtladım. "Bir tür devlettir bu, gerçi en yalancısıdır devletlerin. Ama kes sesini, ikiyüzlü köpek. Kendi türünü çok iyi bilirsin sen! Tıpkı senin gibi ikiyüzlü bir köpektir devlet; tıpkı senin gibi konuşur, ortalığı dumana boğarak ve kükreyerek – tıpkı senin gibi, şeylerin karnından konuştuğuna inandırmak için. Çünkü kesinkes en önemli hayvan olmak ister yeryüzünde devlet; ve ona inanırlar da."

Siz sadece kendiniz ihtiyaç duyduğunuzda özgürlük diyorsunuz, ben ise her zaman ve her koşulda. Ben özgürlüğü hemen, şimdi, burada istiyorum. Siz ise onu belirsiz bir geleceğe erteliyorsunuz. Ben bugünü, şimdiyi istiyorum, siz bana belirsiz bir yarını vadediyorsunuz. Siz iktidarda olmadığınız için iktidara karşısınız, iktidarı ele aldığınız an halka karşı olacaksınız. Ben ise her durumda her türlü iktidara karşıyım. Siz iktidara değil, o iktidarın başkalarının elinde olmasına karşısınız. Kendiniz iktidarı aldığınızda, yıkmak istediğiniz sistemin bütün kurumlarını -hapishaneleri, bakanlıkları, valilikleri vs...- aynen devam ettireceksiniz. Siz iktidarı istiyorsunuz, bense özgürlüğü. Siz iktidar ve devlet olmadan özgürlük olmaz diyorsunuz, ben ise iktidar ve devlet varken özgürlük olmaz diyenlerdenim. Ben ise bütün bu kurumlarına karşıyım. Siz amalarla konuşuyorsunuz, benim sözlüğümde ise amalara yer yok. İnsana ve onun yaratıcılığına inanıyorum. Siz hep "biz" diye konuşuyorsunuz, ama arkanızdaki "biz"i sorgulamıyorsunuz. Ben ise, başkasının adına konuşma yetkisini kendimde görmüyorum. Aramızdaki fark bu.

Liste
Yükleniyor…