İnsanın yalnızca malları mülkleri büyüktür, kendisi ise malının uşağı olur. Bunu iyi bil.
- Henüz kategori yok.
-
Rhein Derbisi: Mönchengladbach - Köln Maçında Goller v…08.11.2025
-
Uluslararası İş Birliğiyle Portekiz, Dev Uyuşturucu Se…08.11.2025
-
Vince Gilligan'ın Pluribus Dizisi Apple TV+'ta Başladı…08.11.2025
-
Kanal D Canlı Yayın ve Arka Sokaklar Son Bölüm İzleme …08.11.2025
-
Sunderland, Arsenal'in Gol Yememe Serisini Sonlandırdı…08.11.2025
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Mobilya satın alırsınız. Kendinize dersiniz ki, bu hayatım bu ihtiyaç duyacağım son kanepe. Kanepeyi alırsınız ve sonraki birkaç yıl boyunca, hangi işiniz ters giderse gitsin, en azından kanepe sorununuzu çözmüş olduğunuzu bilirsiniz. Sonra aradığınız tabak takımı. Sonra hayallerinizdeki yatak. Perdeler. Halılar. Sonra o güzel yuvanızda kısılıp kalırsınız. Bir zamanlar sahip olduğunuz şeyler artık sizin sahibiniz olur.
İnsanlara bak köle gibi çalışıp kazandıklarını sefil gibi harcıyorlar, üstelik harcatanlar çalıştıranlar onları aynı zamanda, köleleştirdiniz mi sefilleştirirsiniz de...
Benliği yoracak kadar nesne düşkünlüğü gösteren, içinde nesneden yana korku doğurarak kendini durdurmak zorunda kalır.
Amacım zamanı satın almak. Mülk edinmek gibi bir derdim yok. Mülkiyet hırsızlık gibi bir şey. Sevmiyorum işte. Biz kuşak olarak böyleyiz. Bize sevmeyi, bir şeylere bağlanmayı öğretmediler. O tarafımız gelişmedi. Benim tek bir düşüncem var; çıplak geldim, çıplak gideceğim. Ben dünyanın bir parçasıyım, şurayla ve bedenimle sınırlı değilim. Bir şeyler yanlış gidiyor, birileri acı çekiyor. Ben de çekiyorum aynı acıyı. Altıma son model bir araba çekip, güzel bir ev alınca mutlu mu olacağım yani? Hayır olmam. Aramızda mutlu olanlar varsa zekalarından şüphe ederim, bir de gözlerinden. Çünkü iyi görmüyorlar!
Köşeyi dönenlerin yaşam tarzları ve donanımları yatlar, katlar ve özel jetler hepimizi tüketmek, tüketmek ve daha fazla tüketmeye özendiren birer model olarak sunuluyor.
Sahibi olduğumuz para özgürlüğün; peşinden koştuğumuz para köleliğin aracıdır.
Bizi seç. Hayatı seç… Çamaşır makinesi seç, araba seç, bir kanepeye oturup ağzına berbat şeyler tıkıştırarak beyin uyuşturucu ve ruh çökertici aptal televizyon programları seyretmeyi seç. Bir huzur evinde üzerine sıçıp işeyerek çürümeyi, bencil ve kafayı yemiş çocukların için bir utanç kaynağı olmayı seç. Hayatı seç.
Köleliğin kişisel bağımsızlığını, eziyetle özgürlüğünü ve yağmalayarak mülklerini anlamak kolaydır.
Dinler ile mezhepler arasındaki fark, ne kadar gayrimenkule sahip olunduğuyla belirlenir.
Hayvanların mülk statüsü, kölelere sahiplerinin, kadınlara eşlerinin ya da babalarının malı olarak muamele edilmesinden hiç de farklı değil. Hissetme yetisine sahip varlıkların köle ya da mal statüsüne indirgendiği hiçbir durumda, “sahip”leriyle aralarında çıkan çıkar çatışmasında kazanan taraf onlar olmayacaktır. Köle sahiplerinin kölelerini nedensiz yere öldürmesini yasaklayan kanun hiçbir zaman uygulanmadı, çünkü mahkemeler kendi “mal”ına kasten zarar veren bir kişinin geçici delilik yaşadığına karar veriyordu. “Parmak hesabı” ifadesi, erkeklerin eşlerini başparmaklarını geçecek kalınlıkta bir sopayla dövmesini yasaklayan bir kanuna dayanır. Bu, kocalarının malı olarak görülen ama ahlakî muameleyi de hak ettikleri düşünülen kadınları korumak amacıyla tasarlanmış “refah temelli” bir yasaydı.
ABD'de insan köleliğini meşrulaştırmak üzere öne sunulan gerekçelerden biri, kölelik kurumu olmasa kölelerin çoğunun var olmayacağıydı. ABD'ye getirilen ilk köleler çocuk doğurmaya zorlanmış ve çocukları da mal olarak kabul edilmişti. Böyle bir sav bugün bize saçma gelse de, -ister insan ister hayvan olsun- bir mülkiyet kurumunun meşru olduğunu varsayıp, sonra da bir mala mal muamelesi etmenin doğru olup olmadığını soramayız. Bu sorunun yanıtı başından bellidir. Öncelikle, hayvan (ya da insan) mülkiyeti kurumunun ahlaken meşru olup olmadığını sormamız gerekir.