İnsanın sıra dışı olan yönleri tek bir sözcükle özetlenebilir: Kültür.
- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Ve benim insana bakışım şu, insan denen varlık, tepesine çıkamayacağım kadar yüksek, dibine inemeyeceğin kadar alçaktır. Çünkü insan çok karmaşık bir yapı; kültürüyle, edimiyle, işiyle, emeğiyle, kendini bezemesiyle, süslemesiyle, güzelliğiyle... Önemli olan tepesine çıkıp taç olmak ya da ayağının dibinde toprak olmak değil onunla lisân-ı hâl ile bir yerde buluşabilmek.
Demokrasi, halkın kendi kendisini yönettiği sistemin adı. Ama her sistem gibi bir iç sistem olmazsa kabuktan öteye geçemez. Önce insanların tabiatlarında demokratlık olmalı. Sonra da toplum içinde “demokratik kültür” yaygınlaştırılmalı. Karşı düşünceye, ayrı inanca tahammülsüzlüğün yaygın olduğu bir toplum da demokratlık ne kadar gelişebilir?
İnsanın bir dili öğrenmiş olduğu üç şeyden anlaşılır. Birincisi, o dilde rüya görüyorsa. İkincisi o dilde sevişiyorsa. Üçüncüsü de, o dilde kavga edebiliyorsa.
İnsan, hayvanlar arasında merkezi bir yaratıktır, yani hepsinin özelliklerini en eksiksiz özette birleştiren en mükemmel formdur.
Doğa rengarenk bir dünya sunar gözlerimize ve biz, kültürlerimizin gelişimindeki benzerliklerden ziyade aramızdaki farklılıkların altını çizme eğilimindeyizdir.
Sanki doğa insanın ne şekilde evrileceğine dair deneyler yapıyordu da insan benzeri canlılar Afrika'nın farklı bölgelerinde birbirine paralel bir şekilde ortaya çıkıyordu. Bunlardan sadece biri insanı ortaya çıkaracak şekilde hayatta kaldı.
Medeniyetten uzak yaşayan insanları gördükçe insanın doğasına dair daha iyi düşünme fırsatım oldu ve sözde medeni insanlarla sözde yabani insanlar arasındaki temel farkların kaybolup gittiğini gördüm.
Her insanın bizi insan olarak ilgilendirdiği bilinci azalırsa kültür ve etik sarsılmaya başlar.
İslamizasyon, eninde-sonunda, Türkiye'de insanı bozmak operasyonu'dur. Bozuculukta şimdi magazin ve dizilerle yarışmaktadır.Sınıfidir, bozarak fabrikada sulh peşindedir. İslamizasyon kolay yönetim ve diktatoryal rejim için taban hazırlama işidir. Cahil ve tabi insan ya da yaratık imalatı demek mümkündür ve oradayız.
Ortaçağ'da insan, doğayı etkileyemediği ve kontrol edemediği için kendine güvenden yoksundu. Bitkisel bir yaratıktı. Tekelsi düzende ise insan, toplumu etkileyemediği ve kontrol edemediği için kendisine güven duyamıyor. İnsanı insan yapan nehrin akışını değiştirmektir; bunun için çaba ve ortak çaba gerekiyor. Ortak çaba başarıya ulaştığı ölçüde insan yükseliyor.
'Adamı olmak' veya 'adamı sayılmak' hukuk, ekonomi ve ahlak cephelerinde temel ilke halindedir. Böyle olunca 'insan', çok daha asalak, fiziksel olarak çok daha yağlı, daha az becerili, duygusuz, güvensiz ve ufuksuz bir yaratığa dönüşüyor.
İnsan mı, sürekli saçma gören ve hep saçma'yı vurandır. Vurmayı dans haline getiren ve her vuruşta gülendir. Buna sürekli isyan hali veya kısaca 'insan hali' diyoruz.
İnsanlar uygar oldukları müddetçe en güzel soruları soramazlar, çocuk oldukları müddetçe en güzel sorulara koşarlar, kafalarında menedici bir kural veya sansür yoktur.
Nietzsche, ilerleme’ye ve dolayısıyla insan’a inanmıyor. Tekellerin egemenlik kurmaya başladığı bir dönemde yaşıyor; tekellerin bireyleri sürüye çevirmeye başladığını görüyor. Bu görgü ve hastalıklı bir yapıyla, tekellere cephe almak yerine sürüye dönüşen kütlelere cephe almaya kalkıyor, sıradan insandan tiksinmeye başlıyor.
Lenin'in Oblomov'u yüzeysel değerlendirmesinden sonra Sovyetler'in de Kafka'yı ve metamorfoz'unu sansür etmesi büyük bir talihsizliktir; talihsizliğimiz yüksek otoriteden kaynaklanıyordu. Gerçi Oblomov'dan sonra Dönüşüm'ü yazmak çok zor değildir; fakat yine de Kafka'nın yazıcılığı, insanı iten bu uzun öyküyü elimizden bırakmamızı önleyebilmektedir. Kafka, tekellerle birlikte, insanın nasıl hamam böceğine transforme oluşunu yazıyordu.