İnsan ve hayvan özgürlüğü hareketleri birbirinden ayrılamaz; çünkü hepsi özgür olmadan hiçbiri özgür olamaz. İnsanlar hayvanları sömürdüğü sürece huzurlu, insancıl ve sürdürülebilir toplumlar geliştiremez. Aynı şekilde hayvanlar da toplumlarda derin psikolojik ve kurumsal değişiklikler yapılmadan özgürlüklerine kavuşturulamazlar.
- Henüz kategori yok.
-
Aleyna Solaker'den 'Güller ve Günahlar' Rolü ve Kadın …08.11.2025
-
Altınkılıç, Kenan ve Zayn Sofuoğlu ile Sağlıklı Yaşam …08.11.2025
-
Chelsea ve Wolverhampton Karşı Karşıya: Liam Delap ve …08.11.2025
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
-
Chelsea - Wolverhampton Maçı Öncesi Sakatlıklar ve Enz…08.11.2025
-
Le Havre-Nantes Karşılaşması: Erken Gol ve Kaleci Carl…08.11.2025
-
Rhein Derbisi'nde Mönchengladbach, Köln'ü Üç Golle Geç…08.11.2025
-
Dilek Kaya İmamoğlu'ndan Ekrem İmamoğlu Vurgusu ve İBB…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Hayvan özgürlüğü insanların uğruna mücadele verdiği en zor savaştır; çünkü bu mücadele insanlardan en mutlak ayrıcalıklarından, kendilerine tanrı tarafından verilmiş haklarından, sadece insan olma statüsüne bakarak hayvanları sömürme hakkında vazgeçmeyi gerektiriyor.
19. Yüzyıl kölelik karşıtları köle sahiplerinin kölelere nazik davranmasından söz etmiyorlardı, onları iyi besleyip iyi giydirmesinden de söz etmiyorlardı, gerektiğinde dinlenerek çalışmalarından da söz etmiyorlardı. Tersine onlar köle-sahip ilişkisinin tamamen ortadan kalkmasını, kölelerin her türlü esaretten kurtulmasından söz ediyorlardı. Benzer şekilde günümüz kölelik karşıtları da hayvan sömürüsü pratiklerinin ve kurumlarının reformunu reddeder, hayvanların her türden insan sömürüsünden, hakimiyetinden ve zulmünden tamamıyla özgür kalmasını talep ederler.
Ben hayvan özgürlükçüsü bir etik veganım. Hayvanların meta olarak kullanılmasına her şekilde karşıyım.
Uzun kaftanlar içinde dolaşmaktan hoşlanan, meydanlarda selamlanmaya, havralarda en seçkin yerlere, şölenlerde başköşelere kurulmaya bayılan din bilginlerinden sakının. Dul kadınların malını mülkünü sömüren, gösteriş için uzun uzun dua eden bu kişilerin cezası daha ağır olacaktır.
Ey genç; Devleti sağılan inek sayan, onu sürekli sömürmek isteyen , kişisel çıkarlarını her değerin üstünde tutan zihniyetten uzak duracaksın.
Elimden gelse, bütün dünya okullarının programlarına “insanın insanı sömürmemesi” adlı bir ders koyardım.
Bugün dünyanın her yanında bunalım; eşitsizlikten, adaletsizlikten ve sömürüden üremektedir. Çağdaş insan bu gerçeği bildiği için yeryüzünün bunalımına şaşmaz; tersine bugün dünyada bunalım olmasaydı mutluluğumuz derinleşir; umutsuzluğumuz yoğunlaşırdı. Oysa ilerici insanın umudu gerçekçilikten kaynaklanmakta, savaşımına güç vermekte, mutluluğunun gerekçesini yaratmaktadır.
Yüzyıllardır, dinciler, toplulukları dayanağı olmayan söylencelerle güdüyor, yönetiyor, yönlendiriyor, sömürüyor. Siz hiç yoksul bir yönetici ya da din adamı gördünüz mü?
Dindar sahip olduklarını paylaşır, dinci ise başkalarının elindekileri kendininkine katmak üzere uğraşır.
Bir; benim kitaplarımı okuyan katil olmasın, savaş düşmanı olsun. İki; insanın insanı sömürmesine karşı çıksın. Kimse kimseyi aşağılayamasın. Kimse kimseyi asimile edemesin. İnsanları asimile etmeye can atan devletlere, hükümetlere olanak verilmesin.
Asıl açıklanması gereken, neden aç insanın çaldığı ya da sömürülen adamın grev yaptığı değil, neden aç insanların çoğunun çalmadığı ve sömürülenlerin çoğunun greve gitmediğidir.
Din, bütün yaşamı boyunca çalışan ve yokluk çekenlere, bu dünyada azla yetinmeyi, kısmete boyun eğmeyi, sabırlı olmayı ve öteki dünyada bir cennet umudunu sürdürmeyi öğretir. Oysa yine din, başkalarının emeğinin sırtından geçinenlere bu dünyada hayırseverlik yapmayı öğreterek, sömürücü varlıklarının ceremesini pek ucuza ödemek kolaylığını gösterir ve cennette de rahat yaşamaları için ehven fiyatlı bilet satmaya bakar. Böylelikle din, halkı uyutmak için afyon niteliğindedir.
“Özgürlük” gösterişli bir kelimedir; fakat özgür ticaret adı altında en acımasız savaşlar gerçekleşmiştir. “Özgür iş” adı altında köpek gibi çalışanlar soyulmuştur. “Eleştiri özgürlüğü” terimi de aynı kalıtımsal yanlışlıkla yoğrulmuştur. İleri seviyedeki bilime sahip olduklarına gerçekten inananlar, yeni fikirlerin eskiyle yan yana varlığını sürdürmesi için özgürlük talep etmezlerdi, bunun yerine yenilerin eskilerin yerini almasını talep ederlerdi.
Biz insanüstü ya da sınıf bilinçsiz kavramlardan kaynaklanan tüm ahlaki ilkeleri reddetmekteyiz. Biz bunların toprak sahipleri ve kapitalistlerin yararı adına işçilerin ve köylülerin kandırılması, aldatılması ve akıllarının bulandırılması olduğunu söylüyoruz. Ahlaki ilkelerimizin tamamen proletaryanın sınıf mücadelesi çıkarlarıyla ilişkili olduğunu söylüyoruz. Ahlaki ilkelerimizin kaynağı proletaryanın sınıf mücadelesi gerçekleri ve ihtiyaçlarıdır.
Nereden geliyoruz? Ayrı ayrı bitişik evlerde izole olmaktan, beton varoş şehirlerden, hapishane hücrelerinden, yetimhanelerden ve özel ünitelerden, medyanın beyin yıkamasından, tüketicilikten, bedeni cezadan, şiddeti reddeden ideolojiden, depresyondan, hastalıktan, rezaletten, utançtan, insanların alçalmasından, emperyalizm tarafından sömürülen bütün bir halktan geliyoruz.
Zenginler her gün yoksulların gündeliklerini kıstıkça kısarlar. Bunun için yalnız hilelere başvurmakla kalmaz,yasalar da çıkarırlar. Devletin en yaralı insanlarına karşı böyle davranmak apaçık bir adaletsizliktir diyeceksiniz ama zenginler bu canavarlığı yasalar yoluyla bir adalet kılığına bürümüşlerdir.