İnançlar, mezhepler ara verdi, Geri çekilip öylece kaldılar, ama hiç unutulmayacaklar, Ben hem iyinin, hem kötünün limanıyım, ne pahasına olursa olsun izin veriyorum konuşmaya, Denetlenmeyen doğa, özgün enerjisiyle.
- Henüz kategori yok.
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
-
Marsilya'nın Gözü İsmail Yüksek'te: Fenerbahçe Satışa …08.11.2025
-
Atletico Madrid, Metropolitano'da Levante'yi Ağırlıyor…08.11.2025
-
Sunderland - Arsenal Karşılaşması Öncesi Kapsamlı Bakı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Doğada ne ödül ne de ceza vardır, yalnızca sonuçlar. Evet, bir insan Tanrı'nın, köleliği desteklediğine; kadınları ve çocukları öldürmeleri için askerleri komuta ettiğine; çokeşliliğe inandığına; sırf onun takdirinde diye zulmettiğine; sonsuza kadar cezalandırdığına ve inançsızlardan nefret ettiğine gerçekten inanıyorsa, bunun benim algıma etkisi kötü olacak.
Kendime gelince, kerestecilere inanmıyorum, ağaçlara inanıyorum. Balıkçılara inanmıyorum, balığa inanıyorum. Madencilere inanmıyorum, ayaklarımın altındaki kayalara inanıyorum. İnsanların diğer yaşam formlarından üstün olduğu fikrini reddediyorum. İnsan, aşırı gelişmiş bir üstünlük duygusuna sahip bir maymundan başka bir şey değildir.
Bir filozof olarak önüne koyduğu başlıca hedef, insanları, bir sürünün parçaları haline getiren, uyuşturan, güdükleştiren tüm inançları, kurumları birer birer çökertmektir.
Gelecek kuşaklar bir gün modern materyalist filozofların aptallığına gülecektir. Doğayı ne kadar çok incelersem, Yaratıcı'nın eserleri karşısında o kadar çok hayrete düşüyorum. Laboratuardaki işimle uğraşırken dua ediyorum.
Çoktanrıcı ya da tek tanrıcı bütün dinler gereksizdir, insanların mutluluğu için doğanın ve aklın yasaları yeter.
Her canavarın arkasında bir insan olduğu fikrinden hep çok etkilendim. Her birimizin içinde bir kötülük var.
Diğer tüm kanıtları bir yana bırakırsak baş parmak bile benim Tanrı'nın varlığına inanmam için yeterlidir.
Kısaca söylemek gerekirse; bu labirente girerken inancı güçlü, dine düşkün biriydi, çıkarken ise bir kuşkucuydu ve sonunda tam bir özgür düşünür oldu.
İnanç? Ben neye inanıyorum? Ben güneşe inanıyorum. Taşa. Güneş dogmasına ve taş öğretisine. Kana, ateşe, kadına, nehirlere, kartallara, fırtınalara, davullara, flütlere, banjolara ve süpürge kuyruklu atlara inanıyorum.
Doğanın bana verdiği bu ödülden çıldırıp yitmemek için iki insan gibi kaldım. Birbiriyle konuşan iki insan.
Pencereden bakınca toprak ve ağaç görünmeli. Hava tertemizdir, yakınlarda sağlıklı bir dere akmaktadır. İnsan; tabiattaki insan ve eşya dengesine bakarak ve inanç içinde yastığa başını emniyetle koyar. Orada kader rahatsızlık vermez. Tabiata yakın olmakta kabusu dağıtıcı bir güç bulunuyor.
Benim bir dinim varsa eğer, o da doğadır. “Neresi benim kilisem olabilir, ibadetim nasıl olabilir?” diye geçiriyordum içimden. Bir buzula tırmandım, dizlerimin üstüne attım kendimi ve ağzıma bir parça kar alıp erisin diye bekledim.
(...) bu kadar insan neden doğanın mükemmel bir düzen içinde işlediğine inanıyor? İlk olarak empati yoksunluğundan. Çünkü başkasının kusuru, eksikliği ve derdi onu ilgilendirmiyor.
Sade insanlar, Tanrı'ya güneşin harareti ve bir çiçeğin kokusu kadar tabii hissederler.