İmparatorluklar yükselir ve yıkılır, hükümetler gelir ve gider, medeniyetler ise kalır ve "siyasi, toplumsal, ekonomik, hatta ideolojik çalkantılardan sağ çıkar.
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
ABD, Türkiye gibi köklü bir imparatorluk ve medeniyet tecrübesi yaşamış bir ülkede, bazı "şeyler"in hala sürdüğünü; Türk toplumunun kimliğini, anlam haritalarını, kollektif hafızasını oluşturan temel dinamiklerin yok edilemediğini; Türkiye'deki sistemin meşruiyetini bu dinamiklerle kavgalı olmaktan almasının gelecekte Türkiye'deki dengeleri alt üst edebileceğini çok iyi biliyor.
Osmanlı İmparatorluğu'nun "durdurulması"ndan sonra, Türk elitleri, Türkiye'de hayalî bir Batılı toplum yaratmak amacıyla bir kültür ve medeniyet değiştirme projesi başlattılar.
Kutsal Roma İmparatorluğu adıyla kendisini anan ve hala anmaya devam eden bir araya toplanmış yığın, ne kutsaldır, ne Romalıdır ne de imparatorluktur.
Medeniyetler, 'üretim fazlasını bir şeyler üretmenin yeni yöntemlerine uygulamayı' bıraktıklarında gerilemeye başlar. Modern terimlerle buna yatırım oranlarının düşmesi diyoruz. (...) İnsanlar buna bağlı olarak sermayeden geçinmeye başlar ve medeniyet evrensel aşamadan gerileme aşamasına geçer. (...) Bununla birlikte, medeniyetler tarihinden alınan en önemli ders, pek çok şeyin olası olduğu ancak hiçbir şeyin kaçınılmaz olmadığıdır.
Müslüman Türk, irfan sahibi idi. İrfan da ne ki, dersek, bir milletin, iman ve tarih yayığında asırlar boyu döve işleye meydana getirdiği deruni zarafet, incelik ve medeniyetin parlak terkibidir. İşte bu terkip, insanoğlunun elinden, dilinden, söz ve davranış olarak taşan bir müstesna verim, iç bünyenin sermaye ve zenginliği denebilir. Böylece de toplumun fertleri, sözleri ve hareketleriyle içinde yaşadıkları cemiyeti buyrukları ile inceltip aydınlatmışlardır. Toprak rejiminin sağlıklı zamanındaki tımar ve zanaatların kolu kanadı altında boy ata ata, örfte adette, san'atta, zarafette, iman, basiret ve hikmette asırlarca mesafe almış Türk cemiyeti nihayet irfan durağına vararak, adeta cismi ruh olmuş, ruhu da cismine bir ilahi kaftan giydirmişti.
Hititler, Frigyalılar, Yunanlar, Farslar, Romalılar, Bizanslılar, Moğollar da fethetmişler Anadolu’yu. Ne olmuş sonunda? Anadolu onların değil, onlar Anadolu’nun malı olmuş. Bu memleket bizim olduğu için bizim, fethettiğimiz için değil… Fetheden de biziz artık fethedilen de. Eriten de biziz, eriyen de… Biz bu toprakları yoğurmuşuz, bu topraklar da bizi. Onun için en eskiden en yeniye ne varsa yurdumuzda öz malımızdır bizim.
Öyle bir medeniyetin mirasçılarıyız ki manevi temeller üzerinde yükseltip hak ve adalet anlayışımızla bina ettiğimiz insanlık kubbesi, asırlar boyu tüm dünyada mazlumların umudu ve sığınağı olmuştur. Dün böyleydi, bugün yine böyledir. Şimdi bize düşen bu mirası varislerimize ulaştırmaktır.
İnsanlık hayatının dinle başladığı ve başlangıçta din var olduğu, mukaddes kitaplar kadar felsefe ve ilmin de bize öğrettiği bir hakikattir. Geçmişte olduğu gibi, bugün de, ilimsiz, sanatsız, felsefesiz insan cemiyetleri vardır, fakat hiçbir zaman dinsiz bir cemiyet mevcut olmamıştır.
Antik Tarih çalışmayı ve imparatorlukların nasıl yükselip nasıl çöktüklerini, kendi çöküş tohumlarını nasıl ektiklerini görmeyi seviyorum.
Avrupalılar, medeniyetlerinin onlara sağladığı tüm silah ve icatlarla daha zayıf halkları soymak ve köleliştirmek işine giriştiler.
Kılıcı eşsiz bir maharetle kullanan Türk eli, mağlûp ettiği insanların yarasını sarmakta da bir o kadar ustadır.
İmparatorluklar asla sonsuza dek yaşamaz. Her biri sonuçta korkunç bir çöküşü yaşamıştır. Daha mutlak egemenlik peşinde koşarlarken birçok kültürü yok ederler, sonra da kendileri yıkılırlar. Uzun vadede hiçbir ülke ya da ülkeler topluluğu, varlığını başkalarını sömürerek sürdüremez.
Antik Roma zamanlarında yaşasaydım Roma'da yaşardım. Başka nerde yaşanılabilir ki? Bugün Amerika Antik Roma ve New York da Roma'nın kendisi.
Farklı kıtalardaki halkların uzun dönemli tarihleri arasındaki farklar, söz konusu halkların insanları arasında doğuştan gelen farklardan kaynaklanmaz, yaşadıkları çevrelerin koşulları arasındaki farklardan kaynaklanır.
Bereketli Hilal ile Doğu Akdeniz toplumları ekolojik olarak kendi kaynaklarının tabanını yok ederek kendi kuyularını kazdılar. En eski toplumlardan, doğudaki (Bereketli Hilal'deki) toplumlardan başlayarak her bir Akdeniz toplumu kendi kuyusunu kazarken güç batıya kaydı.
Avrasya'nın başlangıçtaki hayli önemli üstünlüğü böylece 1492'de çok öne geçmesini sağladı- insan zekasının değil Avrasya'nın belli coğrafi özellikleri sağladı bunu.