(...) İlkel olan bu ülkelerin halkı kıskandı bizi. Fırsat buldukça üzerimize saldırdılar, kentlerimizi yakıp yıktılar. Biz yaptık, onlar yıktılar; biz yaptık, onlar yaktılar. Halkımız, hatta krallarımız tutsak oldu, ailelerimiz dağıldı. Tarlalarımız, bahçelerimiz bakımsızlıktan kurudu. Böylece kökü binlerce yıl öncesine dayanan kavmimiz yoruldu, dayanamayacak hale geldi. İçimize yavaş yavaş sızan yabancıların kucağına bırakıverdi kendini. Onlar yönetiyor bizi şimdi. Topraklarımıza ilkel geldiler, sayemizde uygar olmaya başladılar. Ne yazıdan, ne tarımdan, ne sanattan, ne dinden, ne okuldan, ne attan, ne arabadan, ne aydan, ne yıldan haberleri vardı. Hepsini bizden öğrendiler. Sonra da "biz yaptık, biz bulduk" diye övünmeye başladılar. Hep korkuyorum bir gün gelecek, adımız da uygarlığımız da unutulacak. Biz ne yaptık, ne başardıksak hepsini onlar üstlenecek. Bu durum beni yıllardan beri üzüyordu. Ben küçük bir adamım, bunu önlemek elimden gelmez diye yakınıyordum. Bir gün birdenbire aklıma geldi. Ben bir yazar olduğuma göre; ulusumuzun bulduklarını, başardıklarını, geçmişimizi, geleneklerimizi, ne kadar uygar olduğumuzu, gerek Sümerliliklerini unutmaya başlayan gençlerimize, gerek daha sonra gelecek kuşaklara neden yazılarımla bildirmeyeyim dedim ve yaşam öykümü yazmaya karar verdim. Böylece her tarafa, herkese, her çağa ulaşacağımı umut ediyorum.

Benzer Sözler

Avcı-toplayıcı yaşamın kısıtlamaları insanı üç milyon yıl boyunca kontrol altında tuttu. Tarım gelince bu kısıtlamalar yok oldu ve insan bir meteor hızıyla yükseldi. Yerleşik hayat iş bölümünü doğurdu. İş bölümü teknolojiyi. Teknolojiyle birlikte alışveriş ve ticaret geldi. Alışveriş ve ticaretle matematik, edebiyat, bilim ve diğerleri. Hepsinin nihai amacıysa, insanın Dünya'yı fethedip tek hakimi olmasıydı, ki bunu da gerçekleştirdi - hemen hemen. Tam olarak başaramadı, bu da kendisinin sonunu getirecek gibi görünüyor. Çünkü insanlığın Dünya'yı fethi bizzat Dünya'yı mahvetti. Ve edindiğimiz tüm üstün yeteneklere rağmen Dünya'nın mahvoluşunu durduracak beceriye sahip değiliz, ya da neden olduğumuz zararları onarma yetisine. Dünya dipsiz bir kuyuymuşçasına zehrimizi boşalttık ona ve halen de devam ediyoruz. Yeniden üretilemeyen kaynakları asla tükenmeyeceklermiş gibi harcadık, hala da harcıyoruz. Dünya'nın bu istismara bir yüzyıl daha dayanabilmesi tahayyül bile edilemez. Ama kimsenin bir şey yaptığı yok. Tüm problemleri çocuklarımıza ve torunlarımıza miras bırakmaktan başka.

Gelin görün ki, şiir karın doyurmuyor. Gün gelip şiir harici bir şeyler yazdıysam namerde muhtaç olmamanın başka yolunu bilemeyişim, bulamayışımdandır. Yazarlığa harcadığım emeğin geçim derdinden başka mazereti yok.

XIX. asırdan itibaren dünyadaki bütün kültürler Batı medeniyeti tarafından darbeye maruz bırakılmış, güdükleştirilmiş, üreme organları kesilmiş kültürlerdir. Bu kültürlerin içinde hareket edenler sadece şaşkın şaşkın bakmayı bilirler, uyuşamadıkları için.

Batı medeniyeti burjuvazinin başrolü kimseye kaptırmadığı, XVI. asırda dünyayı kolaçan etmekle heyecana boğulan yağmalama eğilimiyle başlayan, XVII. asırda Bilimsel Devrimi idrak eden ve Sanayi Devrimi'nin arkasından XIX. asırda kolonyalizmle biten biten bir medeniyettir.

Koca bir milleti ayağa kaldırmak için her şeyden önce fikir lazımdır. Millet fikri uyanmadıkça ilerleyemez ve zihniyeti değişmedikçe medenileşmek ve yükselmek yoluna giremez. Milletin haline aşina olmadıkça, millete hizmet mümkün olamaz. Her sanatın iyi yönlerini ve uygunsuz hallerini görüp, öğrenip milli zaafın neden ibaret ve milletin neye muhtaç olduğunu anlamak gerekir.

Liste
Yükleniyor…