İçimizden birinin ya da hepimizin her an kurban olmasını önleyecek hiçbir şey yoktu.
- Henüz kategori yok.
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
-
Marsilya'nın Gözü İsmail Yüksek'te: Fenerbahçe Satışa …08.11.2025
-
Atletico Madrid, Metropolitano'da Levante'yi Ağırlıyor…08.11.2025
-
Sunderland - Arsenal Karşılaşması Öncesi Kapsamlı Bakı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Kimseye ağzının payının verilemediği bir ülkede yaşıyoruz. Uzun yıllar boyunca, en azından son kırk yıldır "yavuz hırsız ev sahibini bastırıyor" düşüncesi zihnimizi meşgul etti. Bir gün ev sahibinin hırsızı ağzının payını vereceğini ümid ediyorduk. Sosyal değişimin hakkaniyet konusunda bir duyarlık geliştireceği bize mantıklı görünüyordu. Diliyor ve özlüyorduk ki Türk toplumunun meşruiyet alanı inkâr edilemeyecek derecede açıklıkla benimsenebilecek. Fakat böyle olmadı. Son birkaç yılda Türkiye'yi evi sayanların kimler olduğu ve bu evin ahalisinin kimlerden teşekkül ettiği soruları eskisinden daha muğlak hale geldi. Kimse kimseye ağzının payını veremedi.
Bir kişiye yapılan haksızlığı her insan yüreğinde ve bilincinde duymalıdır bütün ağırlığınca.. Bu sorumluluk bilinci kurulmamışsa, her yeni haksızlık “ kader “ gibi benimsenir bütün toplumda. Oysa, ne yoksulluk, ne de haksızlık “ kader “ değildir. Yoksulluğun ve haksızlığın nedenleri vardır. Bunları birer birer saptayıp, toplum önünde haykırmak gerekir.
Hayat olayları bir yöne doğru akıtırsa insanları da o yöne doğru döndürmeye başlar.
Uyruk olmaktan bir türlü kurtulamayan insanlar verilen buyruklara hep boyun eğerler, yazgının çağrısına kulak asmazlar.
Aslında bütün sorunların odak noktasında kadınlar ve erkekler kurban olarak birlikte varlar.Çünkü biz kadın ve erkek olarak bir toplumun içine doğuyoruz o toplumda egemen olan kültür ideolojik kalıpları bize empoze ediyor.Biz aslında doğduktan sonra kadın oluyoruz erkek oluyoruz.
Yalnızlık bütün olağanüstü kafaların yazgısıdır, onlar bu yalnızlıktan zaman zaman yakınsalar da ehveni şer olarak hep onu seçeceklerdir.
İnsanları kusurları, zaafları, hattâ bütün kötülükleri ile kabul et. İstidadı varsa ıslahına çalış, yoksa haline bırak, kaderini takip etsin.
İnsan yaşamı pamuk ipliğine bağlıdır, evvelce sağlam olan her şey ani bir darbeyle bir anda yıkılıp gider.
Bir ölçüde herkes zayıftır. Çünkü herkes kurbandır diyorum ben. Ve herkes suçludur da. Çünkü herkes katletme oyununa hazırdır. Alınan eğitim, ‘sahip olma, elinde tutma ve yok etme’ den ibarettir.
Ne gariptir ki yetenekli insanlar hayranlık, dahilerse merhamet uyandırıcı bir hayat yaşarlar. Dahilerin hapiste, hastahanede, borç içinde ve rezil olarak ölme normalin en az iki katıdır.
İnsanlar çok değişti; dikkat etmek lazım. Biriyle el sıkıştıktan sonra, beşi de yerinde mi diye parmaklarını saymak zorundasın.
Doğumundan 5 dakika sonra adına, milliyetine ve dinine karar verdiler. Hayatını seçmediğin şeyleri savunarak geçiresin diye.
Bazı erkekler vasat doğar, bazı erkekler vasatlığı başarır ve bazı erkeklere de vasatlık yüklenir.
Savaş her şeyin babası ve kralıdır; kimini tanrı, kimini insan olarak ortaya çıkarır; kimini köle, kimini özgür kılar.