Hislerimiz vahşileşiyor ve aklımız duruyor. Bayrak yakma sözkonusu olunca aman Tanrı'm, bu bazı siktiğim bastırılmış duygularını açığa çıkıyor. [Sinir krizi geçirerek:] '-"Bayrak! Bayrak! Bayrağı aşağılayamazlar!" Böyle demiyorlar tabii, şöyle diyorlar: '-"Eğer şu dingil o bayrağı yakarsa, muhtemelen hapse girmesine gerek kalmaz!"' Oldukça duyguları yıpratıcı değil mi? [Telaşlı, tedirgin, üzgün hareketler ile] '-"Hey ahbap, bir şey diyeceğim... benim babacığım bu bayrak için öldü!"' '-"Gerçekten mi? Ben benimkini satın aldım... Kmart gibi marketlerde satılıyor. Üç dolar."' '-"Benim babacığım bu bayrak için Kore Savaşı'nda öldü!"' '-"Ne tesadüf, benimki de Kore'de üretilmiş."' Siktiğim bayrağı için ölmedi o, bu sadece bir kumaş parçası. Baban bayrağın temsil ettiği, asıl özgürlüğün bu siktiğim bayrağını yakmak olduğu, şeyler için öldü.

Benzer Sözler

Ben bir politikacı değilim ve benim politik kesinliklerim yoktur. Ben bir bireyim ve özgürlüğe inanırım. İşte benim politik görüşümün tümü budur. Diğer yandan ben, aşırı bir vatansever de değilim. Aşırı vatanseverlik Hitleriliğe götürür. Ve biz ondan dersimizi aldık. Ben bir devrim yapmak istemiyorum. Ben sadece birkaç film daha yapmak istiyorum.

İnançlara saygıyı” ben savunmadım. Savunmam da. ‘İnsana saygıyı' savunurum. Bunun doğal ve mantiki uzantısı olarak, özgürlüğü savunurum. İstediğine inanma ve istediğin gibi olma özgürlüğünü savunurum. Hata yapma özgürlüğünü savunurum. Saçmalama özgürlüğünü savunurum. Bunu kusmaya çalışan kim olursa olsun karşı çıkarım. Eğer devletse, meşruiyetini kaybetmiş bir şer örgütü olduğuna düşünürüm. Ama batıl inanca, yanlış düşünceye neden saygı duyayım ki?

Twitter'da kafama göre yazar, kafama göre silerim. Hayatımda profesyonel desteğe hiç ihtiyacım olmadı. Düşüncelerimi yazmak konusunda yeterince profesyonelim. Yazdığımı yayına verdikten 5 dakika sonra sildiğim de olur; maksat gönüller coşsun. Yazdığımı yayına verdikten sonra hiç silmediğim de olur; maksat gönüller doysun.

Doğa insana şöyle der: Sen özgürsün, yeryüzünde kimse seni senin haklarından kanunen yoksun bırakamaz. Din ona şöyle seslenir: O bir köledir ve Tanrısı tarafından ömrü boyunca temsilcilerinin demir çubukları altında inlemeye mahkûm bırakılmıştır. Doğa insana doğduğu yurdu sevmesini öğütler, o yurda inançla hizmet etmesini, ona zarar vermeye çalışanlara karşı kendi menfaatlerini yurdununkilerle harmanlamasını söyler; din ona şikâyet etmeden yurt üzerinde baskı kuran zorbalara itaat etmesini emreder, yurduna karşı onlara hizmet etmesini, onların boyun eğmez kaprisleri altında diğer yurttaşlarını köleleştirerek lütuflarını hak etmesini emreder.

Liste
Yükleniyor…