Hiç tereddüt etmeden Ermeni Soykırımını kabul ediyorum. Milletvekili olmadan önce insan hakları avukatlığı da yaptım tavrım hiç değişmedi. Kürtlerin de rolü olmuştur fakat o dönem siyasi iktidar Talat Paşa iktidarıdır. Emri veren kimse, o dönem İttihat ve Terakki'dir, tarih karşısında hesap vermeleri gereklidir. Osmanlı mirasını en çok devralan bunlardır, AKP hükûmetidir, madem Osmanlı'nın tüm mirasını sahipleniyorsun onu da sahiplenin. Yok sahiplenmiyorsanız elinizdeki tüm kaynakları açın ortak bir araştırma komisyonu kurulsun ve bu acı, bu travma ile de yüzleşilsin.

Benzer Sözler

Yüz yıldır, 1915 yılından bu yana yaşanan İttihat Terakki siyasetinin, o dönemki anlayışın bu topraklara mal ettiği bu onursuzluğu omzumuza yıkmaya çalışıyorlar. Ben merak ediyorum. Özellikle de hükümet ve diğer muhalefet partilerine, siz İttihat ve Terakki'nin başka hangi faaliyetlerini üstleniyorsunuz ki şu Ermeni meselesindeki durumunu omuzlarımıza ve toplumun omzuna yük olarak katıyorsunuz. İttihat Terakki'ye yeri geldiğinde söylemediğiniz laf kalmıyor, yeri geldiğinde "İttihat Terakki anlayışı bu topraklara zulüm getirmiştir" diyorsunuz. Ama, her ne hikmetse mesele Ermeni meselesine geldiğinde Enver'den daha çok Enverci, Talat'tan daha çok Talatçı olabiliyorsunuz. Hayretle karşılıyorum

Akepe bir Likud'tur. Her ikisi de emekçi düşmanıdır. Aşırı Batı ve Amerikan yanlısıdırlar. Kendi şeriatlarını rehber alırlar. Hegemonya söz konusu olduğunda bir kalıbın iki tarafı olurlar; birisi eril ve diğeri dişildir. Birisi girer ve diğerine girilir. Bütün fark buradadır; girmek ya da girilmek, Shakespaere'in söylediği üzere, this is the question.

Demek ki, ordunun Kemalizm’i Erbakan’a karşıtlık ile sınırlı idi. Erbakan, dinsel politikacı olmanın yanında, millici, kalkınmacı, İsrael’e karşı, komşu ülkelerle dostluk yanlısıdır; itiraz buradadır. Bu tespitten de şu çıkıyor, “AKP”, sadece bir temizlik hareketi idi, millici ve kalkınmacı olmayan, İsrael ile nerede ise uydu ilişkisinde ve bu nedenle komşu ülkelere karşı iki yüzlü bir hareket aranıyordu, o halde akp, kendiliğinden bir oluşum değil, sadece bir icat idi.

Yahudi Soykırımı ve Ermeni Soykırım İddiaları arasında benzerlik bulma çabalarını tasvip etmiyoruz. Yahudi Soykırımına benzer bir şey olmadı. Ermenilerin yaşadıkları bir trajediydi ama soykırım değildi [...] İsrail Ermeni konusunda tarihi ya da felsefi bir pozisyon almamalıdır. Eğer bir pozisyon almamız gerekiyorsa tarihi gerçekleri bozmamak üzere dikkat etmeliyiz.

İnsanlar tek tek alınmasınlar, ama eskiden tartışmalara katılan ve AKP’nin politikalarına ya da İslami hareketin durumuna biraz daha eleştirel gözle bakanların pek çoğu bugün AKP’nin kurduğu think tank kuruluşlarında görevliler. Bunların hepsi şimdi AKP’nin politikalarına malzeme temin ediyorlar.

Türkiye'de "turuncu devrim" 2002 yılında "küresel güçler"in AKP'yi iktidara getirmesiyle gerçekleşmiş ve tamamlanmıştır. Gericiler buna "sessiz devrim" dediler. Kemal Derviş’in iktisat programını abese varacak ölçüde uyguladılar; devlet aygıtını gerici kadrolara teslim ettiler; Cumhuriyet Devrimi'nin bütün kazanımlarını ortadan kaldırdılar.

Bütün ulusal hareketler sınıfsal olarak ayrışır. Fakat Kürt ulusal hareketinin Türkiye kesiminde sınıfsal değil ideolojik ve erken bir ayrışma/ayrışmışlık hali; yanı sıra, derinlerden gelen, AKP'nin de desteklediği geniş ve güçlü bir dini-politik kuşatma girişimi var gibi. Geniş Ortadoğu’nun her yerinde ümmetçilik ile ulusalcılık karşı karşıya...

Liste
Yükleniyor…