Benzer Sözler

Bizim yetişme tarzımızda, eğitim sistemimizde yasakçı bir anlayışı var. Tartışma, sorgulama, araştırma ve eleştiri yok. Ezilmiş, bozulmuş, yasaklanmış, kalıplara sokulmuş, siyah beyaz dediğimiz mutlak doğrularla yatıp kalkan bir kültür, eğitim sistemimiz var. Biz halk olarak mutlak doğrulara teslim olmuşuz. Halbuki ne sosyal alanda, ne teknik alanda mutlak doğru yoktur.

Bertrand Russell'ın güzel bir sözü vardır. Bir şey yanlışsa milyonlarca kişi o yanlışı savunsa da o şey yine de yanlıştır, der... Biz burada Gyogy Ligeti'den şu anda bahsediyor olmalıyken veya hakikaten güzel pop müziklerden, Sting'ten, Biorg'den, Buena Vista Social Club'tan vs. veya kendi kültürümüzdense onun en iyisinden.. Cemal Erkin diye bir besteci var, bilmiyorum kaç kişi tanıyor, dahiyane bir besteci benim için.. Onu kaç kişi tanıyor, Türkiye'de tanıyan olmayınca Avrupa'ya götüren de olmuyor. Buradaki sorun arabeski irdeleyelim değil ki..

Bu coğrafyada, ne kadar güzel şey varsa, yasaklanmış. Devletin yasaklamadıklarını da, toplum görünmez yasalarla yasaklamış. "Bana masal anlatma!", "Karı gibi gülme!", "Caz yapma", "Bana felsefe yapma!" vs... gibi ne kadar güzel şey varsa hepsi yasaklanmış. Durum böyle olunca, masalları, müziği, felsefeyi, hatta müziği bile yasaklayan, hor gören bir toplumun bu hale gelmesine şaşırmamak gerekir.

Türkçe'nin diğer bütün lehçelerinde mektep kelimesi kullanılıyor. Biz mektep kelimesini bıraktık, Fransızca'dan gelen ekol kelimesini kullanmaya başladık. Böyle çok sayıda kelime var. Türkçeleştirme adı altında müşterek kelimelerin birçoğunu ortadan kaldırıldı. Türkiye'de dil devrimi çok sert bir şekilde cereyan etti. Arap dünyasında, mesela Mısır'da da, İran'da da yine bizim dil devrimine benzeyen ama daha düşük yoğunluklu faaliyetler yapılmıştır. Mesela Mısır'da Türkçe kelimelerden Arapça'yı arındırmak için çalışmalar yapılmıştır. Bu sanki dışarıdan bir ortak aklın telkini gibi görünüyor. Müşterek kelimeleri mümkün olduğu kadar azaltmak isteniyor. Dolayısıyla bu Müslüman toplulukların ortak kelimelerini, ortak hafızasını mümkün olduğu kadar zayıflatmak isteniyor.

Türkiye halkı kravat takar, lüks otomobillerde dolaşır, bikinili hatunları sosyetik plajları doldurur veya şehirlerini şekilsiz gökdelenlerle doldurup oraları “modernize” ederek yaşanmaz hale getirir ama tüm bu halk zenginiyle fakiriyle, şehirlisiyle köylüsüyle zır cahildir ve ortalama kültür düzeyi ya bir Afganistan ya da bir Orta Afrika kabilesi kadardır.

Müşteriyi kazıklamanın “ticari zeka”, halkı sürekli kandırmanın “siyasi zeka”, ambulansın arkasına takılmanın “pratik zeka”, şike yaparak kazanmanın “sportif zeka”, iyi niyeti suistimal etmenin “kıvrak zeka“ olarak algılandığı bir ülkenin zekaya değil, ahlaka ihtiyacı vardır.

Liste
Yükleniyor…