Benzer Sözler

Düşlemlerin imgetanrılarından kurtulmak; özgür olmak, insanlığı bilmek, insanca yaşamak demektir. Kutsal kitaplar töreden söz ederler bol bol! İmgetanrılara töreler biçimleten, din sözcüleridir. İnsel töre, bilinmeyenle değil, bilinenle belirlenir. Peki, töreyi insanlara bir Tanrı belirlemişse, eski çağ Sumerlerinde, daha başkahaklarda uygulanan tapınak fahişeliği nedir? O zaman Tanrı yok muydu? Sonradan mı çıktı?

Muhammed; Yahudilerden ve Hıristiyanlardan edindiği bilgilerle kafasında şekillendirdiği Tanrı'yı Arap karakteriyle, Arap zihniyetiyle, Arap'ın dünya ve ahlak anlayışıyla ve Arap geleneklerine bağlı inançlarla donatıp, Arap diliyle konuşur göstermiştir. Gerçeği söylemek gerekirse, Muhammed'in getirdiği "Tanrı" anlayışı, onun kendi günlük siyasetinin gereksinimlerinden doğma bir sonuçtur. Bundan dolayı, Tanrı'yı bazen hoşgörülü, özgürlükçü, dikhakçı, dürüst, adil, merhametli, barışçı vs... imiş gibi göstermiş, fakat işine geldiği zaman hoşgörüsüz, bağnaz, gaddar, kindar, ödün (taviz) verici, kıskanç, savaşçı vs. gibi, gerçekten olumsuz niteliklerle tanımlamıştır.

Yegane istikrarlı toplum polis devletidir. Bir toplum ya özgürdür ya istikrarlı. Aynı anda ikisi birden olamaz. Seçimini yap. Ben şahsen katı, yapay bir toplumdansa her zaman özgür, organik bir toplumu tercih ederim. Eğer insanlar korku ve ölümden kurtulmak için illaki cennet değneğini kullanacak denli zayıfsa belki de ihtiyaçları olan, korku ve ölümdür. Çıldırıp kendilerini sokaklara vurmaktan, birbirlerini soymaktan ve birbirlerini gebertmekten din vasıtası ile geri duracak kadar ahlaksızsalar siktirsinler efendim. Bırakın çıldırsınlar; çünkü layık oldukları şey, suç ve deliliktir belki de.

Dünyayı yaratan hamiyetli bir tanrı var olsaydı ve hem Evren'de hem de ölümden sonraki hayatta ahlaki bir düzen yaşansaydı, kendimize bunun çok iyi bir şey olduğunu söyleyebilirdik; oysa tam da bunları dilemeye mecbur bırakılmamız oldukça can acıtıcı bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.

Bir felaketin ardından hayatta kalanlar için, şefkatli bir tanrı tarafından affedildiklerine, aynı tanrının beşiklerde bebekleri boğduğunu bile bile inanmanın ahlaki açıdan ne denli sorgulanabilir olduğunun yalnızca ateistler farkındadır.

Doğada ne ödül ne de ceza vardır, yalnızca sonuçlar. Evet, bir insan Tanrı'nın, köleliği desteklediğine; kadınları ve çocukları öldürmeleri için askerleri komuta ettiğine; çokeşliliğe inandığına; sırf onun takdirinde diye zulmettiğine; sonsuza kadar cezalandırdığına ve inançsızlardan nefret ettiğine gerçekten inanıyorsa, bunun benim algıma etkisi kötü olacak.

Tanrı'nın, erdemli insanları ödüllendireceğine ve günahkarları cezalandıracağına dair eski öğreti akıllardan yavaş yavaş siliniyor. Kötü insanlardan bazılarının, herkesin başarı dediği şeye sahip olduğunu biliyoruz. İyi insanlardan bazılarının da başarısızlık hasırında uzandığını görüyoruz. Hırsızların ziyafetlerde, dürüstlerin de aç olduğunu biliyoruz. Erdemlilerin genelde çaputlara sarılı olduğunu, oysa ahlaksızların her türlü rahatlığa sahip olduğunu biliyoruz.

Liste
Yükleniyor…