Benzer Sözler

Konuşmaya her çıkan Osmanlı kültüründen dem vuruyor ve onun yaşatılmasının önemine değiniyor. İnsanlar nasıl oluyor da bu kadar kör oluyor; anlamak mümkün değil. Bu insanlara sormak gerekiyor: Ey gafil, Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaratılmış ya da bulunmuş ya da keşfedilerek insanlığın emrine sunulmuş herhangi özgün bir alet, edevat, malzemeyi kullanıyor musunuz? Osmanlıda yazılmış bir öykü kitabını, romanı, bilimsel bir kitabı, okudunuz mu; çocuklarınıza önerdiniz mi? Okula giden çocuklarınıza her hangi bir şeyi, bunu da Osmanlılar bularak insanlığı hediye etti diyebildiniz mi? Birkaç sıra dışı insan hariç, Osmanlıdan bir heykeli ya da heykeltıraşı, resmi ya da ressamı, yeni bir yapı tarzını ya da mimarı; her insanın huşu içinde dinleyeceği bir müzik parçasını ya da müzisyeni, bir aleti ya da bir keşfi ya da kâşifi; insanlığa yön veren bir felsefeciyi (çıkmış olanları da Osmanlı kafasını kesmiştir); başka toplumlara yön veren bir düşünürü söyleyebilir misiniz? Bunu yazdığımda, birçok insanın aynaya bakarak gerçek yüzümüzü göreceğini, geçmişi yeniden kurgulayamayacağı için, bu hiçlikten kurtulabilmek için, birkaç uç örneği bilime katkı yapmışız sanısı ile bana ileteceğini de tahmin ediyorum. Bir İmparatorluk, bugünkü 30 ülkeye 600 yıl boyunca egemen olmuş; ancak dünya mirasına önemli bir katkıda bulunmamış.

Eylülist Rejim, 12 Eylül öncesinin tüm değerlerini yasaklamayı temel ilke saydı. Bunların bir bölümünü baskılarla, bir bölümünü, yasalarla, bir bölümünü baskılarla, bir bölümünü tekelci ekonomik zorlamalarla gerçekleştirmeye çalıştı. Edebiyat ve sanatta ise, 12 Eylül öncesinin yaratıları tümden unutturan ve reddeden bir eğilim ortaya çıktı.

Koca bir milleti ayağa kaldırmak için her şeyden önce fikir lazımdır. Millet fikri uyanmadıkça ilerleyemez ve zihniyeti değişmedikçe medenileşmek ve yükselmek yoluna giremez. Milletin haline aşina olmadıkça, millete hizmet mümkün olamaz. Her sanatın iyi yönlerini ve uygunsuz hallerini görüp, öğrenip milli zaafın neden ibaret ve milletin neye muhtaç olduğunu anlamak gerekir.

Sanatsız hayat nasıl olurdu? Bilim ömrü uzatır. Neyi - yemeyi, içmeyi ve uyumayı? Sadece yaşamı sürdüren gereksinimleri karşılamaktan ibaretse, daha uzun yaşamanın ne faydası var? Bütün bunlar sanatın cazibesi olmadan hiçbir şey değildir.

Müslüman Türk, irfan sahibi idi. İrfan da ne ki, dersek, bir milletin, iman ve tarih yayığında asırlar boyu döve işleye meydana getirdiği deruni zarafet, incelik ve medeniyetin parlak terkibidir. İşte bu terkip, insanoğlunun elinden, dilinden, söz ve davranış olarak taşan bir müstesna verim, iç bünyenin sermaye ve zenginliği denebilir. Böylece de toplumun fertleri, sözleri ve hareketleriyle içinde yaşadıkları cemiyeti buyrukları ile inceltip aydınlatmışlardır. Toprak rejiminin sağlıklı zamanındaki tımar ve zanaatların kolu kanadı altında boy ata ata, örfte adette, san'atta, zarafette, iman, basiret ve hikmette asırlarca mesafe almış Türk cemiyeti nihayet irfan durağına vararak, adeta cismi ruh olmuş, ruhu da cismine bir ilahi kaftan giydirmişti.

Liste
Yükleniyor…