Hepsinin değil, bir bölümünün, solda ve sosyalizm içinde oldukları zamanda da, hedeflerinin cumhuriyet olduğunu görüyordum. Şimdi açıktalar ve hem sosyalizme hem de cumhuriyete karşı çıkıyorlar; çöküş'ten taraftadırlar.
- Henüz kategori yok.
-
Girona Küme Düşme Hattından Çıkış Arayışında: Alavés M…08.11.2025
-
Adanalı Genç İş İnsanı Mehmet Hanifi Kalo Hayatını Kay…08.11.2025
-
Irmak Ünal'dan Kanserle Mücadele Sürecine Dair Samimi …08.11.2025
-
Schalke ve Elversberg Zirve Yarışında: Gençler Sahne A…08.11.2025
-
Premier Lig'de Büyük Heyecan: Tottenham - Manchester U…08.11.2025
-
Şanlıurfaspor'dan PFDK Kararına Sert Tepki: İtiraz Red…08.11.2025
-
Gaziantep'te Umre Yolcusunu Karşılamaya Giden Aile Tra…08.11.2025
-
Premier Lig'in Zirve Yarışında Tottenham-Manchester Un…08.11.2025
-
Hull City, Portsmouth Karşısında Evinde Galibiyet Arıy…08.11.2025
-
Sakaryaspor - Serikspor Karşılaşması Öncesi Son Durum …08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Halbuki, şu anda, sosyalizm ve cumhuriyet mücadelesi aynı yerdedir. Yazık, cumhuriyet düşmanlığı, şimdi sosyalizm düşmanlığıdır; anlayamıyorlar mı, yoksa yerlerini mi buluyorlar, şu anda bir cevaptan yoksun haldeyim.
Talih mi, talihsizlik mi; solda ve sosyalizm mücadelesinde, hep benim karşımda olanlar, solda hep iç mücadele vardı, şimdi cumhuriyet'in karşısında ve sara'nın yanındadırlar. Tabi hep mücadele etmek talihtir ve yine de bunlarla, çökmüşler, mücadele etmek talihsizliktir. Bunları söyleyebiliyoruz ve fakat henüz analiz edemiyoruz; sara olmadan kişilik değiştirdiklerini görebiliruz, 'desintellectualisation', aydın'dan çıkma, diyebiliyoruz, ama 'neden', bu soru üzerinde çalışmak durumundayız.
Sol ne zaman çöker, ne zaman, 'çökmüştür' ya da 'ölmüştür' demek istiyorum; cevabı çok basit ve bir anlamda da totolojik görünüyor. Sol büyük proje, kökten düzenleme ve değiştirme demektir; ütopya'ya yakın ve bir tür mesyanizm'i içinde barındırmaktır. Yalnız, Yahudi mesyanizmi, ki burada İsa'nın çıkışı da var, müdahaleyi kabul etmiyor; sol ise müdahalecilik demektir. Bu nedenle, yerine 'aydınlanma' doktrinini ve bu doktrinin bir uygulaması olan, 'ilerleme' önermesini koymaktadır. Bunlar yoksa, sol çökmüştür ve yoktur; bu kadar basit bir cevaba sahibiz.
Mükemmel, dört başı mamur, bir çöküş tablosunun önündeyiz; her çöküş, dirijanları babında bir miyobi veya aymazlık halidir, bunu da tekraren müşahede edebiliyoruz. O halde Cumhuriyet'in zıddı kadroları yetiştirmeyi ve Cumhuriyet'i zıddına teslim etmeyi, teslimiyetçilerin anlamaları imkansızdır; buna 'anlaşılmazlık' teoremi' diyebiliriz.
Şimdi 'Cumhuriyet' çökmektedir; kendi zıddını, temel yıkıcılarını yaratabilmiş ve kendini, kendi devamından koruyabilmek tutuculuğuyla, kendi eliyle, zıddına teslim etmiştir.
Plütokrasinin altmışlı ve yetmişli yıllardan korkusu, Cumhuriyet'ten korku olmuştur.Asıl yıkmak isteyen, plütokrasidir.Yıkıcıları, yarattılar.
Cumhuriyet iktidarı sınırlamak demektir ve her kim 'sınırsız iktidar' vaaz ediyorsa, bir cumhuriyet düşmanı ve yıkıcısıdır.
Cumhuriyet’in kuruluşu, uygarlık tarihindeki ‘Aydınlanma Devrimi’nin ilk kez bir İslam ülkesinde gerçekleştirilmesi anlamını taşır; hiçbir siyasal çaba, uygarlığın özünü simgeleyen dönüşümlerin değerini gölgeleyemez.
Türkiye, Soğuk Savaş sonrasında Ortadoğu'ya yönelik siyaset geliştirmek ve bölgenin yeniden şekillenmesini çıkarları ile uyumlu hale getirme çabası içine girmiştir. Bunu "Ortadoğu ile ilgilenmek bataklığa giriştir" yaklaşımıyla eleştirmek, coğrafyamıza sırtımızı dönmemizi talep etmekle eşanlamlıdır. Söz konusu talebi "Cumhuriyet kurucularının" mirâsı olarak meşrulaştırmaya çalışmak ise tarihî gerçekliği çarpıtma ötesinde hedefler gözeten bir girişimdir.
'Eşinizle beraber 30 Ağustos'taki kokteyle katılın.' 'Bana bak.' dedim, 'Ben deyyus değilim!'
Diğer “sol” partilere bakın. Başkanlar birer derebeyi gibi “küçük aşiretlerin” başında olmayı, posterlere, otobüslere resimlerini bastırmayı marifet sanıyor . Hayatta kendi gücüyle başaramadığı bir şöhrete sahip olmaktan, partinin sırtına binerek egosunu tatmin etmekten başka bir derdi yok.
Türkiye ’de solun rotasını işçi sınıfı mücadelesi çizmemiş, Kurtuluş Savaşı ’ndan gelen kadrolar, “Bir de sol renk koyalım buraya” diyerek belirlemiştir.
Harekete geçen kitle elde bulunan malzemeye sarılarak ilerler. "Andımız" da böyledir. İlkokulda "küççüklerimi koorumak, büyyüklerimi saaymak," diye okuduğum andın, yarım asır sonra milyonlar tarafından meydanlarda bir mücadele sloganı olarak haykırılması şahsen beni çok etkiledi. Bu işler böyle oluyor. Daha doğrusu böyle başlıyor. Hangi yöne gideceği, işçisiyle, memuruyla, esnafıyla, kadınları ve gençleriyle sokağa çıkan Cumhuriyetçi kitleye sosyalistlerin önderlik etme yeteneğine ve kararlılığına bağlıdır.
Cumhuriyet, ilan edildiği günün şartlarıyla, zorunluluklar ve imkanların buluştuğu noktanın adıdır.
Kılıçdaroğlu'nun, CHP'nin, Doğu Perinçek ve İşçi Partisi'nin "sol" olarak algılandığı bir memlekette sosyalist olmak zor iş.