Hem halkın gelişmesini hem de diktatörlüğü besleyen; hem milliyetçiliği hem de dış dünyaya yamanmayı kolaylaştıran iki kurum vardır: Eğitim ve basın.
- Henüz kategori yok.
-
Fransa Ligue 1'de Marsilya - Brest Maçı: Kritik Randev…08.11.2025
-
Mevsimlik Lezzetlerle Sonbahar Sofralarına Özel Risott…08.11.2025
-
Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi Hedefi ve Mali Zaferle…08.11.2025
-
Sevilla'dan Tarihi Zafer: 14 Yıllık Hasret Guadalquivi…08.11.2025
-
Suudi Arabistan Pro Lig: Al Fayha - Al Akhdoud Karşıla…08.11.2025
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Plütokratlar için 'ülke' artık bir 'üs' ya da sıçrama tahtasıdır. Şıpsevdi halleri var, keşfediyorlar, başlarına çıkartıyorlar, yüceltiyorlar, tapınıyorlar, sonra öldürüyorlar. Tıpkı Roma'da olduğu üzere, adının dışında Cumhuriyet'in bütün kurumlarını yıkmaya mahkumdurlar. Bütün cumhuriyetçileri tasfiye etmeye ve hatta öldürmeye teşnedirler.
Tayyip Bey, 'Batı'dan ilim değil, ahlaksızlığı aldık' diyor. Bilmiyor; bizim kurumlarımız ve üniversitede okuttuklarımızın hepsi Batı'dan, Garp'tan alınmadır.
Demokrasi nedir? Yürütmeyle ilgilidir. Yürütmeyi ve yasamayı hızlandırıyorsan, diktattörlük, yavaş işletiyorsan demokrasidir. Fastfood gibi yasa çıkararak demokrasi olmaz. Karakollardaki yangın talimatnamesini değiştirmek yasa çıkartmaktan daha zordur. Son derece edilgen, hedonist, geleceği hiçbir biçimde düşünemeyen, sadece gününü yaşayan ve hiçbir özgürlük kavramı olmayan bir toplum yarattık.
Bünyesine girmek istediğimiz dünya (Avrupa Birliği) eğitimde geridir, gerilemekte değil, geridir.
Bizim Milli Eğitim camiamızı yönlendiren adamlar köylüdür. Bunların yüksek bir kültürü yoktur.
19. yüzyıl bütün Osmanlı camiasının en hareketli, en sancılı, yorucu, uzun bir asrıdır; geleceği hazırlayan en önemli olaylar ve kurumlar bu asrın tarihini oluşturur.
9 milyon öğrencinin takdir aldığı, ama yarısının üniversite sınavından barajı dahi geçemediği eğitim sisteminde yetişiyor evlatlarımız.
Herkese yüksek tahsile kadar eğitim verirsen işte bu olmaz. Dolayısıyla bu uyduruk üniversite, uyduruk lise eğitimiyle yarı cahil bir nesil yetiştiriliyor.
Yunanistan’daki din adamlarının çoğu Yunan milliyetçisi, Rusya’daki din adamlarının çoğu Rus milliyetçisi, Ermenistan’daki din adamlarının çoğu Ermeni milliyetçisi ama; Türkiye’deki din adamlarının çoğu Türklük düşmanı. İşte Türk milletinin önemli sorunlarından biri budur.
Hafızası olmayan toplumların nerelere gideceğinin, sürükleneceğinin, dahası neler yapabileceğinin hesabı olamaz.
Siz hiç Ruslarla didişen bir Azerbaycanlı ya da Kazanlı bir Tatar gördünüz mü o coğrafyada? Kendi milliyetini inşa etmek içini başkasına saldıran var mı? Varsa da bu sağlıklı bir davranış değildir. Sloganımız başka kültürleri sevin ya da sevmeyin ama saygı duymak zorundasınız. Bu saygıyı da Türkler de bekliyor. Bütün mesele bu.
Ruslar eğitimli, bilgin ve sanatçı bir halk ama büyük ressam ve romancıların torunları durgun. Akademinin icatları ve laboratuvarlarda elde ettikleri bilgiler sanayiye dökülemiyor. Rus halkı bizim şark komşumuz olan İranlılar gibi kültürel mirasına ve bilincine sahip, edebiyatını seviyor ve biliyor. Türkiye'nin endüstriyel geçmişi ve zenginliği Rusya ile İran arasında bir yerde, girişimciliği hepsinin önünde; buna rağmen bu iki ülke okumuşlarının bilgi birikimine ve kültürel inceliğine sahip değiliz. Onun için de kasaba hatibi birisi bizde kitleleri etkiliyor ve rey alıyor.
Türk toprağının üstün niteliklerle donatılması görevi savsaklanmış, vatan toprakları bakımsız bırakılmış, Türkler Türkleri ihmal etmiştir. Türk olmayanlar tarafından telkin edilen sözde milliyetçilik bu noktaları gözden uzak tutuyor. Savsaklama hangi alanda ve ne zaman başlamış? Vatan topraklarının bakımsızlığından kimler yararlanmış? Kimlerin ihmaliyle felâkete giden yol genişletilmiştir? Bunları konuşalım. Türkiye düşmanlarının elimize tutuşturduğu siyaset reçetesini yırtıp atalım.
Kemalist milliyetçilikle; Türkçülüğün, Turancılığın, ırkçılığın ilişkisi yok... Türk olmak, Türkçü olmayı gerektirmez. Kürt olmak, Kürtçü olmayı gerektirmez. Anadolu’da ırka dayanan bir kanlı kavgayı körükleyenler, aymazlık içindedirler.
...Dolmabahçe'de 6. Filo'yu denize dökmeye çalışan Deniz Gezmişleri milliyetçi muktesebatçı gençler taşlamıştı. Biz ilk kez geçen yıl 1 Mayıs'ta bu tarihi utançla yüzleştik. Bu tarihi mirası reddediyoruz.