Hayvancılık bugün küresel ısınmanın birincil nedeni.
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Bilirsin; iklim değişikliği hakkında farkındalık yaratmaya başlayan ilk kesimlerden birinin, çevrenin yok edilmesi ile hayvancılık arasındaki bağlantıyı keşfeden hayvan hakları savunucuları olduğu yüzyıl diye cevap verdiği günü hayal edin.
Dünyamıza verdiğimiz zararlar ile ilgili gerçekler apaçık ortada. Ürettiğimiz çöp, kirlettigimiz doğa, hava ve sularımıza yaptıklarımızı bilmemize rağmen, bilmiyormuş gibi yapmayı tercih ediyoruz.
Ancak iklim değişikliğinin ısınma veya soğutma yönünde olup olmadığını bilmiyorduk. Sadece bunun hakkında yeterince bilgimiz yoktu.
Ayrıca iklim değişikliğine karşı evrimleşmiş bir tepkimiz yok. Felaket sonuçları olduğunu bildiğimiz şeyler yapıyoruz.
Küresel ısınma ile mücadele için et yemeyi bırakmalıyız. Aksi halde gezegenimizi kurtaramayacağız.
Et yemenin insanlığa ve gezegendeki tüm canlılara bedeli ağır. Hayvansal protein tüketimi sadece kanser, şeker ve kalp hastalıklarından erken ölüme yol açmakla kalmıyor; kesimlik hayvanlar sera gazı salımının en önemli kaynaklarından biri olduğu gibi ormanların yok edilmesinin başlıca sorumlularından. Bu bulgular, sağlıklı ve uzun yaşamak yanı sıra yeryüzünde yaşamı tehdit eden iklim değişikliğiyle mücadele için de vegan olmaktan başka çaremiz olmadığını gösteriyor.
İçselleştirmeleri için birlikte fidanlar dikiyoruz, ormanlara gidiyoruz ama büyük bir eksiğimiz var. Yok olduktan sonra değil, varken değer bilmekle ilgili ciddi bir eksiğimiz var. Bu yüzden ders yılı açılışında fidan dikmeden önce ormanın küllerini göstereceğiz. Gidebilenlerin ayakları o küllere bassın, gidemeyenler fotoğraflardan, videolardan izlesin. Ondan sonra diksinler fidanlarını. O duyguyla dikilen fidan da tutar, bilgi de tutar.
Genellikle, bir ülkenin ekonomik kalkınma sürecinde yaptığı ilk şey, çok sayıda canlı hayvan getirmektir. Verilerimiz bunun çok akıllıca bir hareket olmadığını gösteriyor ve Çinliler dinliyor. Hayvan temelli tarımın gidilecek yol olmadığını anlıyorlar.... Temelde vejeteryan bir türüz ve çok çeşitli bitkisel gıdaları yemeli ve hayvansal gıda alımını en aza indirmeliyiz.
Zamanımızın en belirgin ekolojik kriziyle başlayalım: küresel ısınma. Rakamlara ciddi bir şekilde baktığınızda, et bazlı beslenmeden bitki bazlı beslenmeye geçişin küresel ısınmayı frenlemek ve tersine çevirmek için diğer girişimlerden daha fazlasını yapacağını görüyorsunuz.
Bizler karanlık, rahatsız edici zamanlarda yaşıyoruz: savaşlara, soykırıma, terörizme, küresel kapitalizme, sınır tanımayan militarizme, bugüne dek benzeri görülmemiş bir devlet gözetimine ve baskına, sallama bir “terörizme karşı savaş” nidasıyla muhaliflere karşı girişilen saldırılara ve türlerin yok oluşu, yağmur ormanlarının tükenişi ve küresel ısınma gibi çeşitleri olan ekolojik bir krize tanık oluyoruz. Bilim adamları küresel ekolojik krizde, geriye dönülmez bir noktaya varmak üzere olduğumuz konusunda insanları uyarıyor. Çoğu bilim adamı da, buzulları suya ve ormanları da çöllere çeviren katastrofik değişimlerin meydana gelme hızından dolayı ciddi bir şaşkınlık yaşıyor.
Eğer biz de bilim adamlarının anladığı şekilde nükleer savaşın ve bunun getireceği yıkımın etkilerini görebilirsek, insanoğlunun eylemlerinin ve teknolojinin de bir şekilde iklim değişikliğine neden olduğunu, belki de sonsuza kadar dünya üzerindeki yaşamı etkilediğini öğreniriz. Biz dünyada yaşayan insanlar, bilgilerimizi, deneyimlerimizi paylaşmakla yükümlüyüyüz.
Yeryüzünün bazı kısımlarının kirli havayla kaplandığı hep olmuştur. Beklenmeyen bir hava gördüm. Fırtınalar geçmişte gördüklerimizden daha büyükler. Bu bir insan etkisi. Bu doğal bir fenomen değil.
Devrim diye bir şeye gerek kalmayacak çünkü küresel ısınma insan ırkına korkunç bir bedel ödetecek. Ve endüstriden, finanstan ve politik sistemden sorumlu o kapitalistler insanlığın geri kalanıyla beraber bu bedeli ödeyecek.
Bilim adamları, eylemciler, ve tüketicilerin karbon salınımının azaltılması ve yağmur ormanlarının korunmasına yönelik çağrıları muhafazakâr propaganda, politik rüşvet ve kapitalist reklâmlar arasında kayboldu gitti.
İklim değişikliği kapitalizmin duvara tosladığı yer. Bu çarpışmanın ölümcül olup olmadığı henüz belli değil, ama şu anda eldeki veriler ölümcül bir çarpışma yaşandığını gösteriyor.
Devrimin gereksiz olacağını söyleyen muhafazakârlar, kapitalistler ve onların iklim değişikliğini reddeden medya ve politikadaki yalakaları yanılmış olacaklar.
İnsanlık için yeni bir başlangıç, kapitalistlerin sebep olduğu iklim değişikliğinin bir yan ürünü olabilir.
Seküler ebeveynlerin çocuklarına uyguladıkları bazı yaygın, tutarlı ahlaki ilkeler arasında Altın Kurala değer verme ve bunlara uyma, çevre bilincine sahip olma, empati geliştirme, bağımsız düşünceyi geliştirme ve rasyonel problem çözmeye dayanma yer alır.