Hapiste yatan yazar ve gazeteciler yüzünden Türkiye’ye gelmeyi reddediyorum! Kaç kişi oldu? 100’ü geçti mi? Biz demokratlar Bush’lardan kurtulduk. Bir savaş suçlusu olarak yargılanması gereken Cheney’den kurtulduk. Neler oluyor Türkiye’de! En çok endişelendiğim ülke. Demokrat yasaları olmayan ülkelere gitmiyorum davet alsam da. Aynı sebeple Çin’den gelen davetleri de geri çeviriyorum. Bu hükümetleri protesto ediyorum.

Benzer Sözler

Halk cahil, cumhurbaşkanını halkın seçmesi kadar tehlikeli bir şey yok. Geçen çok üst düzey bir komutanla konuştum. O da diyor ki; 'Yani hedefleri belli' diyor. Yani efendim demokrasi, insan hakları, özgürlük bunların hepsi bahane. Fevkalade tehlikeli, cumhurbaşkanını halkın seçmesi. Türk halkının seçmesi kadar tehlikeli bir şey yok. Çünkü Türkiye Fransa, İsviçre değil, halk cahil.

Türk milleti, bu halk her şeyin en iyisine layıktır. O açıdan iyi yönetim ilkelerini bu yıl özellikle daha da vurgulayacağız. İnsan hakları konusunda özellikle bizim gibi muadil kurumlarla daha yoğun çalışacağız. Çünkü Türkiye'nin 2023 yılı hedefleri ancak demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve adalet ilkelerinde yükseleceğine inanıyoruz.

Askerler 10 yıl önce dönemin başbakanı Necmettin Erbakan'ı iktidardan uzaklaştırdı. O darbeyi yaratan koşullar bugün yeniden ortaya çıkıyor. Bir kez daha iktidarda bir İslamcı var. Bir kez daha generaller, hükümetin laik devleti nasıl zedelediğini öfke ile fısıldıyorlar. Bana göre Türkiye'de 2007 yılında bir askerî darbe olması şansı yüzde 50. Çoğu Türk, Başbakan Erdoğan'ın Erbakan'dan daha ılımlı olduğunu düşünmesine karşın, Erdoğan yine de bir İslamcı. Son haftalarda Türkiye'nin en üst düzey subayları ile konuştum. Hepsi demokrasiye ara verilmesini arzulamadıklarını ancak askerlerin yakında laikliği -ki o olmadan çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede demokrasi olamaz- korumak için harekete geçmek zorunda kalabileceklerini açık bir biçimde dile getirdiler.

Dünyada Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkeler içinde bağımsızlık, özgürlük, ulusal egemenlik, uygarlık ve çağdaşlık konusunda en önde gelen Türkiye’mizin inançlarını en mutlu biçimde yaşayanların ülkesi olduğunu yadsıyamayız. Bu ülkelerden hiçbirisinden demokrasi ve insan hakları Türkiye’deki ölçüde yaşanmamaktadır. Daha anayasası olmayanlar vardır.

Temiz demokratım. Ama ortada bir sorun, hatta trajik bir durum var: Ben tekim, yani dünyada benim gibisi yok... Kuzey Amerika'da olanlara bakalım. İşkenceler, evsizler, Guantanamo kampı ve mahkemeye çıkarılmadan tutuklu kalanlar. Avrupa'da olanlara bakalım. Göstericilerin maruz kaldığı sert davranışlar, plastik mermiler. Bir başkentte göz yaşartıcı gaz kullanan polis. Başka bir başkentte öldürülen göstericiler. Eski Sovyet coğrafyasında olanlardan söz etmiyorum bile.

Ülkemizde 'aydın' çevre, büyük çapta bir aymazlık içinde. Pis politika ve çıkarlar da bu aymazlığı koyulaştırıyor. Kimi aydınlar, şeriât düzenini getirme yolundaki girişimlere, laikliğin kaldırılmasına olanak sağlanmasını 'demokratlığın gereği' sayıyor. Laiklik kaldırılmış olsa başlarına neler gelebileceğini düşünmüyorlar. Bilmiyorlar ki, şeriât yalnızca bir 'inanç işi' değildir; şeriât, binlerce yıllık ilkelliklerin kaynağı olduğu gibi, cinayetlerin, terörün, işkencenin de kaynağıdır. İnsan haklarından vazgeçilmedikçe bu korkunç düzenin yolu açılamaz. Aydın çevre, yazık ki bunu kavramış görünmüyor.

Yeni bir insan yetiştirmemiz gerekiyor: Bu insan, bireysel kurtuluşa değil, toplumsal kurtuluşa inanan; ilerlemeye ve geleceğe yönelmiş, geriye doğru değil ileriye bakan; aklın ve bilimin öncülüğünü kabul etmiş, öyle olduğu için de sistemli düşünen, tartışan ve yaratan; barışa, emeğe, insan haklarına, hoşgörüye, demokratik değerlere baş köşede yer veren insan olacaktır.

Demokrasimiz tökezledikçe, dünya üstümüze geldikçe kendi konumumuzu Anglo-Sakson demokrasilerine göre değil, ufuk daraltarak Fransız Cumhuriyeti'ne göre değerlendiriyoruz. İki Fransa var. Biri giyotinli, anayasasını insan derisi ile kaplamış, Baudelaire'i cezalandırmış, yargı öncesi insanları giyotine gönderen Savcı Foulquie'yi çıkarmış jakoben Fransa. Ben bu Fransa'ya karşıyım. Öbürü Deckartes'ın, Voltaire'nin, Balzac'ın, Camus'nün, Lacan'ın Fransa'sı. Benim sevdiğim bu ikinci Fransa'dır.

Demokrasinin alaturkası alafrangası olmaz. Demokrasi herkes içindir. Demokrasi siviller için ayrı, askerler için ayrı olmaz. Ülke olarak demokrasi yolunda çok mesafe aldık ama görüyorum ki hala gitmemiz gereken bir yol var. Bu yol öyle temiz bir yol değil, biraz mayınlı bir yoldur. Ama bu yolda giderken gerekli dikkati göstermek ve vatandaşlarımızı demokrasi dışı antidemokratik yöntemlere mahkum etmemek bunun için gerekli basireti ve sağduyuyu göstermek bize düşer.

Liste
Yükleniyor…