Halkevleri ile Köy Enstitülerinin kapatılması, Türkiye aydınlanmasını durdurup geriye çeviren, karanlığa dönmemize neden olan büyük yanlıştır.
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Profesörü tanımak da yetmez. O milletin "öğretmenlerini de" tanıyacaksın, kafa orada oluşur. Bugünkü Türkiye’nin hâlini de öğretmenlerinden anlarsın. O iyi değilse, memleketin hâli de iyi değildir. Öğretmenin içinde “ışık” ve denge duygusu varsa, o ülke de belirgin nitelik vardır.
Köy Enstitülerinin kapanmasından duyduğum acıyı tarif edemem. Bir babanın evladını kaybetmesinden duyduğu acı gibi duyarım, ama herkes zanneder ki Hasan Ali Yücel’i Tonguç’u isteyerek değiştirdim; Köy Enstitülerinin kapanmasına neden oldum diye benim hakkımda kamuoyunda yanlış bir hüküm vardır; aslında o zaman bir sürü olaylar oldu. Kurultaylarda Enstitüler aleyhine bir cereyan başladı. Ben bunların doğru olmadığını yerine giderek tespit ettim, ama bu o kadar yoğunlaştı ki grubu etkiledi. Grubun büyük çoğunluğu Köy Enstitülerinin aleyhine döndü. Bakanlar içinde Köy Enstitülerine karşı vaziyet alanlar çoğaldı. En çok da bu konuda Köy Enstitülerinden şikayet edilenlerin başında Milli Eğitim Bakanı Yücel’le, Genel Müdür Tonguç hedef alınıyordu. O sırada ordudan, rahmetli Mareşal Fevzi Çakmak’tan (1876 – 1950), o Genelkurmay Başkanlığından ayrılmadan önce, yoğun şikayetler başladı. Mareşal, “ Bu komünist yuvalarını ne zaman kapatacaksın
? ” diye soruyordu. Mareşal bunu adeta bir mesele haline getirmişti. Köy Enstitüleri etrafında bu çok yoğunlaştı.
Devlet adamı olarak, hiçbir zaman hatırımızdan çıkaramayız ki, hilâfet orduları bu memleketi baştan başa harabeye çevirmişlerdir. Bir gün yeniden hilâfet orduları kurulabileceğini aslâ gözden uzak tutmayacağız. Türk milleti en büyük acıları halife ordusundan çekmiştir. Bir daha çekmeyecektir. Bir hilâfet fetvasının bizi I. Dünya Savaşı felâketine sürüklediğini hiçbir vakit unutmayacağız. Bir hilâfet fetvasının, millet ayağa kalkmak istediği zaman, ona düşmanlardan daha alçakçasına hücum ettiğini unutmayacağız. Tarihin herhangi bir devrinde, bir halife, eğer zihninden bu memleket mukadderatına karışmak arzusu geçirirse, o kafayı behemehal koparacağız!
Hamdolsun Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi açıldı. Tarihte yeni bir sayfa da açıldı. Aynı zamanda Türkiye’nin bağımsızlık tarihinde de...
Orta-Doğu ve Balkanları Avrupa ve Amerika’nın tasallutundan kurtarma yükü Osmanlı Devleti’nin omuzlarındaydı. Önceleri bölgede bir Pax-Ottomana ihdas etmiş bulunan Osmanlıların omuzları zamanla bu yükü kaldıracak güçten mahrum kaldı. Daha doğrusu Avrupa ve Amerika’nın güçlü oldukları alanla Osmanlıların güçlü olduğu alan birbirinden farklıydı. Güçler arasında mahiyet farkı vardı. Kapitalizmin dünyaya sunduğu ölçüler bakımından Osmanlı Devleti dünyanın en güçsüz devletiydi. Bu güçsüzlüğün kaçınılmaz sonucudur ki Osmanlılar tarihten silindi, gitti. Fakat Osmanlı devletinin hayat kaynağı sarih bir biçimde anti-kapitalist olan tarih yükü Türkiye’ye kaldı. Türkiye’nin etrafındaki ülkeler bu yükten muaf oldukları için her aşamada Avrupa ve Amerika oralara musallat oluyor. Karışıklıkların sebebi bu. Türkiye başından tarih yükünü atmaya kalkışamıyor. Sakin kalışının sebebi bu.
İnsanoğlu hakikati ve saadeti hiç bulamaz, velâkin bu hakikat ve saadet yolunda yürümeye yardımcı bir şey vardır. Bu karanlıkta fenere benzer, buna maarif, bilgi denir. Maarif insanın fikrini çok eder, aklını keskin eder, zekâsını çoğaltır.
Daha önce defalarca açıkladık, sabırla bir kez daha açıklayalım. Bugün itibariyle geçici koruma altında bulunan Suriyeli 3 milyon 577 bin 714, uluslararası koruma kapsamında 318 bin 717 olmak üzere, ülkemize sığınan toplam 3 milyon 896 bin 431 kişi bulunmaktadır. İkametli olarak da 1 milyon 342 bin 995 kişi ülkemizde yaşamaktadır. Böylece ülkemizde bulunan toplam yabancı sayısı 5 milyon 239 bin 426'dır. Bunların da 1 milyon 22 bin 703'ü ilkokul, ortaokul, lise ve üniversitede okuyan öğrencilerden oluşuyor.
Türkiye, Batı’nın ayıplarını, kirli dosyalarını, ikiyüzlülüklerini ortaya koyuyor, kanlı sömürge tarihini ortaya seriyor. Batılı dünya düzeni beş yüz yıllık sömürge düzenidir. Sona gelindi. Hazımsızlıkları bundan.
Türkiye'nin bütün ülkelerden daha iyi bir duruma nasıl gelebileceği sorusunu hep gündemde tuttuk ve bunu da çok büyük ölçüde başardık.
Dünya, yüz yüze eğitimle uzaktan eğitimin iç içe olduğu karma bir modele doğru yöneliyor. Türkiye'nin de burada yerini alması kaçınılmaz.
Bir evrim süreci olarak anlamını gençlere anlaşılır kılmak için tarihin yeni bir tarzda öğretilebileceğine ve öğretilmesi gerektiğine inanıyorum.
İlham verici liderlik büyük ölçüde tarihte kalmış gibi görünüyordu. Tabii ki bu ülke (Türkiye) hariç. Diriliş Ertuğrul'u izlediğimi fark etmiş olmalısınız. Bu dizi bize çok şey öğretiyor.