Gerçek, kendisine sahip olduğunu iddia edenlere değil, onu arayanlara aittir.

Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak.

Bilim, sonuçlar bilgisi ve bir gerçeğin bir diğerine bağımlılığıdır.

Bilgi elde etme çabası hakikate karşı savunmadır.

Gerçek,hem kendini hem de gerçek olmayanı gösterir.

Hakikat, onu arzu etmeyenin boğazına sarılan bir fahişe değildir. Hatta o kadar çekingen bir güzeldir ki, onun için her şeyini feda etmiş olan bile onun lütfundan emin olamaz.

Gerçeğin yapısı hakkında bir şey söylemek için ağzını açtığın anda, gerçeğin başka türlü olduğunu söylemiş bir sürü düşmanın olacak.

Persler, Asurlar, İbraniler “bilgi peşinde” koşmamışlardır, çünkü gerçeğin Tanrı olduğuna inanmışlardır.

Gerçeğin er geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.

Gerçek genellikle rahatsız edicidir. Sadece bilmek isteyenlere rahatlık verir.

Barika-i hakikat, müsademe-i efkârdan çıkar.

Gerçek öylesine soylu bir şeydir ki Tanrı gerçeğe sırt çevirse Tanrı'yı bırakır, gerçeği alıkoyardım.

Herkes mutluluktan bahseder ama pek az kimse bilir onu.

Gerçeğin arayışı mesleklerin en asilidir ve yayınlanması bir görevdir.

Gerçekler, diğer gerçekleri parlatan ışıktır.

Açık gözlerle felsefe yapmak, karanlıkta felsefe yapmaktır. Sadece körler güneşe doğrudan bakabilir.

Bizler kendimiz bilgeler değiliz ama bilge olmayı istiyoruz. Bizler bilgeliği arıyoruz, bilgi-peşindeyiz.

Yalnızca gerçeğin bilinmesi insanları özgür kılabilir.

Gerçeği gerçek olduğu için sevmek gerekir.

Gerçek: karşısında insanların birbirleriyle farklı düşüncelere sahip olamayacağı tek şeydir.