Benzer Sözler

Hayatı yaşamak lazım. 'Ne olacak acaba yarın?' diye düşünmeden... Tolstoy'u okumak lazım, Dostoyevski'yi okumak lazım, Yaşar Kemal'i okumak lazım, Orhan Veli'yi, Sait Faik'i bilmek lazım; Erkan Oğur'u dinlemek lazım, dünya müziğiyle etnik müzikle yakınlık kurmak lazım. Hacı Arif'i tanımak lazım, Itri'yi bilmek lazım. Bunlarla yaşadıkça hayatın zenginleşir ve zaten sen kendi hayatını kurarsın o zaman. Benim tavsiye ettiğim hayat budur yeğen!

Sanat, medeniyetin göstergesidir. Bizim Türk-İslam sanatlarımız, hat, tezhip, ebru ve benzeri sanatlarımız, İslam medeniyetinin ortaya çıkardığı sanat dallarıdır. Peki şimdi İslam medeniyeti var mı? İnkar etmişiz çünkü biz, 'Evet, Müslümanız ama Batı medeniyetindeniz' demişiz. Ben, bunu demiyor ve kabul etmiyorum. Katiyen de kabul etmedim çünkü ben Batı'yı medeni kabul etmiyorum. Menfaatine düşkün, iki yüzlü ve eli kanlı bir güruh olarak kabul ediyorum çünkü Batı'nın bu vasıflarını hala dünyada yaşıyoruz. Dolayısıyla İslam medeniyetini inkar etmişiz. Yalnız Osmanlı ve Türk milleti olarak değil, ümmet olarak inkar etmişiz, ardından da İslam sanatları demişiz, bu bir komedi... Böyle bir şey olabilir mi? Medeniyeti yok, fakat sanatı var. O halde bunları bir temele oturtmak lazım.

Konuşmaya her çıkan Osmanlı kültüründen dem vuruyor ve onun yaşatılmasının önemine değiniyor. İnsanlar nasıl oluyor da bu kadar kör oluyor; anlamak mümkün değil. Bu insanlara sormak gerekiyor: Ey gafil, Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaratılmış ya da bulunmuş ya da keşfedilerek insanlığın emrine sunulmuş herhangi özgün bir alet, edevat, malzemeyi kullanıyor musunuz? Osmanlıda yazılmış bir öykü kitabını, romanı, bilimsel bir kitabı, okudunuz mu; çocuklarınıza önerdiniz mi? Okula giden çocuklarınıza her hangi bir şeyi, bunu da Osmanlılar bularak insanlığı hediye etti diyebildiniz mi? Birkaç sıra dışı insan hariç, Osmanlıdan bir heykeli ya da heykeltıraşı, resmi ya da ressamı, yeni bir yapı tarzını ya da mimarı; her insanın huşu içinde dinleyeceği bir müzik parçasını ya da müzisyeni, bir aleti ya da bir keşfi ya da kâşifi; insanlığa yön veren bir felsefeciyi (çıkmış olanları da Osmanlı kafasını kesmiştir); başka toplumlara yön veren bir düşünürü söyleyebilir misiniz? Bunu yazdığımda, birçok insanın aynaya bakarak gerçek yüzümüzü göreceğini, geçmişi yeniden kurgulayamayacağı için, bu hiçlikten kurtulabilmek için, birkaç uç örneği bilime katkı yapmışız sanısı ile bana ileteceğini de tahmin ediyorum. Bir İmparatorluk, bugünkü 30 ülkeye 600 yıl boyunca egemen olmuş; ancak dünya mirasına önemli bir katkıda bulunmamış.

Eylülist Rejim, 12 Eylül öncesinin tüm değerlerini yasaklamayı temel ilke saydı. Bunların bir bölümünü baskılarla, bir bölümünü, yasalarla, bir bölümünü baskılarla, bir bölümünü tekelci ekonomik zorlamalarla gerçekleştirmeye çalıştı. Edebiyat ve sanatta ise, 12 Eylül öncesinin yaratıları tümden unutturan ve reddeden bir eğilim ortaya çıktı.

Bir bütün olarak sanat ve özellikle edebiyat, artık yalnızca ideolojik bir silâhtır. Artık ülkemizde edebiyat, insanımızı geliştirmek için değil sakatlamak amacıyla kullanılan, yüceltmeye değil alçaltmaya ve tüm estetik kabiliyetlerini ortadan kaldırmaya yönelen acımasız bir silâh olmuştur; insafsız bir ideolojik ay
dgıttır. Edebiyat, artık estetik özüne çok yabancıdır; bu bir iş ise yapanı da, yaban yapmaktadır. Emperyalist dünya, bozanın mutlaka bozulduğu bir dünyadır; artık bozulmadan bozamıyorlar.

XIX. asırdan itibaren dünyadaki bütün kültürler Batı medeniyeti tarafından darbeye maruz bırakılmış, güdükleştirilmiş, üreme organları kesilmiş kültürlerdir. Bu kültürlerin içinde hareket edenler sadece şaşkın şaşkın bakmayı bilirler, uyuşamadıkları için.

Bana gelince, ortaya esaslı bir eser koymadan sanatkârlık hülyasına kapılmam bile! Edebiyatımızın şiarı, "Çok laf, az eser!"dir. Ben şimdilik bu şiarı bozmaya çalışıyorum. Ağustos böceği gibi öterek yan gelmekten ise karınca gibi çalışmak daha iyi değil mi? Şimdiye kadar öttüğümüz elverdi. Biraz da iş yapalım ki çorak edebiyatımız şenlensin. Değil mi?

Bugün Batı uygarlığının bütün dünyada hâkim olmasına rağmen, başka kültürlere, dinlere, medeniyetlere hayat hakkı tanımama güdüsüyle hareket etmesinin, kontrol ve kolonize edici bir davranış / saldırı biçimi geliştirmesinin başlıca nedeni, bütün fikrini yitirmiş olması, yani hayatı fizik gerçekliğe / tek boyuta indirgemesi, başka boyutları yoksayması, kısacası, parça psikozoyla hareket etmesidir.

Ülkemizde maalesef kültür seviyemiz çok düşük. Önce onun yükselmesi lâzım ki, insanlar sadece Türk müziği değil, operaya, tiyatroya gitsin, çok sesli müzik dinlesin. Pop dediğin zaten nedir ki? Aranjmandır; cıstak cıstak, oynasın insanlar, gerisi önemli değil. Sabah kalkıyoruz mesela, televizyonu açıyoruz, bütün kanallarda herkes ayakta, oynuyor. Bu nasıl bir şeydir? Her şeyin yeri yordamı var. Halka ne verirseniz onu alıyor. Birazcık birazcık eğitmek lâzım.

İngiltere hükümeti gençlerine 400 yıl önce ölen bir edibin eserini okutuyor ve onun eserini okumayan kimselere aydın nazarıyla bakmıyor. Türkiye'de bırakınız 400 yıl önce, 40 yıl önce ölen bir edebiyatçımızın eserini bile okuyamıyoruz. Batı karşısında takip etmiş olduğunuz yanlış dil politikası yüzünden bu böyle. Hâlbuki millet, edebiyatı olan bir topluluktur. Bir milletin edebiyatı yoksa, Necip Fazıl’ın ifadesiyle o milletin hiçbir şeyi yok demektir.

Liste
Yükleniyor…