Genelde olan şey şudur, belirli bir konuda diğer hayvanlardan daha iyi bir performans sergilediğimizde onlardan daha zeki ve akıllı olduğumuzu iddia ederiz ama eğer bizden daha iyi performans sergileyen onlarsa o zaman bu iddiayı nadiren dile getiririz. O halde bizim daha zeki olduğumuz sonucu her şekilde tür ayrımcısı bir içerik barındırır, bizim daha önemli ve değerli olduğumuzu iddia eder ve bu iddialar da hayvan istismarına giden yola sokar bizi.
- Henüz kategori yok.
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
-
Marsilya'nın Gözü İsmail Yüksek'te: Fenerbahçe Satışa …08.11.2025
-
Atletico Madrid, Metropolitano'da Levante'yi Ağırlıyor…08.11.2025
-
Sunderland - Arsenal Karşılaşması Öncesi Kapsamlı Bakı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Hayvan hakları, insan türü kimliğine yapılmış bir taarruzdur. Bu taarruz; türcülük pusulasını paramparça ederek, dünyadaki yerini bulmak için kullandığı kozmolojik haritalarını sorgulamaya çağırır insanları. Hayvan hakları, insanların hayvanlar üzerindeki üstünlük iddialarından vazgeçmesini talep eder. İnsanlardan gücün sorumluluk gerektirdiğini, güçlü olmanın haklı olmak olmayabileceğini, ve geniş bir neokorteksin doğal dünyaya tecavüz edip onu yağmalamak için bir mazeret olmadığını idrak etmelerini ister.
Aydınlamanın anlamı, değişmektir. Onsekizinci yüzyılda aydınlanma dini dogmaları ve zorbalığı yenmek anlamına geliyordu; yirminci yüzyılın sonlarına doğru, aydınlanma ırkçılığı, cinsiyetçiliği, homofobiyi ve diğer önyargılarını yenmek anlamına geliyordu; ve şimdi yirmibirinci yüzyılda aydınlanma, türcülüğü yenerek hayatın tümünü onore eden evrensel bir etiği kucaklamak anlamına geliyor.
Elbette hayvanlardan farklıyız; hayır, onlar elbette uzay gemisi yapamazlar, hayır onlar matematikten anlamazlar, hayır tabii ki Shelley gibi romantik şiir yazamazlar. Lanet olsun! Siz bir balina gibi yüzebilir misiniz? Kartal gibi uçabilir misiniz? Bir yarasa gibi işitebilir misiniz? Bir kedi kadar güzel misiniz? Bir kedi kadar güzel kokuyor musunuz? Kimlerin hak sahibi olacağı ve kimlerin hak sahibi olamayacağı, kimlerin topluma dahil olup olamayacağı türünden bir ahlaki evrende kriterimizi akıl olarak belirlemek tamamen saçmadır ve ayrımcılıktan başka bir şey değildir! Eğer zürafalar insan ırkı kadar geri kafalı, kendini beğenmiş ve önyargılı olsaydı en az 2 metrelik boynunuz olmadığı sürece hiçbir hakkınız olmayacaktı. Sizi dirikesimle kestikleri, yiyecek olasınız diye kesip biçtikleri, sırf o kadar uzun bir boynunuz yok diye size her türden işkenceyi yaptıkları böylesine emperyalist bir zürafa dünyasında yaşamak ister miydiniz? İşte bizim ahlaki kodumuz böylesine ayrımcı ve önyargılı.
İnsan zekasının diğer canlılardan daha üstün oluşu, insanın çektiği ve çekebileceği acıların da diğer canlılardan daha fazla olması ile sonuçlanmıştır.
İnsanların yeryüzünde yarattıkları zorluklardan biri, çoğunun bazı şeylerin "daha iyi" olduğu fikrine sahip olması. Müslüman olmak "daha iyi", Yahudi olmak "daha iyi", Mormon olmak "daha iyi", Hıristiyan olmak, erkek olmak, kadın olmak, muhafazakar olmak, liberal olmak, Fransız olmak, İtalyan olmak, siyah olmak, Asyalı olmak, beyaz olmak, bilmem ne grubunun üyesi olmak "daha iyi"... Liste uzar gider. Bazılarınızın diğerlerinden daha iyi olduğuna inanıyorsunuz. Bu gerçek değil.
Böcekler ve sürüngenler cidden midemi bulandırıyor. Ama sırf sevmiyorum diye, onların yaşam haklarını ellerinden alacak değilim.
İnsanoğlu kendini üstün varlık diye görüp dünyanın hakimi sanıyor. Kafalar o kadar şartlanmış ki, bir hayvanın da sosyal bir varlık olarak yaşadığı gerçeği göz ardı ediliyor.
Hayvanların hak anlayışını geliştirmemiş olmaları ya da bunu kavrayamacak olmaları önemli değil. İnsanların haklardan yararlanmak için potansiyel olarak bu anlayışı geliştirebilecek olmaları ya da bunu kavramaları gerekmiyor. Örneğin, ileri derecede zeka geriliği olan bir insan bir hakkın ne demek olduğunu kavramayabilir, ama bu, onu en azından kaynak muamalesi görmeme temel hakkından mahrum bırakabilleceğimiz anlamına gelmez.
Mizah çelişkiyi görme yeteneğidir. Özellikle gülünçlü çelişkiyi sezebilme işidir. Bu da eleştirinin kaynağı anlamındadır. Bunun için mutlaka zeka gerekiyor, ama tersi de doğrudur; mizah yapa yapa zeka gelişiyor.
Onlar evrim dediler, bu yaptıklarımız devrim dediler... Ah zekâsına kedi işeyesi nefer; her şey kader!
Eğer öte dünyada makbul olacağı kabul edilen vasıflar bu dünyada üstünlük tesis etmenin aleti haline gelmiş ise ahiret sarf edilmiş olur.
Kibir, aptallığın daniskasıdır. Kibirli insanlar, bana gülünç geliyor. Aptal geliyor. Herkes gibi, bir gün sen de toprak olacaksın kardeşim. Zeki insan kibirli olamaz, mümkün değil!