Fransızların Cezayir’de yaptığına ne diyeceğiz? Bu yüzden Kürtler ve Ermenilerle ilgili duruma bakacak olursak bu Jöntürklerin Avrupalı gibi bir ülke olmak istemesiyle ortaya çıktı bu sorunlar. Türkiye tam olarak bu tür şeyleri gerçekleştirerek batı birliğine dahil oldu. Geçmişe baktığımızda bunlar modern devletler tarafından kendi sınırlarını korumak ve devlet oluşturmak için işlenmiş suçlardır. Ermenilerde bu suçlar Türkiye Avrupalı olmaya karar verdiğinde işlendi. Etnik şiddet, Türkiye'nin ahlaki ve etnik durumuyla ilgili bir geleneği değil.
- Henüz kategori yok.
-
Fransa Ligue 1'de Marsilya - Brest Maçı: Kritik Randev…08.11.2025
-
Mevsimlik Lezzetlerle Sonbahar Sofralarına Özel Risott…08.11.2025
-
Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi Hedefi ve Mali Zaferle…08.11.2025
-
Sevilla'dan Tarihi Zafer: 14 Yıllık Hasret Guadalquivi…08.11.2025
-
Suudi Arabistan Pro Lig: Al Fayha - Al Akhdoud Karşıla…08.11.2025
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Turgut Özakman ile Orhan Pamuk arasındaki her tartışmada Özakman haklıdır. Bizim Özakman ile tartışmamız bir iç tartışmadır. Pamuk sömürgecidir. Özakman,haklıdır. Pamuk, Türk tarihini bilmez. Bildiği ve yazdığı Yahudi tarihidir ve bir de Kabala'yı yazıyor.Pek de doğru bilmiyor.
“Bin yıllık İslam kardeşliği”, “Çanakkale’de birlikte savaştık”, “Cumhuriyeti omuz omuza mücadele ederek kurduk” “Alevi-Sünni İslam kardeştir” “İslam Birliği”, “Misakımilli” gibi sloganlar, inkârcı, asimilasyoncu, ırkçı, sömürgeci, Türk devletinin, Türk-İslam Sentezi anlayışının sloganlarıdır. Öcalan’ın bu sloganlara sarılması devleti rahatlatabilir ama Kürdlere bir hak, özgürlük getirmez. “İslam kardeşliği”, Kürdleri kandıran, oyalayan bir slogandır. İttihat ve Terakki’den beri Türk egemenleri Kürdlere karşı hep bu sloganı kullanmışlardır. Cumhuriyet dönemi bunu daha ince politikalarla uygulamıştır.
Türk'ün Batılılaşma gayretlerinde oldukça geniş görüşlü davranmasını ve bu sahada Atatürk sayesinde oldukça mesafe alabilmesini Türk'ün Şeriât'a fazla bağlı olmaması nedeniyle izaha çalışan Arap liderleri, her şeye rağmen şu inançta birleşmektedirler ki Arap kendini ancak Batı kültürü aldıktan sonra tanımaya başlamıştır ve ancak Batıya yönelmek suretiyle bütün gelişmelerine (az da olsa) sahip olabilmiştir. Bir Arap yazarı, H. Şarabi, 1957'de şunları yazmaktaydı: '...hattâ bugün bile şu inkâr edilemez ki Arap aydını kendisini ve durumunu, Kahire'de veya Şam'da veya Beyrut'ta Arapça konuşarak veya okuyarak değil fakat daha ziyade Paris'te veya Londra'da veya New York'ta Fransızca veya İngilizce konuşarak veya okuyarak anlamaktadır.'
İnsan sormadan edemiyor: İyi de, mademki, sömürgeci Batılıların bütün değerlerini, yaşama biçimlerini, iyice içini boşaltarak tepe tepe tükettiğimiz kültürlerini benimseyecek idiysek biz o İstiklal Savaşı’nı niçin ve kime karşı verdik peki?
Türk kadınları, çarşaf ve peçelerini işe gitmek, çalışmak için daha kolaylık olur diye çıkarıp atacaklardı. Onlar için cemiyet hayatına atılmanın manası yalnız bu çeşit salon cemiyetlerine karışmak olmayacaktı. Evet, Türk kadını, hürriyetini dans etmek, tırnaklarını boyamak ve Rue de la Paix'nin kanunlarına esir bir süslü kukla olmak için değil, yeni Türkiye'nin kuruluşunda ve kalkınışında kendisine düşen ciddi ve ağır vazifeyi görmek için isteyecekti, kullanacaktı. Ve Türk erkekleri, garplılaşma hareketini, Tanzimat beyinin Garpperestliğiyle, alafrangalığıyla bir ayarda tutmayacaktı. Milliyetçi Türk Garpçısı için Garpçılığın en karakteristik vasfı Garplılığa Türk üslubunu, Türk damgasını vurmaktır.
Gerçekten çağdaş ve demokrat insanlar Atatürkçülerdir. Çağdaş sömürgecilerin yeni oyunlarını ancak onlar bertaraf edebilirler.
Batı, sömürgeciliğe devam etmek istedi ancak biz, buna engel olduk. Bağımsız devletleri birbirine bağlayan bir yapı kurduk. Hristiyanlık, İslam ve diğer dinlerin değerlerine sahip çıktık.
Batı ülkeleri, yıllardır diğer ülkelere demokrasi getirmekten bahsediyor. Ancak tam tersi oldu. Sadece sömürgecilik ve kölecilik getirildi. Dünya düzeni demokratik değil. Özgürlükler yok. ABD, nükleer silahlarını Japonya'ya karşı iki defa kullandı. Sadece güç gösterisi yapmak için, Almanya'nın şehirlerini yerle bir etti. Tek amacı dünyayı tehdit etmek ve korkutmaktı. Ve tabii ki bizim ülkemizi. Vietnam'da kimyasal silahlar kullandılar ve her yeri vurdular. Kore'yi ve Japonya'yı işgal ettiler. Almanya'yı işgal altında tuttular. Ve şimdi kendilerini ortak ve müttefik olarak tanıtıp bu işgale devam ediyorlar.
Bu sömürgeci dünya düzeni, yok olmaya mahkum. Ancak bu sistemin efendileri, sonuna kadar savaşmaya devam edecekler. Dünyaya, zorbalık ve sömürgecilik dışında vadedecek hiçbir şeyleri yok.
Batı'da bile bizi destekleyen milyonlarca insan var ve onların desteğinin farkındayız. Onlarla birlikteyiz. Sömürgeciliğe, zorbalara karşı beraber savaşıyoruz.
Kime uyuyor bunlar? belli ki Allah’a uymuyor, Avrupalı modacıyı Allah kabul etmiş onlara uyuyor... Senin Allah’ın Avrupa mı? Senin Allah’ın Amerika mı? Senin Allah'ın Fransa mı? Sen Allah'a inanmadın mı? Sen Hz. Muhammed’e inanmadın mı?
Geleneksel hayvanat bahçeleri, on dokuzuncu yüzyılın sömürgeci emperyalizminin ürünüdür.
Özal öldürülmedi, fizyolojik sebebi bugün tespit edilemeyen bir fizyolojik sebeple, doğal ölümle vefat etti. Artık bu paranoyak "öldürüldü" edebiyatını bırakmak gerekiyor.
Emperyalizmden nefret ediyorum. Sömürgeciliği tiksiniyorum. Ve onların hayattaki son acı mücadelesinin sonuçlarından korkuyorum.
Onbeşinci yüzyılda Avrupalılar Afrika’yı sömürge haline getirmeye başlayıp İspanya ilk uluslararası köle pazarını kurduğunda, hayvanları sömürmek için kullanılan metaforlar, modeller ve teknolojiler insan kölelere karşı eşdeğer bir zulüm ve güçle kullanıldı. Afrikalıları kendi doğal ortamlarından ve yuvalarından çalmak, acı içerisinde çığlık atan aileleri birbirinden koparmak, kölelerin vücutlarının etrafına zincirler sarmak, onları kıtadan kıtaya daracık bölmelerde çektikleri acıları ya da ihtiyaçlarını göz ardı ederek nakletmek, derilerine onların bir eşya olduğunu gösteren sıcak demirle damga vurmak, onları hizmetçi diye açık artırmada satışa çıkarmak, hizmet ve emekleri için üremeye zorlamak, çıkar elde etmek için hepsini sömürmek, onları nefret ve öfkeyle dövmek ve yığınlar halinde öldürmek… işte siyah kölelere uygulanan bu korkunç olayların hepsi ve daha nicesi öncelikle hayvan sömürüsü aracılığıyla geliştirildi ve mükemmelleştirildi.
Bugün yeryüzünde iki sömürgeci "blok" vardır. Bunlardan biri kara renkli "kapitalist emperyalizm"; diğeri ise bütün fraksiyonu ile "kızıl emperyalizm". Birincisi "çok uluslu şirketlerin" paravanasında, "az gelişmiş veya gelişmekte olan halklara yardım etmek, özgürlük ve uygarlık götürmek" maskesi altında, ikincisi de "ezilen, sömürülen halklara bağımsızlık, özgürlük ve adalet götürmek" maskesi altında,"sınıfsal savaş" sloganı ile "iç savaşlar" çıkarmakta ve "dünya proleterlerinin dayanışması" adı altında işgalini gerçekleştirmektedir.
Azgelişmişlik neden doğmuştur? Hangi etkenler, azgelişmeyi ortaya çıkarmıştır ve -bugün de-sürmektedir?