Fakat toprağın üstünde koşan ,onun üstünde beş on para kazanmak kaygısıyla dönüp dolaşan insanlar ne tuhaf mahluklardı..
- Henüz kategori yok.
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
-
Hoffenheim-RB Leipzig Karşılaşması: 'Unbeliebtico' İdd…08.11.2025
-
Yorgun Borussia Dortmund'a Karşı HSV: Fikstür Avantajı…08.11.2025
-
Kastamonu'da Kayıp Anne ve Oğul İçin Kapsamlı Arama: A…08.11.2025
-
Kocaelispor - Galatasaray Rekabetinde Sarı-Kırmızılıla…08.11.2025
-
Kompany Liderliğindeki Bayern, Union Berlin Deplasmanı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Ölüm düşüncesi izliyor beni. Gece gündüz kendimi öldürmeyi düşünüyorum. Bunun belli bir nedeni yok. Yaşansa da olur, yaşanmasa da. Bir kaygı yalnız. Beni, kendimi öldürmeyi denemeye iten bir kaygı.
Azimli olmadığım doğru ama azimli olmayanların da yaşayabilecekleri bir yer olmalıydı, mevcut yerlerden daha iyi bir yeri kastediyorum. Sabahın altı buçuğunda bir çalar saat sesiyle uyanıp yataktan fırlayan, giyinip zorla bir şeyler atıştıran, sıçıp, işeyip, dişini fırçalayan, saçını tarayan, başka birine büyük paralar kazandırdığı bir yere ulaşmak için trafikle boğuşan ve tüm bunlara sahip olma fırsatı bulduğu için müteşekkir olması istenen biri hayattan nasıl keyif alabilir?
En önemli kaygım, genç kuşakların yazdıklarımı yeterli ölçüde tartışmadan kabullenmeleridir.
Yozluk içinde ne kadar kötüsünü piyasaya sürerseniz, o kadar çok para kazanırsınız: Piyasa kuralıdır.
Hiç kimse iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edip öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. Siz hem Tanrı’ya, hem de paraya kulluk edemezsiniz.
Şimdi meseleleri halledelim, para istemek için gelirsem o zaman gösterirsiniz! Ama gelirsem!..
Bir adama 'aptal' deseler de dayak atmasalar üzülür; ama 'akıllı' deyip de sonra onun parasını vermeseler, zevk alır!
Yegâne hakikatin değişme olduğu fikrinden kalkarak hareket edenler günümüzün iri kıyım Türklerinin yaptığı gibi paçasını dünya sisteminin döndürdüğü çarklara kaptırıyor ve hayatını birkaç milyar doların sınırları içine fütûrsuzca tıkıştırabiliyor. Bir sonraki aşamada kendimizi iri kıyım Türklerin gâvur parasıyla kaça gittiklerinin ve ufak tefek Türkleri kaça pazarladıklarının keşfine hasretmek mecburiyeti altında hissediyoruz.
Ben aptal mıyım? Neden albüm yapayım? Hem boşuna para pul gidecek hem 10 şarkı yapacağım, yarısı boynu bükük kalacak. Bu yüzden ölene kadar albüm yapmayacağım.
Eskiden albüm mü vardı? Plağın bir yüzünde bir şarkı, öbür yüzünde bir şarkı olurdu. Salak mıyım ben, albüm yapayım? Hem para kaybı, hem de albüm doldurmalık şarkıya neden emek sarf edeyim? Ben hit olacağına inandığım şarkıyla çıkarım. Benden sonra herkes single yapmaya başladı. Daha sizin kitleniz yok, albümünüzü kim alır? Albüm yapacağına hit yap.
İlkokul çağınızı bir düşünün. İlkokul ilk aşk demektir. O dönemin aşkı bir başkadır. Çünkü içinde para yoktur. Lüks yoktur. Lüks kıyafetler söz konusu değildir.
"(İbrahim Üzülmez hakkında) "Geçen sene başarılı olmadı diyemem, haksızlık etmiş olurum ancak bu sene ne transfere ne paraya doyuyor."
(Sabri Sarıoğlu hakkında) "Sabri’ye en fazla 800 bin lira verirdim. Gerçek değeri bu. Bu 800 bin lirayı da üç taksitte öderdim."
Müslüman! Mezarda, dünya bankalarındaki paran değil, yetimlere yaptığın yardımlar vesilesiyle Ahiret hesabında biriken sevapların geçer.
Kendi ellerimizle yonttuklarımız sadece para değildir. Kimimiz kendi ellerimizle yonttuğumuz başarıya tapar. Öyle ki o noktaya dişimizle tırnağımızla kazıyarak yontarak gelmişizdir, bu nedenle de tapınılmaya layıktır. Kimimiz kendi ellerimizle yonttuğumuz bahçelere, saraylara, köşklere tapar. Öyle ki onlar ne kadar güçlü olduğumuzun göstergesidirler ve yıkılmayacak bir mülkün abideleri olarak bize korkulardan emin, güven dolu bir gelecek vadederler. Onlara baktıkça içimiz huzurla dolar, ruhumuz secdelere kapanır. Şehrin tapınakları olan alışveriş merkezlerine , mabede gider gibi huşu içinde gideriz. Alışverişte aldıklarımızı, eşyada ruh gören ilkel dinler gibi sever okşarız. Bir tür modern animizdir bizimkisi. Dünya malını çok sever eşyaya tapınırız, haz alırız. Haz aldıkça da onun kölesi oluruz. Esaret bile değildir bizimkisi, çünkü esaret bedelli olur, asıl kölelik ruhtadır.
Türkiye'de sistem her devirde kapitalizm. Bundan şikayetçi bir halk da yok, bunu değiştirmeye gücü yetecek parti de yok. Bunu eleştirecek bir entelektüel de yok, işe buradan başlamak gerektiğini düşünen bile yok. Herkes paraya fit oldu.
Allah hayrınızı kabul etsin. Ne mutlu size. Sizde sanmayın milletvekilliği öyle çok paralı maralı iş değildir. Milletvekili olduğunuzda sanırsınız ki, çok parası marası olur. Milletvekilleri ay sonunu zor getirir, onu da söyleyeyim.