Eylülizm'i, büyük sermaye ile bütünleşmiş Kemalistlerin Kemalizm'in son kalıntılarını da kazıma dönemi olarak düşünebiliriz; Eylülist darbeden hemen önce, gelmekte olan askeri darbenin çok koyu bir İslamcı politika izleyeceği kestirimim de bunu haber veriyordu, artık gerçekleşmiş olduğunu hep biliyoruz.
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Dünyanın hiçbir askerî darbesinde, askerî lise öğrenciliğinden itibaren yetiştirilen ve general rütbesine kadar kendilerini gizleyen bir yapılanma görülmedi. Burada şaşırtıcı olan şudur; o kadar Kemalist/laikçi hassasiyete rağmen bu gizlilik nasıl oluyor da Yüksek Askerî Şuralarda fark edilmiyor?
Demek ki, ordunun Kemalizm’i Erbakan’a karşıtlık ile sınırlı idi. Erbakan, dinsel politikacı olmanın yanında, millici, kalkınmacı, İsrael’e karşı, komşu ülkelerle dostluk yanlısıdır; itiraz buradadır. Bu tespitten de şu çıkıyor, “AKP”, sadece bir temizlik hareketi idi, millici ve kalkınmacı olmayan, İsrael ile nerede ise uydu ilişkisinde ve bu nedenle komşu ülkelere karşı iki yüzlü bir hareket aranıyordu, o halde akp, kendiliğinden bir oluşum değil, sadece bir icat idi.
Kemalizm içe dönük ve kurucu idi. Enverizm dışa dönük ve yayılmacıdır. Hem Enver Paşa hem Kemal Paşa, kişiliklerini ve formasyonlarını, Hamid'in saltanatında buldular; Hamid, Ermeni Politikası'na kadar, hem içte hem dışta modern bir prens sayılıyordu. Daha sonraki yıllarda üstü örtülmesine karşın hep modernizatör bir despot olarak kaldı; özgürlüklerden korkuyor ve modernizasyondan vazgeçemiyordu.
Bizler Kemalizm'den geri dönülmesini kabul etmeyiz.Geriye baktığımızda, Kemalizm, bizim frenimizdir.İleriye baktığımızda, Kemalizm'in ötelerine açılma zorunluluğu duyuyoruz.
Tampon fonksiyonu ömrünü tamamlayınca, kemalizm'den çoktan kopmuş bir kurumu, kemalist dogmatikler sayıp bombardımana tabi tuttular. 1993 tarihini bir başlangıç sayabiliriz. Uğur Mumcu, Jandarma Umum Komutanı Eşref Bitlis, 'son ekspansiyonist' Turgut Özal, bu tarihte yok oldular. Aydınlar, Madımak'ta ve bu tarihte , toplu halde yakıldılar. Tansu Çiller, bu tarihte başbakan yapıldı ve İsrael ile yeni bir 'gizli ittifak' için hazırlık başladı; 'Brit', 1996 tarihinde ve Erbakan-Çiller Hükümeti zamanındadır. Fonksiyonları ve hikmet-i hükümet işte buradadır.
Garp ve Şark, emperyalizm ve sovyet sosyalizmi, kemalizmi yüceltmede birleştiler; 'tampon' devleti meşrulaştırmak ile kemalizmi abartmak bir madalyonun iki yüzü oldular; bu nedenle, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kemalizme bir katolik nikahı ile bağlı olduğu bir Batı ve emperyalist dogmadır. Sınıf analizinden ve tarihten soyutlanmış bir bakışları var, 12 eylül 1980 Darbesi ile Türkiye'de dinsel bir transformasyon yaşadığını göremediler ve hala sezdiklerini dahi söyleyemiyoruz.
Kemalizm, modernist idi ve modernite,strüktür demektir. Kemalist Cumhuriyet'te, 1926-1966, pek çok strüktür, yapı ve kurum ortaya çıkarıldı; şimdi bunlar kazınmaktadır. Ve bu arada, devlet idaresinde her yerde kemalistler avlanmaktadır ve Kemalistlerin gizliye çekilmeleri zamanıdır.
Genelkurmay yüksek yetkililerinin Güler Sabancı'yı tebrik etmeleri Kemalizm'le bağdaşmaz. Kemalizmde, namazda saf tutmak da yoktur. Kemal Paşa bunu yapmamıştır, İsmet Paşa bunu yapmamıştır.
Türkiye'yi İslamlaştıran, Türk Silahlı Kuvvetleri'dir. Kemalizm'e ihanet ettiler ve karanlığa soktular. Kemalizme hiç güvenmediler ve 1970 yıllarının ortasından beri güvensizliklerini yazıyorum.
Din eğitimi veren okulları, islamı ve diğer dinleri öğretmek için değil, halkı, bilgisizleştirmek için açtılar. Bilgisizleştirmede kütle üretimi için en iyi fabrrikaları bulduklarına inandılar. Bunun kemalizmin sonu olduğunu biliyorlardı ve tereddüt etmediler.
Çılgın Türkler,Kemalizmin gecikmiş cenaze törenidir. Artık yüksek komutanları kemalist sayamayız. Bir cenaze töreni gerekiyor ve kışlalara Çılgın Türkler'i aldırıyorlar.
12 Mart Süleyman Demirel’i başbakanlıktan indirdi. Ancak, esas olarak Süleyman Demirel’in politikasını uyguladı. Demirel’in bütün rakiplerini, politika sahnesinden sildi. Türkiye İşçi Partisi’ni kapattı, İnönü’yü tarihin derinliklerine gönderdi. Necmettin Erbakan’ın partisini, kendisini İsviçre’ye ikamete raptetti. Şimdi daha kapsamlı bir askeri müdahalenin bunun tersini yapması mümkün. Tersi şu: Erbakan’ın temsil ettiği İslamcı-dinsel politikayı daha yoğun bir biçimde uygulamak.(1979)
Kemal Paşa zamanında birtakım pratikler vardı, Kemalizm’in adı yoktu. 1950’li yılların ortasında, çok büyük vaatlerle gelen Menderes ciddi bir aydın muhalefetiyle karşılaştı. Buna çare olarak Said-i Nursî’yi çıkarttı, bir de Kürtler’e göz kırpmak için Şeyh Sait’in torununu milletvekili yaptı. Aydın muhalefeti, öğrenci muhalefeti de bir kenarda olan İsmet Paşa’yı öne çıkarttı. Paşa o zamana kadar Kemalist değildi, zaten kimse Kemalist değildi. Kemalizm olsa, Atatürk’ün yasası çıkartılmazdı. Kemalizm kodifiye edildi. Nedir? Bir: büyük devletlerden uzak olacaksın. İki: büyük sermayeden uzak olacaksın. Üç: dinle mesafeli olacaksın. Bugün bunun üçü de yoktur. Dolayısıyla 28 Şubat’ı Kemalizm’e dönüş olarak görmek bilim dışıdır.
1956-1966 dönemini Türkiye’de Kemalizm’in en yüksek, en parlak, en yaratıcı, en coşkulu dönemi olarak düşünmek gerekir.