Ey Batı Trakya Türk genci! Daha dünyaya gözünü açtığın dakikada, kundaklar içinde sarılı iken, haksızlıklar ve ayrımlar teneffüs ettin. Doya doya, bağıra bağıra 'Ben Türk çocuğuyum!' diyemedin.
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Kardeşlik söylemi sadece dillerindedir. İşte diyor ya ‘Neyiniz eksik daha, sizin neyiniz eksik.’ Söylemde bile ayrımcılık var. Siz, biz. Bize yani Türk olmayanlara ‘siz’ diyor. Oysa biz bu ülkenin hep birlikte sahipleriyiz. Sen bu ülkenin temel halklarına, kültürlerine nasıl ‘siz’ diye hitap edersin? Ülkeyi kendi malları, mülkleri gibi görüyorlar. Biz ülkenin sahibiyiz diyorlar, sizin daha neyiniz eksik? Ben söyleyeyim, çok şükür hiçbir eksiğimiz yok. Çok şükür ki senden yana hiçbir beklentimiz yok. Vicdan olarak, insani değerlere bağlılık olarak senden daha fazlamız var, eksiğimiz yok.
Bugün, utanç duvarlarının yıkıldığı, insanın insana baskısının reddedildiği ve “insanlar kendilerini ne hissederlerse odurlar” ilkesinin kabul edildiği dünyamızda ne ırk ayrımcılığının yeri vardır ne de yönetimler toplumların ulusal kimliklerini değiştirmeye muktedirdirler. Aksini düşünenler hüsrana uğramaya mahkûmdurlar.
Biz birbirimizi Kürt, Alevi, dinci, laik diye kutuplaştırırken, Avrupa'da adam seni sırf Türk olduğun için kafadan çürük elma sepetine atıyor.
Kendinizi Hint ya da Müslüman ya da bir Hıristiyan ya da başkaca birisi olarak adlandırdığınızda şiddete düşüyorsunuz. Neden bunun bir şiddet olduğunu görebiliyor musun? Çünkü bu şekilde kendini, insanlığın kalan kısmından ayrı tanımlıyorsun. Kendini inanç ile, ulus ile, gelenek ile ayırdığında, bu ayrım şiddeti doğuruyor. Öyleyse şiddeti anlamayı arzu eden bir kişi herhangi bir ülkeye, herhangi bir dine, herhangi bir politik partiye ya da bir grupsal sisteme ait değildir; o kişi insanlığın tümünü anlamanın peşindedir.
Ah benim öz be öz Ahıska Türkü annem bu kafatasçılar senin ve senin gibi başı örtülü kadınların Arap olduğunu zannediyorlar.
Daha da kötüsü, epeyi bir süre birlikte yaşamayı başarıyla sürdüren ülkemizde bile yönetimlerce alt kimlik sorunu güçlendirilerek, ayırımcılık körüklenmiş, insanların birbirine saygı ve güveni zayıflatılmıştır. Çünkü bu öğreti ile yetişen dogmatik insanlar, analitik düşünemiyorlar…
Türk aydınını düşüncelerinin bir fonksiyonu olmak yerine, Türk eyleminin hep çocuk kalmış bir çocuğu olarak ele almak, bir yöntem farklılaştırmasıdır. Ve Türk aydınını ciddiye almanın tek yöntemi de budur. Düşüncelerin bir forksiyonu olarak Türk aydını, her zaman seçici, ancak daima cılız bir kopya ve daima bir mediocre'dır. Türk aydını, düşüncenin önemini hep kavradı. Ancak Türk aydını için düşünce, fetvacı geleneğin bir birikimi olabilir, hep belli ve çok uzun dönemli olmayan eylem programlarının bir süsü veya bir örtüsü oldu. Türk aydını bugüne dek eylem ile düşünce arasında kimyasal bir bileşim ihtiyacına çok uzak kaldı, ya da çok az yaklaştı. Düşünce, Türk aydını için ve bir eğilim olarak, eylemin aktörlerini harekete getiren bir kuvvet yerine, tarihsel içgüdülerle sahnelenen eylemlerin güzellik örtüsü, daha başka bir deyişle, bir şal olduğu için, Türk aydınının çeşitli düşün akımları karşısındaki tutumu deneyimli bir kabzımalın toptan sebze piyasasındaki davranışını hatırlatır. Hep seçici kalır, ilgisi hiçbir zaman derinlemesine olmaz.
Ben İsa, kiliselerle ilgili bu tanıklığı sizlere iletsin diye meleğimi gönderdim. Davut’un kökü ve soyu Ben’im, parlak sabah yıldızı Ben’im.
Türkiye'nin içine kapanması, Batı medeniyetini reddetmesi, bir "Taliban rejimi"ne dönüşmesi mümkün değildir.
Hafızası olmayan toplumların nerelere gideceğinin, sürükleneceğinin, dahası neler yapabileceğinin hesabı olamaz.
Gençler, hem gezmeyi hem de okumayı ihmal etmeyin. Bilmek için ikisi de lazım. Sorguladığınız ya da merak ettiğiniz her şey hakkında kitap okuyun. Sadece ders kitaplarıyla gerçekleri öğrenemezsiniz.
Coğrafyayla kimlik edinilmez. Mesela Fransa memleketin adıdır. Hiç kimseye Fransa'dan türeme bir isim verilmez. Bizim adımızın da Türkiye'den mülhem olması şart değil. Türkiye bir memleketin adıdır. "Türklerin ülkesi" demektir. Eskiden Türkmen de denildiği için Anadolu'ya "Türkmenya", "Turkia" veya "Türkmeniya" diye 12. asrın İtalyanları ad koymuştur. Bu coğrafyadaki etnik grupların kendi kimliklerini, dillerini, kültürlerini yaşatmak haklarıdır. Tabii bunu yapmak için de bilhassa onların münevverlerinin çok gayretli ve çalışkan olmaları gerekir. Önemli olan bu değil. Mühim mesele herkes kendi kimliğine sahip olur, kendi adını söyler, kendi dilini öğrenir, kendi kültürüne sahip olmaya çalışır. Fakat siz kalkıp da bu yüzden öbürünün kimliğini kaldırmasını isteyemezsiniz. Bu gülünç olur, mantık dışıdır bir kere.