Eğer vegan değilseniz, yaptığınız her şey o nefret ettiğiniz ırkçı, cinsiyetçi ve heteroseksist ideolojiyi taklit etmekten öteye gitmez.
- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Irkçı kafa yapısı deri rengine dayanarak aşağı/üstün hiyerarşisi yaratırken, cinsiyet ayrımcısı mentalite, erkekleri ve kadınları daha yüksek ve daha aşağı varlık sınıflarına ayırır, tür ayrımcısı bakış ise biyolojik süremi insan ve hayvan şeklinde iki zıt gruba ayırarak hayvanları nesneleştirir ve aşağılar. Irkçılığın nefret dolu bir beyaz üstünlükçülüğünden kök salması, cinsiyet ayrımcılığının geri kafalı bir erkek üstünlükçülüğünün ürünü olması gibi, tür ayrımcılığı da şiddet dolu bir insan üstünlükçülüğünün -yani insanların hayvanları istedikleri her türden amaç için kullanma hakkının olduğu sonucunda meydana gelir, daha geniş bakarsak, refahçılığın ahlaki sınırları içinde bu böyledir, ama aslında bunların hepsi resmi Hristiyanlığın ahlaki bavulundan arta kalanlardan başka bir şey değildir.
Sırf bizimle aynı türe mensup olmadıkları gerekçesiyle onların çıkarlarını göz ardı eder ya da önemsiz görürsek, kaba ırkçıların ve cinsiyetçilerin mantığını benimsemiş oluruz. Irkçılar ve cinsiyetçiler de, kendi ırklarına ve cinsiyetlerine mensup kişilerin, diğer tüm özelliklerinden ve niteliklerinden bağımsız olarak, sırf bu özelliklerinden dolayı daha üstün bir ahlaksal statüye sahip olduklarını düşünürler.
Hükümetimizin temel ilkeleri açgözlülük, kin ve yalan olmayacaktır. Irkçılık, cinsiyetçilik, yabancı düşmanlığı, homofobi ve din taassubu olmayacak. Bu kampanya adalete, ekonomik adalete, sosyal adalete, ırksal adalete, çevresel adalete dayalı olacak.
Kim korkar serseri polisten, zenciler koşuşturuyor sokaklarda, adalet yoksa barış da yok.
Polislerin umurunda değil zenciler, tetiği çekip zenciyi vurup kahraman oluyorlar.
ABD’de 19. yüzyıl kölelik karşıtlarının yeni dayanışma biçimleri yaratmak için ırk bariyerlerini aşması gibi, yeni özgürlük savaşçıları da hayvanlara yardım etmek için tür sınırların ötelerine uzanıyorlar.
İnsanın insanı tahakküm altına alması ve bunun savaş, kölelik ve soykırımla gerçekleştirilmesi genellikle kurbanların dil yoluyla aşağılanmasıyla başlar. Ancak insanlıktan çıkarmanın araçları ve metodları türetilmiş şeylerdir, çünkü türcülük Batı’nın diğer halklara olan gaddarlığını cesaretlendiren, sürdüren ve meşrulaştıran kavramsal paradigmayı sağlamıştır. Tarih boyunca hayvanları kurban haline getirişimiz birbirimizi kurban haline getirişimizin modelini ve temelini oluşturmuştur. Tarih, insanların hayvanları sömürüp katletmesi; ardından diğer insanlara hayvanmış gibi davranıp aynısını onlara yaptığını gösteren bir kalıbın varlığını ortaya koyuyor. Fethedenler ister Avrupalı emperyalistler, Amerikalı sömürgeciler ya da Alman Naziler olsun Batılı saldırganlar kılıç oyunundan önce kelime oyunu oynadılar, kurbanlarına “fare”, “domuz”, maymun” ve “aşağılık hayvan” gibi isimlerle hitap ettiler.
Sol, artık veganlar olmadan ya da hayvan hakları aktivistleri olmadan devrim yapamaz. Tek bir türü diğer bütün türleri sömürerek özgürleştirmek, devrim filan değildir.
Son zamanlarda, dostluk duygularımızın nesnesi olarak tüm insan türünü alma yolunda, ırkçılık ve vatanseverliğe karşı bir eğilim oluşmakta. Özverimizin bu insancıl genleşmesinin ilginç bir sonucu var ki, "türün iyiliği" fikrini destekliyor. Politik anlamdaki liberaller -türün etiği konusunun en inandırıcı sözcüleri-, şimdilerde özveri sınırlarını biraz daha genişleterek başka türleri de içine alanları küçük görmekteler. İnsanların barınma şartlarını iyileştirmek yerine, büyük balinaların öldürülmesini önlemekle ilgilendiğimi söylediğim takdirde, sanırım kimi arkadaşlarımı epey şaşırtmış olacağım.
Bu anayasa ırkçıdır ama "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı" diye bir anlayışı getirmiştir. Bir çatışma var anayasada. Bir taraftan bir Kürt'ün kalkıp da Türk aleyhine konuşmasını suç unsuru telakki ediyor ama bir Kürt'ün aleyhine konuştuğun zaman onu alkışlıyor. Ee bu mantık çelişkidir. Üstünlük ancak Hakk'a olan yakınlıkla ölçülür.
Kölelik ve sömürgecilik döneminin ırkçı etiğinden çok daha ötelere doğru geliştiğimiz gibi, şimdi de fabrika çiftçiliği, hayvanların araştırma aracı olarak kullanılması, balinacılık, fok avcılığı, kanguru katliamı ve yaban hayatın kökünün kazılması gibi olayların hüküm sürdüğü tür ayrımcısı etikten ötelere doğru ilerlemek ve gelişmek zorundayız. Etik çemberini büyütüp genişletmek adına bu son adımı atmak zorundayız.
İnsanın keyfine nasıl gelirse o şekilde başka bir türe dilediği gibi davranması en aşırı ırkçı teorilerin örneğini oluşturmuştur, yani güçlü olan haklıdır prensibini haklı çıkarmıştır.
Et, yumurta, süt ve süt ürünleri tüketen insanlar, kürk giyen insanlar, hayvan deneylerini destekleyen insanlar, hayvan deneyi yapan insanlar; bu gezegendeki en şiddet dolu kişilerdir.
Hayvanların mülk statüsü, kölelere sahiplerinin, kadınlara eşlerinin ya da babalarının malı olarak muamele edilmesinden hiç de farklı değil. Hissetme yetisine sahip varlıkların köle ya da mal statüsüne indirgendiği hiçbir durumda, “sahip”leriyle aralarında çıkan çıkar çatışmasında kazanan taraf onlar olmayacaktır. Köle sahiplerinin kölelerini nedensiz yere öldürmesini yasaklayan kanun hiçbir zaman uygulanmadı, çünkü mahkemeler kendi “mal”ına kasten zarar veren bir kişinin geçici delilik yaşadığına karar veriyordu. “Parmak hesabı” ifadesi, erkeklerin eşlerini başparmaklarını geçecek kalınlıkta bir sopayla dövmesini yasaklayan bir kanuna dayanır. Bu, kocalarının malı olarak görülen ama ahlakî muameleyi de hak ettikleri düşünülen kadınları korumak amacıyla tasarlanmış “refah temelli” bir yasaydı.
Veganlığı ciddiye alan kişilerden "Vegan Polis" diye bahsedenler türcüdür. Irk ya da toplumsal cinsiyet eşitliğini tutarlı olarak savunan kişilerden ya da homofobiye sıfır tolerans gösterenlerden asla bu şekilde bahsetmeyiz. Mevzu oldukça basit: Ya türcüsünüzdür ya da değilsinizdir. Eğer türcü değilseniz, vegan olur ve veganlığı ciddiye alırsınız -tıpkı ırkçılığa, cinsiyetçiliğe ve heteroseksizme karşı çıkarken olduğu gibi.
Veganizm; Benim görüşüme göre, hayvan hakları hareketi, özünde, tüm duyarlı varlıklara şiddeti sona erdirmekle ilgili bir harekettir. Herkes için temel adalet arayan bir harekettir. İnsanları insan olmayanlardan ayıran keyfi çizgide durmayan ortaya çıkan bir barış hareketidir.
İnsanlar, hayvanları insan uçları için bir araç olarak var olan şeyler olarak görür. Bu ahlaki açıdan yanlış. Cinsiyetçilik, kadınların erkeklerin uçları için bir araç olarak var olan şeyler olduğu fikrini teşvik eder. Bu ahlaki açıdan yanlış.
Vegan olmak sadece hayvanlara 'nazik' olma meselesi değildir. Her şeyden önce, adil olmak ve ahlaki yükümlüğümüzü gözlemlemek, diğer duyarlı varlıkları bir şey olarak görmemek meselesidir.