Dünya'yı önce silahlandırıp, sonra bu silahları yok etmek için askeri birlikler gönderilmesinden usandım! Anlatabiliyor muyum? Bu küçük ülkeleri durmadan silahlandırıp, sonra gidip bütün bu boku onların üzerine atıyoruz. Dünya'nın kabadayıları gibiyiz. "Shane" filmindeki Jack Palance'a benziyoruz. Çobanın ayakları dibine bir silah fırlatıp: '- "Al onu."' '- "Almak istemiyorum bayım, beni vuracaksınız."' '- "Silahı al."' '- "Bayım, bela istemiyorum. Buraya sadece çocuklarım için şekerleme ve karım için damalı kumaş almaya geldim. Bunun nasıl bir kumaş olduğunu bile bilmiyorum ama haftada 10 kez bunun için dırdır ediyor. Bela aramıyorum bayım."' '- "Silahı al. [Çoban silahı alır - İki el ateş sesi] Hepiniz gördünüz... Silahı vardı!"'
- Henüz kategori yok.
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
-
Marsilya'nın Gözü İsmail Yüksek'te: Fenerbahçe Satışa …08.11.2025
-
Atletico Madrid, Metropolitano'da Levante'yi Ağırlıyor…08.11.2025
-
Sunderland - Arsenal Karşılaşması Öncesi Kapsamlı Bakı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Paylaşım Savaşlarında artık eski yöntemler uygulanmıyor. Ordular karşı karşıya konuşlanıp savaş alanı kurallarına göre birbirini öldürmüyor. Emperyalist güç Taliban, IŞİD, PKK, YPG neresi hedefse gerekli bölgesel orduyu oluşturup işine bakıyor.
Temelinde bağımsızlık harcı yatan cumhuriyetimiz, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra emperyalistlerin ahtapot kollarına teslim edilmiştir. Öyle bir teslimiyettir ki yer altı zenginliklerimiz çok uluslu şirketlerin emrindedir; öyle bir teslimiyettir ki petrol, maden ve yabancı sermaye yasaları yabancı uzmanlarca hazırlanmıştır; öyle bir teslimiyettir ki ülke topraklarının bir bölümü üs adı altında başka devletin genelkurmayına armağan edilmiştir; öyle bir teslimiyettir ki ordumuzun silahları, araç ve gereçleri okyanus ötesi ülkelerin buyruklarına bağlanmıştır.
İsrail, Lübnan'ın normal ve bağımsız bir ülke haline gelmesi için yardımcı olacak. Bu iyimser seçenek. Diğer seçenek ise: Eğer bir değişiklik olmazsa yeniden saldırırız.
Resmî tanımlara göre terörizm bir devleti hedef alabilir, ama bir devlet tarafından yürütülemez. ABD’nin terör tanımları toplumsal adalet hareketlerini kapsar, ama ABD’nin kuklası olan devlet yetkililerin saçtığı dehşetten söz etmez: Nikaragua’da Somoza’nın, Şili’de Pinochet’nin, bütün o diktatörlerin ya da sağcı ölüm tugaylarının… ABD’nin Vietnam halkına karşı yürüttüğü kimyasal savaşta verilen kayıplar, Saddam Hüseyin’in (ABD’den aldığı kimyasallara ve silahlara dayanan) terör sicilini kat kat aşar. ABD, sadece Vietnam’da yürüttüğü emperyalist savaşta 4 milyon insanın canını almıştır.
1990 sonrası Afganistan, Irak, Libya ve Suriye’nin yıkımı, sözde “Batılı Değerlerin”in getirilmesi, bu ülkelerin demokratikleşmesine yardımcı olan müdahaleler olarak görülmektedir.
Siz Amerikalılar; Üçüncü Dünya ülkelerine Iraklı bir köylünün yeni gelinine davrandığı gibi davranıyorsunuz. Üç gün balayı ve ardından tarlalara doğru yola çıkış.
Eğer İran topraklarını elimizde tutmak isteseydik, uluslararası güçleri davet etmezdik.
Bir zorba, ne zaman düşman ülkeyi işgalle veya anlaşmayla sustursa ve artık düşmandan korkacak bir şey kalmasa, tekrar bir başka savaşı başlatmalıdır ki insanlar bir lidere ihtiyaç duysun.
Ukrayna’daki savaş, Türkiye’yle ilişkilere stratejik bir bakış açısıyla yaklaşmak gerektiğini ortaya koymuştur.
Yaklaşık 10.000 yıl önce uygarlık, Dicle ve Fırat havzasında doğdu. Günümüze yaklaştıkça bu topraklarda ölçüsüz dehşetler yaşandı. 2003’teki George W. Bush ve Tony Blair saldırısı, Iraklıların birçoğu tarafından 13. yüzyıldaki Moğol istilasına benzetilir. Bu öldürücü darbeden hemen önce Bill Clinton’un başlattığı Birleşmiş Milletler yaptırımları gelmişti. Yaptırımları uygulayan iki diplomat (Halliday ile von Sponeck), bunları ‘soykırım benzeri’ olarak nitelendirmiş ve istifa etmişlerdi. Bu yıkımdan arta kalan varlıkların çoğunu da Bush-Blair saldırısı yok etti. 2003’te farklı kimliklerin aynı mahallelerde yan yana yaşadığı Bağdat, bugün sınırsız bir nefret girdabı içindedir; mezhepler ayrı, kuşatılmış bölgelere sığınmıştır. ABD-Britanya istilasının tetiklediği korkunç çatışmalar, tüm bölgeyi paramparça hale getirmektedir.
Britanya, Washington'un ve onun ülke içindeki tellalarının aksine, verdiği mesajları allayıp pullamakla pek uğraşmaz. Britanya yepyeni bir açık sözlülükle, geçmişten gelen emperyal bir geleneğe atıfta bulunur; ABD ise yoluna çıkan herkesi ezip geçerken, bu işi bir aziz kisvesine bürünerek yapmayı tercih eder.
Ermenistan Başbakanı Paşinyan, başından beri Amerika başta Batı dünyasının savaşa müdahil olması için her türlü yalanı söyledi. Ancak Trump yönetiminden beklediği destek bir türlü gelmedi, Avrupa ise sadece yalanları dinleyip çaresizce olan biteni seyretti.
Emperyalizmin iyisi yada kötüsü yoktur. "ABD kötü, Almanya iyidir" demek yanılgıların en kötüsüdür.
Boğazlanan bir çocuğun kanı gibi aktı zaman. Sonra resmen kapandı o fasıl, şimdi üçüncüden bahsediyor, Amerikan doları fakat gün ışıdı her şeye rağmen.
Benim oğlan dünyaya geldiği zaman, çocuklar doğdu Kore'de, sarı ay çiçeğine benziyorlardı. Makartır kesti onları, gittiler ana sütüne bile doymadan...
Bir politikacının kafasında doğabilecek en ölçüsüz düşünce, bir halkın başka bir halka kendi yasalarını ve anayasasını benimsetmek için, elinde silahla onun ülkesine girmenin yeterli olacağına inanmaktır. Kimse silahlı misyonerleri sevmez ve doğanın ve sağduyunun vereceği ilk fikir, bu kişileri düşmanlar olarak geri püskürtmek olacaktır.
Geçmişte İngilizlerin, Fransızların, Rusların, Almanların şu topraklar üzerinde oynamış oldukları rol neyse bugün de aynen tekrarlanıyor. Geçmişte Ermeni halkı onlara güvendi. Kendilerini Osmanlı zulmünden kurtaracak sandılar ama yanıldılar. Çünkü onlar geldiler kendi işlerini, hesaplarını yaptılar, çekip gittiler ve burada kardeşi kardeş ile kan içerisinde bıraktılar. Ve bugün Kürtlerin yaşadığı aynı budur.
-Tüm suçların en büyüğü, hükümetler tarafından insanlığı yağmalamak, köleleştirmek ve yok etmek için yürütülen savaşlardır.
İnsanların döktüğü kanı savaş kârlarıyla altına dönüştüren bütün ülkelerin kapitalistleri, bu savaşın; anayurdun korunması, demokrasi ve tahakküm altındaki ulusların kurtuluşu için yapıldığını ileri sürmektedirler. Yalan söylüyorlar!