Benzer Sözler

Foucault, bilimi, bilimin çeşitli kaynaklarından yalnızca birisine, arkeolojiye indirgemeye özeniyor. Kuşkusuz, bilimin kuru’luğu karşısında, zorunluluğu ürkütücü bulunduğunda, bilimsel serüvenin bir aşaması olarak son derece çekici olan arkeoloji veya arşiv araştırması, bir kaçamak ve bir sığınak oluyor. Bir süreç içinde saygın ve gerekli bir yer, sürecin kendisi yapılmak istenince, geri ve kaçkın bir konuma uzanıyor. Foucault bunu yapıyor.

Nietzsche, ilerleme’ye ve dolayısıyla insan’a inanmıyor. Tekellerin egemenlik kurmaya başladığı bir dönemde yaşıyor; tekellerin bireyleri sürüye çevirmeye başladığını görüyor. Bu görgü ve hastalıklı bir yapıyla, tekellere cephe almak yerine sürüye dönüşen kütlelere cephe almaya kalkıyor, sıradan insandan tiksinmeye başlıyor.

Avrupalı aydınlara hiç benzemeyen özel bir durumumuz var. Avrupalı ve Amerikalı aydınlar yönetimde güçlü değildir.Devlet felsefesi açısından batılı aydın, sürgünde yaşayıp borusunu dışarıdan öttüren, başlıca silahı olan eleştirileriyle düzeni dıştan etkilemeye çalışan kişidir. Meksikalı aydın, ülkesine aydın olarak hizmet ettiği gibi, gerektiğinde onu savunmak uğruna ölmekten ve yoluna baş koymaktan geri durmamıştır....

Zamanı meydana getirmeye Tanrı'nın sebep olduğunu söylemek ne manaya gelir? Sebeplilik zamansal bir etkinliktir. Zaman daima sebep olunmuş şeyden önce var olmalıdır. Tanrı'nın naif imgesinin evrenden önce var olması, ‘zaman’ önceden yok idiyse açıkça saçmalıktır.

Kant'ın öğretisini ve Kant'tan beri Platon'u anlayıp kavrasalardı, birinin terimlerini etrafta savuracaklarına ve diğerinin biçemini taklit edeceklerine bu iki büyük ustanın öğretileri üzerinde vefalı ve ciddi bir biçimde düşünselerdi; bu iki bilgenin nasıl birbirini tuttuğunu ve iki öğretinin salt anlamı ve amaçladıkları nokta aynı olduğunu anlamaları gecikmezdi.

Avrupa'nın bilgili adamlarına ve filozoflarına: Sizin için Fichte gibi çenesi düşük birisi bütün zamanların en büyük düşünürü Kant'ın eşitidir ve Hegel gibi işe yaramaz, arsız bir şarlatan derin düşünür olarak değerlendirilir. Bu yüzden sizin için yazmıyorum.

Dinsel metinlere harfiyen uymayı düstur edinmiş birinin gözünde ılımlı dindar, başarısız bir köktendinci'den başkası değildir. Büyük olasılıkla kendini diğer inançsızlarla birlikte cehennemde bulacaktır. Ilımlılık Tanrı'nın yasalarına tamamen boyun eğmeye karşı bir gönülsüzlükten başka bir şey değil. Bir yandan metinleri harfiyen yaşamaktan geri durup, diğer yandan böyle yaşayanların mantıksızlıklarına göz yuman ılımlılar, inanç ve mantıklarının ikisine birden eşit derecede ihanet ediyor.

Liste
Yükleniyor…