Benzer Sözler

Bugün yaşananlara bakıp da ateist filan olmayın. Hatta şunu söyleyeyim. Olmuşsanız bile caizdir. Niye caizdir? Yahu bu Allah’ın dini değil ki. Zaten ben de bu dinin ateistiyim. Mesela Cübbeli bana ’ateist’ diyor. ’O dinsiz, dinden çıkmış’ diyor. ’Dini kabul etmiyor’ diyor. Ben senin anladığın dini, senin inandığın Allah’ı, senin inandığın peygamberi kabul etmiyorum. Çünkü öyle bir Allah, öyle bir peygamber tarihte yok ve yaşamadı.

Laiklik, sadece devletin dinden, dinin de devletten elini çekmesini sağlamıyor, din sınıfının dini yaşamak isteyen kitlelere tasallutunu da önlüyor. Bu açıdan bakıldığında laiklik dine en büyük hizmetin kurumudur. Ve laiklik, dindarların âdeta huzur ve mutluluk gemisidir. Dinci sömürücüler laikliğe, esas bu ikinci anlamı yüzünden düşmandırlar. Çünkü onların kitleler üzerindeki şeytani hegemonyalarını kıran, laikliğin bu ikinci anlamıdır. Bu anlam, din bezigânlarının korkulu rüyalarının ve saltanatlarını yitirme kaygılarının esas sebebidir.

Hayvanlara uzun uzun bakıyorum da ben de onlar gibi hayvanlaşıp yaşayabilirim diyorum, hepsi kendi aleminde öylesine huzur içinde hallerinden sızlanmazlar, kan ter dökmemekteler, karanlıkta gözleri açık uzanmıyorlar ve ağlamıyorlar günahlarına, Tanrı'ya olan borçlarını konuşup midemi bulandırmıyorlar, hepsi hoşnut, hiçbirinin mal tutkusuyla gözü dönmemiş, hiçbiri ne öbürünün ne de binlerce yıl önce yaşamış kendi türünden birinin önünde diz çökmüyor, hiçbiri dünyanın ne en mutsuzu, ne de en saygın değeridir.

Dinin, dua etmenin bana çok yararı oldu. Tekrar düşündüm olayları. İçimde güç alacağım yerler aradım. Ve duanın gücünü keşfettim. Allah’tan yardım istedim. Şimdi her şeyi istiyorum O’ndan. Gazete yaparken de, adımımı atarken de. Kurban kestim hayatımda ilk kez. Ve benim Salim Taşçı abim vardır Ankara’da. Kendisi hem dindar, hem Atatürkçü bir insandır. Dini çok güzel yaşar. O bana bir dua yazdı. Okuyorum ben. Kurban keserken de okudum.

Dinsel üzüntü, bir ölçüde gerçek üzüntünün dışavurumu ve bir başka ölçüde de gerçek üzüntüye karşı protesto oluyor. Din ezilen insanın içli ezgisini, kalpsiz bir dünyanın sıcaklığını, manevi olanın dışlandığı toplumsal koşulların maneviyatını oluşturuyor. Din, halkın afyonunu oluşturuyor.

Mustafa Kemal Paşa'nın askerî mukavemetten vazgeçtiği manzarasını gösteren Başkomutanlığı almayarak TBMM Reisliğine geçmesi ve vakitsiz yanı en zayıf vaziyetimizde ve itilâf propagandalarına ve bundan haber alan pâdişâh hükümetinin fetvaları, emirleri, teşvikleriyle Anadolu birbirine girdi. Eğer kalpleri milletimizin hürriyet ve istiklâl aşkıyla çırpınan arkadaşlarımızın feragati ve kazanmış oldukları millî itimat ve candan sevgi ve saygı kudreti olmasaydı, Mustafa Kemal Paşa'nın attığı vakitsiz adım Sivas'a kadar yayılan isyanları Şark'a kadar yayacak ve önüne geçilmez darbeleri altında her şey daha başlangıçta yok olacaktı. Garp'taki isyanların önüne durulmaz hal aldığı ve kendilerine yardım için Şark'ın tahliyesi kararına gidilmesi üzerine 16 Mayıs 1921'de bildirdiğim 11 maddelik teklifimin 4. maddesinde apaçık şöyle dedim: Dinî ve manevî Anadolu'nun ayranını kabartmamak lâzımdır.

Bir şeyi her an anladığınızda, din daha az olası hale gelir. Sadece çifte sarmalın ve sonradan ortaya çıkan genetik devrimin keşfiyle, geleneksel olarak tanrıların seçkin mülkiyeti olarak tutulan güçlerin bir gün bizimkiler olabileceğini düşünmek için gerekçelerimiz vardı...

Hindu bakışına göre; her bir can tanrısaldır. Tüm dinler tek bir büyük ağacın dallarıdır. O’na hangi adı verdiğiniz onu adlandırdığınız sürece fark etmez. Sadece sinematik imgeler gerçek olarak görünür ancak onlar yalnızca ışığın ve gölgenin konbinasyonlarıdır, demek ki evrensel çeşitlilik bir yanılsamadır. Gezegensel küreler içerdikleri yaşam biçimleriyle, bir kozmik hareketin resmindeki figürlerden başka bir şey değillerdir. Bu resmin ötesinde değil ancak resmin içindeki yaratımın yalnızca bir geniş hareketliliğin resmi olduğuna ikna olduğunda kişinin değerleri kazançlı bir biçime dönüşür ve kendi en yüksek gerçekliğine dayanmış olur.

Liste
Yükleniyor…