Benzer Sözler

Yirminci asrın ilk dörtte biri esnasında Türkiye ufuklarında büyük bir hadise oldu. Dünya tarihi, bu muazzam hadiseyi Türk İnkılâbı diye kaydetti. Türk İnkılâbı birbiri ardından gelen tek tek birtakım vak'aların, hadiselerin hikayesi değil, asil bir milletin, bünyesindeki yüksek kahramanlık, şeref ve kudreti aynı zamanda ifade eden büyük vak'aların ve hadiselerin ifadesidir.

Alçakgönüllülükle bağırmayacaksan, gülerek, sevgiyle bağırmayacaksan hiç bağırma özgürlük diye. Bildiğimiz dünya tükendiğinde, çiftçiler, zanaatkârlar öldüğünde, üretim ve tüketim artık durdurulamaz bir hal aldığında tarihimiz sona erecektir. Gökyüzünün yolları barışın, kardeşliğin yolları olmalı. Devrimde bir tek savaşa yer var. O da dünyanın o eski kanlı yollarını tarihe gömmek için ruhumuzda vereceğimiz savaş.

Bilmem nasıl başlamalı?
Ne demeli,
Nasıl etmeli, Gulasor?
Dün gece yoldaydım,
Arka koltukta kırk numarada
Dimdik uyuyamadım.
Akıp giden arabanın seyrine uyan
Düşlerimi anlatmak istiyorum sana...
Geleceğin düşü ne kadar güzel,
Ve ne kadar ince...
Düşlerim, kıpırdayan, daldan dala konan
Bir serçenin canlılığını, kıvraklığını
Ve hareketlerindeki karmaşıklığı andırıyordu.
Ama bu düşler hayal değil!
Olacak ve olması gerekenin beynime yansımasıydı.
Bazen, en barbar gericiliğin, zülmun ve acının
Özgürlük türkülerini dindiremediği
Munzurun, Torosların doruklarındaydım.
Ateşler yakılı, mavzerler çatılı
İçimdeki ateşle, doğanın o dondurucu soğuğu
Birbirine karşı savaşıyor.
Nöbetteki yoldaş da
İnceden inceye bir türkü tutturmuş:
“De lori, lori, berxamın lori“
Bir iç geçiriyorum derinden,
Nedendir bilmem
302 Mercedesin artan hızına uyuyor düşlerim.
Bir baskındayım bazen,
Elimde dünya gericiliğine kan kusturan
Halkların silahı!
Kendimi yivle set arasında dönen,
Ve döne döne düşmanın ciğerlerini dağlayan
Kızıl kurşunlarda hissediyorum.
Toroslardan geçiyoruz.
İnce Memedi düşünüyorum.
Kel Abdi'yi, Memedin gün batmadan
Anafartaları aşan kanatlı atını,
Hatçe'ye olan aşkını...
Sonra,
Sonra, sen geliyorsun aklıma,
Seni düşünüyorum Gulasor!
Al yanağını,
Bal dudağını
Zülüf saçını,
O minicik yüreğini düşünüyorum.
Bildiğin tek Kürtçe cümle geliyor aklıma:
“Ez buka Kurmancanım“
İçin için gülüyorum...
Uyumuşum, çok kısa bir süre,
Şimdi buradayım...
Anandan aldım haberi, yakalamışlar seni.
İçim buruk, yüreğim çok daha katı.
Üzülmedim diyemem, üzüldüm.
Ama, yanıp yıkılmadım...
Bilmem, biliyor musun?
Düşman zindanda yenilmez diye düşünme hiç,
Hatırla İbrahim'i,
Mehmet Zeki'yi,
Orhan'ı!
Daha kurumadı Cihan'ımızın kanı
Haykır sancağımızdaki kızıl şiarı!
Açıktan olmasa bile,
İçten içe:
"Gerillalar Ölmez, Yaşasın Halk Savaşı!"
Sana diyeceğim şu ki:
Sen olmasan da, olur.
Ama,
Olmanı istiyorum Gulasor

Eğer biz insanları farelere, kedilere, köpeklere, domuzlara, tavuklara ve hindilere zarar vermemeleri konusunda ikna edebilirsek, onlar elbette ki dönüp de insanlara zarar vermeyeceklerdir. Kendini insanlığa adamış birçok kişi, Albert Schweitzer’den Ellen White’a kadar, Louisa May Alcott’tan Albert Einstein’a kadar, hayvanları yediğimiz ve diğer şekillerde işkence ettiğimiz sürece barışın mümkün olmayacağını hissetmiştir.

Liste
Yükleniyor…