Devletten vicdan beklenmez. Onda yürek, duygu vb. türlü insani özellikler yoktur. O, bir leviathan, acımasız bir canavardır. Çıkarları gerektirdiği an sanki geçmişte yaptıklarından pişmanlık duyarmış gibi yaptığı da olur ama bunu da yine gelecekteki çıkarları açısından yapar. Yoksa bunu gerçekten içinde hissettiği için değil. Zaten hissetmek diye bir şey olamaz onda, çünkü hisleri, hatta sinir sistemi de yoktur.

Benzer Sözler

Onları [vatandaşları] yabancıların istilasından koruyabilmenin, birbirlerine zarar vermekten engellemenin, kendi sanayilerini ve yeryüzünün meyvelerini güvence altına almanın yolu bütün gücü ve kudreti bir tek insan ya da insanların meclisine vermektir... [Toplumda yaşayan] insanlar birbirlerine ‘ben haklarımdan vazgeçiyorum ve tüm haklarımı bu insana ya da insanların meclisine veriyorum’ demelidirler. Böylece bütün güç ve kudret tek bir insanda toplanır. Bu Devlet ya da Latince Cıvıtas olarak adlandırılır. Bu büyük Leviathan’ın doğması demektir.

Ne zaman din toplumu yönetmek için kullanıldıysa, din kralların ve diktatörlerin elinde halkı cezalandırmak için her zaman bir araç olarak kullanılmıştır… Diğer taraftan dinin devletten ayrılması ise dünyayı felaketlerden kurtarır ve dini onun takipçilerinin gönlünde korur.

Ölüm orucunu, yöntem olarak hiç benimsemedim, ölümün kutsanmasını ve teşvikini eleştirdim. Hep, “Yapmayın, ölmeyin çocuklar”, dedim. Ama ölüme yatanları anladım, iradelerine, inançlarına saygı duydum ve yaşamın korunmasının herkesten önce devletin sorumluluğunda olduğunu düşündüm. 12 yıl önceki açlık grevleri karşısında toplumun suskunluğu, hepimizin suskunluğu vicdanımı o kadar yaraladı ki, Erguvan Kapısı romanını bir çığlık gibi yazdım. Yazarken, o ruh hâlini, o süreci çok daha iyi anladım.

Kimler hiç vergilendirilir? Yalnızca bireyler. Kimlerin vergilendirilebilecek mülkü var? Yalnızca bireyler. Kimler vergilendirilmeye rıza gösterebilir? Yalnızca bireyler. Kimler rızası olmadan vergilendirilir? Yalnızca bireyler. Öyleyse, rızaları olmadan vergilendirilirse kimler soyulur? Yalnızca bireyler.

Ancak toplum bağları gevşemeye, devlet gücünü yitirmeye, özel çıkarlar kendini duyurmaya, küçük toplumlar da büyükleri etkilemeye başladı mı, ortak yarar değişikliğe uğrar ve bir takım muhalifler çıkar ortaya. Artık oy birliği diye bir şey kalmaz, genel istem de herkesin istemi olmaktan çıkar. Tartışmalar baş gösterir. En iyi düşünce bile çekişmesiz, gürültüsüz kabul edilemez olur. Gizli etkenlerin güttüğü insanlar sanki devlet yokmuş, hiç de var olmamış gibi artık bir yurttaş olarak düşüncelerini ileri süremez. Özel çıkarlardan başka amaçları olmayan bir takım haksız kararları yasa diye benimserler.

Bürokratlar devletin büyümesinden kazançlı çıkabilirler; bu nedenle sahip oldukları gücü enformasyon konusunda kullanabilirler, onların işten atılma konusundaki güvenlikleri, emir ve talimat verme yetkileri, seçmen ve kamu görevlisi olarak politik kararları etkilemeleri devletin genişlemesine yol açar.

Liste
Yükleniyor…