Devletten vicdan beklenmez. Onda yürek, duygu vb. türlü insani özellikler yoktur. O, bir leviathan, acımasız bir canavardır. Çıkarları gerektirdiği an sanki geçmişte yaptıklarından pişmanlık duyarmış gibi yaptığı da olur ama bunu da yine gelecekteki çıkarları açısından yapar. Yoksa bunu gerçekten içinde hissettiği için değil. Zaten hissetmek diye bir şey olamaz onda, çünkü hisleri, hatta sinir sistemi de yoktur.
- Henüz kategori yok.
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
-
Marsilya'nın Gözü İsmail Yüksek'te: Fenerbahçe Satışa …08.11.2025
-
Atletico Madrid, Metropolitano'da Levante'yi Ağırlıyor…08.11.2025
-
Sunderland - Arsenal Karşılaşması Öncesi Kapsamlı Bakı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Ey genç; Devleti sağılan inek sayan, onu sürekli sömürmek isteyen , kişisel çıkarlarını her değerin üstünde tutan zihniyetten uzak duracaksın.
Onları [vatandaşları] yabancıların istilasından koruyabilmenin, birbirlerine zarar vermekten engellemenin, kendi sanayilerini ve yeryüzünün meyvelerini güvence altına almanın yolu bütün gücü ve kudreti bir tek insan ya da insanların meclisine vermektir... [Toplumda yaşayan] insanlar birbirlerine ‘ben haklarımdan vazgeçiyorum ve tüm haklarımı bu insana ya da insanların meclisine veriyorum’ demelidirler. Böylece bütün güç ve kudret tek bir insanda toplanır. Bu Devlet ya da Latince Cıvıtas olarak adlandırılır. Bu büyük Leviathan’ın doğması demektir.
Ne zaman din toplumu yönetmek için kullanıldıysa, din kralların ve diktatörlerin elinde halkı cezalandırmak için her zaman bir araç olarak kullanılmıştır… Diğer taraftan dinin devletten ayrılması ise dünyayı felaketlerden kurtarır ve dini onun takipçilerinin gönlünde korur.
Jefferson "En iyi devlet en az yöneten devlettir" diyerek liberalizmin temel kavramını ortaya koyarken, anarşistler Thoreau ile birlikte "En iyi devlet hiç yönetmeyen devlettir" derler.
Devletsiz bir toplum düşüncesi, kuşkusuz özel sermayenin olmadığı bir ekonomik yapı kadar tepki çekecek bir düşüncedir.
Devlet karışmadığı zaman insanlar işlerini çok daha kolay, elverişli bir şekilde hallediyorlar.
Ölüm orucunu, yöntem olarak hiç benimsemedim, ölümün kutsanmasını ve teşvikini eleştirdim. Hep, “Yapmayın, ölmeyin çocuklar”, dedim. Ama ölüme yatanları anladım, iradelerine, inançlarına saygı duydum ve yaşamın korunmasının herkesten önce devletin sorumluluğunda olduğunu düşündüm. 12 yıl önceki açlık grevleri karşısında toplumun suskunluğu, hepimizin suskunluğu vicdanımı o kadar yaraladı ki, Erguvan Kapısı romanını bir çığlık gibi yazdım. Yazarken, o ruh hâlini, o süreci çok daha iyi anladım.
Kimler hiç vergilendirilir? Yalnızca bireyler. Kimlerin vergilendirilebilecek mülkü var? Yalnızca bireyler. Kimler vergilendirilmeye rıza gösterebilir? Yalnızca bireyler. Kimler rızası olmadan vergilendirilir? Yalnızca bireyler. Öyleyse, rızaları olmadan vergilendirilirse kimler soyulur? Yalnızca bireyler.
Yasaları yapanlar ile yasaların çıkarları için yapıldığı adamlar arasındaki bağ, öylesine sıkıdır ki, devlet ile egemen sınıf arasındaki ilişki konusunda hiçbir kuşkuya yer bırakmaz.
Kuruluş ilkesi ne olursa olsun, hükümetin, politikasını her zaman başat sınıfın çıkarlarına ve amaçlarına uyarlaması eşyanın tabiatı gereğidir.
Devletin en asil amacı, vazgeçilebilir hale gelmektir, böylece herkes kendi kendini yönetmelidir.
Ancak toplum bağları gevşemeye, devlet gücünü yitirmeye, özel çıkarlar kendini duyurmaya, küçük toplumlar da büyükleri etkilemeye başladı mı, ortak yarar değişikliğe uğrar ve bir takım muhalifler çıkar ortaya. Artık oy birliği diye bir şey kalmaz, genel istem de herkesin istemi olmaktan çıkar. Tartışmalar baş gösterir. En iyi düşünce bile çekişmesiz, gürültüsüz kabul edilemez olur. Gizli etkenlerin güttüğü insanlar sanki devlet yokmuş, hiç de var olmamış gibi artık bir yurttaş olarak düşüncelerini ileri süremez. Özel çıkarlardan başka amaçları olmayan bir takım haksız kararları yasa diye benimserler.
Adil olmayan yasalar mevcuttur: Onlara itaat etmekle yetinelim mi, yoksa bu yasaları değiştirinceye kadar onlara itaat mi edelim, yoksa bu yasaları ihlal mi edelim? (...) Fakat bilinmelidir ki, devletin kendisi çözüm olarak mevcut kötülükten daha kötüdür.
Devlet sosyal bir ilişkidir; birbirleriyle ilişki kurmanın belirli bir yolu. Yeni sosyal ilişkiler yaratarak yok edilebilir; yani, birbirleriyle farklı şekilde ilişki kuran insanlar tarafından.
Devlet bir durumdur, insanlar arasında belirli bir ilişki, bir davranış biçimidir; başka ilişkiler kurarak, birbirimize karşı farklı davranarak onu yok ederiz.
Biz devletiz ve gerçek bir topluluk ve insan toplumunu oluşturan kurumları yaratana kadar devlet olmaya devam edeceğiz.
Bürokratlar devletin büyümesinden kazançlı çıkabilirler; bu nedenle sahip oldukları gücü enformasyon konusunda kullanabilirler, onların işten atılma konusundaki güvenlikleri, emir ve talimat verme yetkileri, seçmen ve kamu görevlisi olarak politik kararları etkilemeleri devletin genişlemesine yol açar.