Benzer Sözler

Diyarbekir'de güzel giysilerle, hoş maskelerle, 'özel kuvvetler' gördük, artık şaşırmamız yerindedir. Güzel gösteri, kabul ediyorum, ama yaptıklarını, gayrı-özel kuvvetlere bırakmaları isabetli olurdu ve benim bildiğim, 'çuval operasyonu' öncesinde Musul'da idiler. Özel kuvvetler, güzel giysilerini ve kar maskelerini çıkararak, kürt giysilerine bürünerek, Türkiye'nin büyümesini samimiyetle isteyen Kürtler ile samimi işbirliği yaparak Musul'a dönmek zorundalar. Artık asıl tehdit, Barzani'dir. Bunu hep öneriyorum.

Köylüler iki türlüdür; pazara yakın olanlar, çabuk pazarın dilini ve ahlakını kabullenirler, biliyoruz. Dağ köyleri var, bunlar ise değişmezin gardiyanlarıdır; bizde Türkmenler ve Kürtler’de dağ Kürtlerini gösterebiliriz. Aydınlar iki türlüdür; köksüzler ve bunlar dışarıdaki her rüzgârı içlerine alır ve Konya dervişleri örneği dönerler. Bir de dönmez aydınlar var; bunlar dağ Türkmenleri’nin gelenekte yaptığını, akıl planında üstleniyorlar ve yabancı rüzgârlardan nefret ediyorlar. Şimdi son mevzi bunlardır.

“Bin yıllık İslam kardeşliği”, “Çanakkale’de birlikte savaştık”, “Cumhuriyeti omuz omuza mücadele ederek kurduk” “Alevi-Sünni İslam kardeştir” “İslam Birliği”, “Misakımilli” gibi sloganlar, inkârcı, asimilasyoncu, ırkçı, sömürgeci, Türk devletinin, Türk-İslam Sentezi anlayışının sloganlarıdır. Öcalan’ın bu sloganlara sarılması devleti rahatlatabilir ama Kürdlere bir hak, özgürlük getirmez. “İslam kardeşliği”, Kürdleri kandıran, oyalayan bir slogandır. İttihat ve Terakki’den beri Türk egemenleri Kürdlere karşı hep bu sloganı kullanmışlardır. Cumhuriyet dönemi bunu daha ince politikalarla uygulamıştır.

Baykal solcu muydu! Hiçbir alakası yok. Tipik bir Sünni, sağcı, Ankara politikacısıdır Baykal. Baykal pekâlâ DYP’de, ANAP’ta, DP’de görev yapabilirdi ve çok daha başarılı olurdu.

PYD lideri Salih Müslim, Başbakan Erdoğan’a yönelik çirkin ve seviyesiz sözler sarf etmiş, “Bir yandan bizimle görüşmeler yapacaksın öte yandan da kendi köpeklerini, çakallarını ve tilkilerini üzerimize salacaksın” demiş. Bu zatın kendisini kabil-i hitap olmaktan çıkarmaya çalışmasının olumsuz sonuçlarını en iyi bu bölgedeki Kürtler takdir edecektir. Bu zat aklınca Batıya karşı “radikal örgütlerle mücadele ediyoruz” diyerek kendisini pazarlamaya çalışıyor. Bu çok ucuz bir taktiktir ve hiçbir densizlik yapanın yanına kar kalmaz.

Rusya'da Yahudi köylerinde vergiler çok daha fazla. Romanya'da bir grup Yahudi nedensiz yere öldürüldü. Almanya'da bazen durduk yere sopaya çekiliyorlar. Avusturya'da üzerlerinde terörizm araştırmaları yapılıyor. Cezayir'de her gün tahrikler kol geziyor. Paris'te sözde en iyi sosyal mekanlara gitmeleri yasaklanırken, kulüplerden kapı dışarı ediliyorlar. Yahudi düşmanlığının bulutları gökyüzünü kapatmış.

Irkçı kafa yapısı deri rengine dayanarak aşağı/üstün hiyerarşisi yaratırken, cinsiyet ayrımcısı mentalite, erkekleri ve kadınları daha yüksek ve daha aşağı varlık sınıflarına ayırır, tür ayrımcısı bakış ise biyolojik süremi insan ve hayvan şeklinde iki zıt gruba ayırarak hayvanları nesneleştirir ve aşağılar. Irkçılığın nefret dolu bir beyaz üstünlükçülüğünden kök salması, cinsiyet ayrımcılığının geri kafalı bir erkek üstünlükçülüğünün ürünü olması gibi, tür ayrımcılığı da şiddet dolu bir insan üstünlükçülüğünün -yani insanların hayvanları istedikleri her türden amaç için kullanma hakkının olduğu sonucunda meydana gelir, daha geniş bakarsak, refahçılığın ahlaki sınırları içinde bu böyledir, ama aslında bunların hepsi resmi Hristiyanlığın ahlaki bavulundan arta kalanlardan başka bir şey değildir.

Elbette hayvanlardan farklıyız; hayır, onlar elbette uzay gemisi yapamazlar, hayır onlar matematikten anlamazlar, hayır tabii ki Shelley gibi romantik şiir yazamazlar. Lanet olsun! Siz bir balina gibi yüzebilir misiniz? Kartal gibi uçabilir misiniz? Bir yarasa gibi işitebilir misiniz? Bir kedi kadar güzel misiniz? Bir kedi kadar güzel kokuyor musunuz? Kimlerin hak sahibi olacağı ve kimlerin hak sahibi olamayacağı, kimlerin topluma dahil olup olamayacağı türünden bir ahlaki evrende kriterimizi akıl olarak belirlemek tamamen saçmadır ve ayrımcılıktan başka bir şey değildir! Eğer zürafalar insan ırkı kadar geri kafalı, kendini beğenmiş ve önyargılı olsaydı en az 2 metrelik boynunuz olmadığı sürece hiçbir hakkınız olmayacaktı. Sizi dirikesimle kestikleri, yiyecek olasınız diye kesip biçtikleri, sırf o kadar uzun bir boynunuz yok diye size her türden işkenceyi yaptıkları böylesine emperyalist bir zürafa dünyasında yaşamak ister miydiniz? İşte bizim ahlaki kodumuz böylesine ayrımcı ve önyargılı.

Liste
Yükleniyor…