Demokrasimiz sadece dünyanın kıskançlığı değil, aynı zamanda kendi yenilenmemizin de motoru olmalıdır. Amerika'da doğru olanla iyileştirilemeyecek yanlış bir şey yoktur.
- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Benim anayasam şudur: Devletim ve ülkem var oldukça ben de varım. Demokrasi varsa hepimiz varız. Memleketimizin ekonomisini kuvvetlendirmek için elimizden gelen bütün gayreti göstermeliyiz. Ekonomimiz güçlendikçe demokrasi daha iyi yerleşir, dünyadaki itibarımız artar.
Amerika'nın bir toplum olarak hataları var, bizimkiler gibi. Ama köleliğin yenilgisinden doğan Amerika Birliği'ni düşünüyorum. Anayasasını düşünüyorum, her vatandaşa tanınan devredilemez haklarıyla hala dünya için bir model. Yoksulluk içinde doğmuş, silahlı kuvvetlerinin başına geçmiş ve şimdi Dışişleri Bakanı Colin Powell olan siyahi bir adamı düşünüyorum ve açıkçası burada böyle bir şey olup olmayacağını merak ediyorum. Özgürlük Anıtı'nı ve kaç mültecinin, göçmenin ve yoksulun onun ışığından geçtiğini ve onlar için, çocukları için olmasa bile yeni bir dünyanın gerçekten onların olabileceğini hissettiğini düşünüyorum. Başarılı olan, aksanları, sınıfları, başlangıçları hakkında soru sorulmayan, ancak yaptıklarına ve elde ettikleri başarıya hayranlık duyan insanların olduğu bir ülke düşünüyorum. Tanıştığım New Yorkluları düşünüyorum, hala şokta ama kararlı; itfaiyeciler ve polis, yoldaşlarının yasını tutuyor ama yine de başları dik. Tüm bunları düşünüyorum ve düşünüyorum: evet, Amerika'nın hataları var ama özgür bir ülke, bir demokrasi, bizim müttefikimiz ve 11 Eylül'e verilen tepkilerin bir kısmı, onu hissedenleri utandıran bir Amerika nefretini ele veriyor.
Her şeyden önce, önümüzde tüm Amerikalılar için bir gelecek görüyorum. Tüm Amerikalılar için bir ülke görüyorum. Ve her zaman tüm Amerikalılar için Başkan olacağım, çünkü ben ülkeme güveniyorum. Sizlere, Amerikan halkına inanıyorum. Geleceğimiz hakkında hiçbir zaman şu an olduğumdan daha iyimser olmamamızın sebebi sizlersiniz. Öyleyse, geleceği birlikte inşa edelim. Kim olduğumuzu hatırlayalım. Biz Amerika Birleşik Devletleri'yiz. Ve hep birlikte hareket ettiğimizde; dünyada bizden kudretli başka hiçbir şey yoktur!
Amerika insan haklarını icat etmedi. Gerçek anlamda insan hakları Amerika'yı icat etti.
Gerçek çok açık; özgürlük istiyorsanız ülkenizle gurur duyun. Demokrasi istiyorsanız, egemenliğinize sahip çıkın. Barış istiyorsanız, milletinizi sevin. Bilge liderler her zaman kendi halklarının ve ülkelerinin çıkarlarını ön planda tutarlar.
Amerikalılar demokrasiyi kurtarmak için okyanusun ötesine geçerler. Ama oy vermek için yolun karşısına bile geçmezler.
İsrail'in Amerika'dan daha iyi bir dostu yok. Ve Amerika'nın da İsrail'den daha iyi bir dostu yok. Demokrasiyi savunmak için bir aradayız. Barışı ilerletmek için birlikte duruyoruz. Terörle mücadelede bir aradayız.
Yüksek komutanlar, tüsiad ve Deniz Baykal, akepe'yi çağırdılar. Kuran, İsrael ve Amerika'dır. Bunları çok önceden haber vermiş olduğum ortadadır.
Peki burada iyimser olmak için bir neden var mı; Tağmaç’tan Özkök’e otuz yıl var. Demek ki en az otuz yılda ördüler. Uzun bir yolda çalıştılar. Şimdi daha iyi görüyoruz hep Tayyip Erdoğan’ı yapmayı hedef aldılar. Her birimizi ve özellikle doğanları Tayyip Erdoğan imal etmeye yemin ettiler; artık Tayyip Erdoğan’a oy verenlerin her birisi bir Tayyip Erdoğan’dır. “Cumhuriyet insanı” yerine ektikleri işte budur. Kovduklarının, hapsettiklerinin, sokak ortasında öldürdüklerinin, beslemeyip idam ettiklerinin yerine diktikleri işte budur. Demek ki, yaratmadılar ve imal ettiler. Seri imalat var, mamulleri, birbirinin aynı oldular.
Elen mücadelesinin alevlediği aydın dinamizmini ancak bu yüzyılın ikinci yarısında, Vietnam halkının Amerika'ya karşı mücadelesindeki aydın canlılığı ile karşılaştırabiliriz; yalnız, önceki çok daha fazla aydın içeriklidir.
Demokrasi nedir? Yürütmeyle ilgilidir. Yürütmeyi ve yasamayı hızlandırıyorsan, diktattörlük, yavaş işletiyorsan demokrasidir. Fastfood gibi yasa çıkararak demokrasi olmaz. Karakollardaki yangın talimatnamesini değiştirmek yasa çıkartmaktan daha zordur. Son derece edilgen, hedonist, geleceği hiçbir biçimde düşünemeyen, sadece gününü yaşayan ve hiçbir özgürlük kavramı olmayan bir toplum yarattık.
Demokrasiyi laisizmin temeli saymak, hem cehalet ve hem de aptallık oluyor. Çünkü devrimler laisizmi getiriyor, 'demokrasi', pek çok 'şeyi' ve bu arada akıl düzenini bozuyor.
Bir yanda sürüler ve diğer yanda oligarklar varsa, demokrasi bitmiştir. Ben ölmüş atı kırbaçlamıyorum.
Kuşkusuz sadece dar anlamda yürütmenin yavaşlamasını da kastetmiyorum; yasama organının da 'fast-food' türü hızla yasa servisi yapan bir mekanize mutfağa dönüştürülmesi de demokrasiden uzaklaşmak olmalıdır, hızlı yasa çıkartan bir yasama organıyla övünen bir ülkede demokrasi düşüncesinin bayağılaştığını tespit yerindedir.
Demokrasi, yürütmenin yavaşlaması demektir. Ne kadar yavaşlatma; bunun bir ölçüsü olduğunu sanmıyorum, sadece tanımını formüle edebiliriz, yürütmenin hızlanmak istediği aşamada hızını kesmek ve kesebilmek demokrasidir. Tersinden de formüle edebiliriz, 'demokratik' olmadığı kabul edilen bir düzenden 'demokratik' tabir edilen bir düzene geçmeye karar verildiği an, yürütmenin de yavaşlayacağına karar verilmiş olmaktadır.
'Hıristiyan' demokrasisi, 'sosyal' demokrasi, 'gerçek' demokrasi veya 'devrimci' demokrasi, ya da 'halk' demokrasisi; bütün bunlar bir karışıklığın göstergeleridirler. Artık sözcüğün ve kavramın bitişine işaret ediyorlar. Artık önüne bir sıfat almadan söylenemeyen sözcükler veya kavramlar bitmiştirler; 'demokrasi' artık sona ermiş durumdadır.
Peki ne oldu, İlker Paşa o zaman ikinci başkan idi, 'Atatürk çok ciddidir, daha sonra antlaşma imzalandı, biz antlaşmaları bozamayız.' buyurdular.Bu sözün neresini düzeltebilirim ki, biz antlaşmaları yırtarak kurulmuş bir cumhuriyet'iz; Hilmi Paşa Hazretleri de 'peşmerge ile savaşmak artık Amerika ile savaşmaktır, savaşamayız' buyuruyorlar. bu doktrinin hemen değişmesi imkansızdır.