Çok oyun izleyen, tiyatroya giden, tiyatroyu merak eden, yeni yapılan şeyleri takip eden filan biri değilim. Peynir tütsüleme teknikleriyle bile daha ilgiliyim diyebilirim. Yani ben çok fazla, “iki kalas bir heves”, alkışlar, sahne tozu falan öyle bir kafam yok, tiyatroyla öyle bir bağım yok. Tiyatro bir anlatım biçimi olarak hayatımda var ama pek tiyatro delisi olduğumu söyleyemem.
- Henüz kategori yok.
-
Fransa Ligue 1'de Marsilya - Brest Maçı: Kritik Randev…08.11.2025
-
Mevsimlik Lezzetlerle Sonbahar Sofralarına Özel Risott…08.11.2025
-
Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi Hedefi ve Mali Zaferle…08.11.2025
-
Sevilla'dan Tarihi Zafer: 14 Yıllık Hasret Guadalquivi…08.11.2025
-
Suudi Arabistan Pro Lig: Al Fayha - Al Akhdoud Karşıla…08.11.2025
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Sanatçılara sorarsanız "Tiyatro talihsiz bir meslektir" derler de bir türlü "Biz bu millete layık olamadık" demezler.
Kendimi asla oyuncu gibi görmedim, göremedim ama zaman zaman yaptım, tiyatroyu ilk kurduğumuzda oyuncu bulmakta zorlanırdık, üç kişi arayacağımıza bari iki kişi arayalım diye bir rolü ben oynardım, sonraki yıllarda para için abuk subuk bir şeylerde de oynadım.
Sezen Hanım ishal olmuş ama ne yazık ki Sezen Hanım'dan çıkanların hepsi beste olmuş. (2007)
Sezen Aksu için en güzelini Cemal Süreya yazmıştı, hep aynı ve tek şarkıyı söylüyor, diyordu. Doğrudur, ama ilerici dünyamıza dost bir renk olarak düşünüyordum. Şimdi düşman ilişkiler içindedir ve bu ilişkileri kesmediği sürece, 'Son Şarkısın Se'en' olmaya mahkum görünüyor. (1995)
Benim sermayem çift el artı çift göz... Karamsardan varan harbi doğru söz, acılarımsa köz.
Sanatını icra eden her sanatçının belli miktarda cazibesi, albenisi vardır. İnsanlar sanatçıları kafalarında kurarlar, onları belli kalıplara sokarlar ister istemez. O sanatçıya ulaştıklarında belki akıllarındaki kişi yok oluverir ve o kişi yepyeni bir kişi olarak doğuverir.
Ressamlar, heykelciler, müzikçiler, yazarlar, tiyatro ve sinema sanatçıları, sürdürmek için bazen aralarında şah yapıtların çıktığı oyuncaklar yapıp dururlar kendilerine... Onun için büyümeden yaşlanmanın “sadece kendilerine malûm” hiç bitmeyen bir lunaparkında dolaşırlar.
Egolar konusunda bir anlam karmaşası var. Elbette sanatçıların egoları yüksektir. Değerlendirilmesi gereken nokta; hangi alanda egolarının yüksek olduğudur. Sanatçıların eserleri ve eylemleri geniş kitlelere hitap eder. Her sanatçı bunu arzular da... Ama ben, yapılan işin kameralarla aşk yaşamak için araç olarak kullanılmasının, sanatçılık egosuyla ilgisi olmadığını düşünüyorum. Ve üzülerek söylüyorum; meslektaşlarım bunu yapıyor. Asli işlerini kendilerini sürekli ekranlarda görme adına sislerin arasına itiyorlar. Bu nedenle müzik sektöründe işler kötüye gidiyor.
Müzisyenlerin rekabeti, müzisyen olmayan sanatçıların rekabetinden çok daha asil ve yapıcı. Müzisyen olmayan bir sürü şarkıcının yaptığından daha iyi işler yapıyoruz.
Ürettiklerim ve gerçek hayatımla bir kainat gezginiyim. Ama bu hassas coğrafyada yaşayan bir sanatçı olarak, üzerinde yaşadığım topraklara olan sorumluluklarımı göz ardı edemem. Düşlenen cennetlere rüya alemlerinden transit olarak geçilmiyor. Tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ne inanan, laik, demokratik, Kemalist, anti emperyalist bir yurtseverim. Bu benim dünya görüşümdür. Kimseyi ilgilendirmemesi gerektiği gibi, kimsenin düşünsel yapısı ve yaşam şekli de başkalarını ilgilendirmez. Çalıştığım kişilerde, müzisyenlerimde, her türlü eğilime, tercihe sahip insan vardır.
Din adamı mantığı, bir yıldız veya sanatçı mantığı gibidir. Hayatın dışına çıkmayı, insani yönlerini mümkün mertebe insanlara göstermemeyi esas alır. İnsanlara hep etkileyici görünmek ister. Aksi halde gözden düşecektir.
Tiyatronun seyircisine doğru tuttuğu ayna, onların düşkünlüğünü, dayanıksızlığını, eksikliğini, yetersizliğini, istenç zayıflıklarını ve aşırı güçlü tutkularını dizginleyememelerinin nelere yol açabileceğinin ifadesidir.
Hayata tepeden bakarsan insanların sadece tepesini görürsün. Hayata daima insanlarla aynı mesafeden bak. O zaman onların hem yüzünü, hem kalbini görürsün.
Benim ve 16 arkadaşımın parasını versinler. Istakoz bacağı, yengeç, karides yediğimiz yok. Hamsi ucuzken hamsi, palamut ucuzken palamut yeriz. Ağlamıyorum. Allah'ıma, rabbime bin şükür. Hamdolsun. Bizden kötü durumda olanlar da vardır ama ben 83 milyon kişinin tiyatrodan ve televizyondan tanıdığı bildiği ben, bunu hak etmedim.