Büyük işler insanlarla dağlar karşılaşınca meydana gelir.
- Henüz kategori yok.
-
Fransa Ligue 1'de Marsilya - Brest Maçı: Kritik Randev…08.11.2025
-
Mevsimlik Lezzetlerle Sonbahar Sofralarına Özel Risott…08.11.2025
-
Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi Hedefi ve Mali Zaferle…08.11.2025
-
Sevilla'dan Tarihi Zafer: 14 Yıllık Hasret Guadalquivi…08.11.2025
-
Suudi Arabistan Pro Lig: Al Fayha - Al Akhdoud Karşıla…08.11.2025
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Yalnızca sıradan insanlar kendi potansiyellerinin daima en iyi noktasındadırlar.
Sakın unutma! Düşerken seni yere gömenler. Kalkarken en ön safta alkış tutanlar olacak.
Büyük işler yapmaya koyulduğunda etrafında bir uçurum varmış gibi yalnız kalırsın.
Yaşamayı bildin mi insanlar seni kıskanırlar, kudururlar. Bilmedin mi seni hor görürüler.
Dünyada başarı kazanmanın iki yolu vardır: Ya kendi aklından faydalanmak, yahut da başkalarının akılsızlığından faydalanmaktır.
Yuva kurarsın, boşanmanı beklerler. İş kurarsın, batacağın zamana iddiaya girerler. Birisiyle ortak olursun, kesin ayrılırlar derler. Başarırsın, acemi şansı, kazanırsın, babadan kalmıştır, yükselirsin, torpili vardır derler. En sonunda düşersin, ee biz demiştik, derler.
Eylülist Rejim, en büyük ve en kolay başarısını sanat ve edebiyat alanında kazandı. Çok kısa bir zamanda ve gerekli fiyatın binde birini bile ödemeden, Türk sanatının sorunsalını, biçemini, biçimini, baş aktör ve aktrislerini değiştirmede .ok büyük başarı elde etti.
5 sene önce hoşlandığım bir kız ile aynı ortamda bulunmak için gitara yazıldım. O sıralar aklımda hiç şarkı söylemek yoktu. Ailemi zorla ikna edip yazıldım. Heyecanla kursa gittim bir baktım, kız mezun olmuş. Meğer kızın sosyal medyadan 9 ayki gönderilerine bakıyormuşum, haberim yokmuş. 1 ay içinde gitar çaldım ve şarkı söylemeye başladım. Bizim yıl sonu gösterilerimiz oluyordu, onlara katıldım ve herkes sesimi beğendi. Konserler vermeye devam ettim, sosyal medyada paylaşımlar yaptım. Büyük bir kitle yakaladım ve artık başkalarının şarkılarını söylemek yerine, insanlar benim şarkılarımı söylesin dedim. "Gece Gölgenin Ardından Bak" şarkısını çıkarttım ve çok güzel de gidiyor şu an.
Bazı ünlüler beni hâlâ kabul etmiyorlar. "Gece Gölgenin Rahatına Bak" ilk çıktığı zaman radyolar çalmadı, tarzımı algılayamadılar, yaşımdan dolayı kıskandılar, yerden yere vurdular ve benim bu piyasada barınmamı istemediler. Halk her yerde dinleyince radyolar da mecburen çalmaya başladı. Ben bazı şeyleri başarmışım, kabul görmek isterim, saygı duyulmasını isterim.
Fikren BİRBİRİNE BAĞLI OLMAYAN insanlardan büyük ve sürekli, verimli, normalin üstünde iyi işler beklenemez.
Bu kadar kısa bir süre için aşırı iyi bir yere geldim. Devlerle aynı listelerdeyim, aynı sahnelerdeyim. Ama hayallerim açısından daha yeni başlıyor her şey. Efsane olmadan ölmeyeceğim.
Benim daha kırk fırın ekmek yemem, deliler gibi çalışmam lazım. Olmak istediğim yerden çok uzağım hâlâ. Adımı Türk popuna kazımadan bana rahat yok.
Eskiden böyle değildi . İnsanlar giderek kopuyor birbirlerinden. Tümü yaşam kavgasına düşmüş.
Kendi ellerimizle yonttuklarımız sadece para değildir. Kimimiz kendi ellerimizle yonttuğumuz başarıya tapar. Öyle ki o noktaya dişimizle tırnağımızla kazıyarak yontarak gelmişizdir, bu nedenle de tapınılmaya layıktır. Kimimiz kendi ellerimizle yonttuğumuz bahçelere, saraylara, köşklere tapar. Öyle ki onlar ne kadar güçlü olduğumuzun göstergesidirler ve yıkılmayacak bir mülkün abideleri olarak bize korkulardan emin, güven dolu bir gelecek vadederler. Onlara baktıkça içimiz huzurla dolar, ruhumuz secdelere kapanır. Şehrin tapınakları olan alışveriş merkezlerine , mabede gider gibi huşu içinde gideriz. Alışverişte aldıklarımızı, eşyada ruh gören ilkel dinler gibi sever okşarız. Bir tür modern animizdir bizimkisi. Dünya malını çok sever eşyaya tapınırız, haz alırız. Haz aldıkça da onun kölesi oluruz. Esaret bile değildir bizimkisi, çünkü esaret bedelli olur, asıl kölelik ruhtadır.