Bugün ülkemize karada ve denizde ikinci Sevr’i dayatmalarının da bu kuralla ilgili olduğunu gözden kaçırmamalıyız. Türkiye kendisini güçlendiren bu değişim, silkelenme sürecinden geçmeseydi şüphesiz yumuşak bir Sevr’e dönüş etabına sokulacaktı. Bunlar bize reform, AB üyeliği süreçleri diye yutturulacak, vatandaş ikna edilmeye çalışılacaktı.
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Uluslararası alanda ise Türkiye'nin AB'ye girmesine kesinlikle karşıyım. Bu ülke Asya kıtasında bulunuyor ve 20'nci yüzyılın en büyük soykırımını yapmış. Bu yüzden bizim inşa ettiğimiz insan haklarına dayanan Avrupa'da yeri yok.
Burası acı çekmiş, savaş görmüş, savaş gören o nesillerin acılarını hala unutmadığı, çok önemli çatışmalara ve soykırımlara sahne olmuş bir bölge. Burada kalıcı barış ve istikrar için Avrupa-Atlantik kurumlarının şemsiyesi şart. Çok güçlü bir NATO üyesi olarak, Türkiye'nin de stratejik hedefi AB. Biz aslında Balkanların en büyük ülkesi olarak diyoruz ki; Balkanlarda ve bütün Avrupa'da kalıcı barışı ve dostluğu, ekonomik güçlenmeyi sağlamak için Türkiye ile bütün Balkanlar, AB üyesi olmalıdır. Balkanların ve Karadağ'ın AB üyeliğini bu sebeple istiyoruz. Biz, Karadağ'ın AB üyesi olmasını, en fazla Karadağ ve Balkanlar için istiyoruz.
Hayretler içerisindeyim. Türk insanına kendilerini sevdirseler, dertlerini anlatsalar, AK Parti'yi çok daha güzel gönderirler, çok daha rahat gönderirler. Niye Biden'den ümit bekliyorlar anlamış değilim. Türkiye'de çok güçlü bir lider, çok güçlü bir ittifak var. Hak ve menfaatlerini asla onlara bırakmayacak bir irade var. Bunu Akdeniz'de gördüler. Bunu Karadeniz'de gördüler. Bunu Azerbaycan'da da gördüler. Türkiye bu çağda ve bu devirde artık oyun kurucudur. Suriye'de de Libya'da da Azerbaycan'da da oyun kurucuyuz. 2000 yılı öncesini düşünüyorum da o günkü iktidarlar olsaydı böyle şeyler olabilir miydi? Herkes elini vicdanına koysun ve sorsun. Ha Biden gelmiş, ha Trump gitmiş. Ha 'a' gelmiş, ha 'b' gelmiş. Hiç umrumuzda bile değil. Biz önümüze bakıyoruz. Biz milletimizin temsilcisiyiz. Onların hak ve menfaatlerinden de asla taviz vermeyiz. Bundan kimse endişe etmesin.
Türkiye'nin AB'ye üyelik süreci aslında hiçbir zaman kapanmadı. Atışmaları bir kenara bırakırsak, Türkiye’deki bazı siyasi olaylar, Avrupa Birliği’nin bütünün de tereddütlere yol açtı. Bu üyelik mevzusunda Avrupa hep birlikte karar verecek. AB’de de birçok konuda pek çok bölünme oluyor ve böyle olduğunda da içeriden ve dışarıdan eleştiriler gelmeye başlıyor.
Türkiye bütün diplomatlar için son derece ilginç bir ülke ama benim için çok daha özellikli... Bir geçiş döneminde. Liberal ve modern anlamda geçiş sürecinde olan ülkeler beni daha çok çekiyor. Avrupa Birliği’ndeki kariyerim bana şunu gösterdi; AB entegrasyonu, aday ülkeler açısından değişimin motoru işlevi görüyor. Daha önce Doğu Avrupa ülkelerinde de bunu gözlemlemiştim. Türkiye’de değişimin sancıları yaşanıyor. AB süreci de nefretle coşku arasında gidip geliyor.
Yıkıcı deprem bu sabah Türkiye ve Suriye'yi sallayarak yüzlerce insanın hayatını kaybetmesine ve çok daha fazlasının yaralanmasına neden oldu. Düşüncelerimiz Türkiye ve Suriye halklarıyla birliktedir. AB yardıma hazır.
Sarkozy; “Müslüman ülke Avrupalı olamaz” buyurmuş. Esasen kendisinden “Türkiye AB'ye girebilir ve girmelidir” gibi bir söz sâdır olsa idi, o zaman şaşırırdım. Nitekim on yıldan az fazla bir süre önce Avrupa'da “Müslüman ülke” denebilecek küçük bir Bosna-Hersek'in bulunmasına da tahammül edilemedi. Şu halde Türkiye'nin adaylığı; 1999 depreminden sonra, “bir tesellî ver!” kabilinden isteklere karşı, bir “oyalama ve bu arada bazı şeyler koparma” tertibi olarak mı kabul edildi?
Bir daha söyleyelim. Avrupa Birliği bir siyasi proje. Siyasi projenin Türkiye üzerindeki sömürgeci emellerini eleştirmek çağdaşlığa düşman olmak demek değil. AB'nin Türkiye'yi dışa kapıyor. Sen benim kumam oalcaksın diyor. Biz de çağdaşlıktan yanayız yalnız çağdaşlık AB demek değildir. AB tarihin çöplüğünde yer alan birçok siyasi birlik gibi bir siyasi birlik şu anda da bölünmek üzere.
AK Parti’nin varoluş sebebi neydi? AK Parti, Türkiye’nin bugüne dek çözülemeyen sorunlarını çözmeye talip oldu. Türkiye’nin çözülemeyen sorunları nedir? Kıbrıs’tır, Ermeni sorunudur, Alevi sorunudur, Kürt sorunudur ve Türkiye’nin ekonomik olarak hak ettiği yerdir. Ekonomide yapılması gerekenler ciddi olarak başarıldı. Sosyal ve ekonomik çok ciddi reformlar yapıldı ve Türkiye dünyanın gıptayla izlediği bir ülke oldu.
AB’nin Hırvatistan dahil her türlü yeni üyeyi kabul etmesine karşı çıkıyoruz. Her şeyin ötesinde, Türkiye’nin üyeliğine hayır diyeceğiz. Türkiye bir komşu olabilir, ama ailenin bir parçası olamaz. Ordu olmasa, Erdoğan’ın partisi sayesinde, İslamcılar ülkeyi yönetirdi. Türkiye’nin üyeliği AB’nin içine Müslüman bir Truva atı girmesi ve Suriye, İran gibi suçlu devletlerle komşu olmamız anlamına gelir.
Hükümetiniz sizin bir gün Avrupa Birliği üyesi olacağınıza inanmanızı sağlayarak sizi kandırıyor. Bunu unutun. Siz Avrupalı değilsiniz ve hiç bir zaman olmayacaksınız.
Ben Avrupa Birliği'nin Türkiye'den sorumlu bakanı değil, Türkiye'nin Avrupa Birliği'nden sorumlu bakanıyım.
Türkiye, AB’nin güvenliği için kaçınılmaz, vazgeçilmez ve yeri doldurulamaz bir unsurdur. Ben bunu NATO’da da, Brüksel’de de, ikili görüşmelerde de ifade ettim. Bugün de açıkça söylüyorum çünkü bu bir gerçek.
Türk hükümetine maddi yardımda bulunmuyoruz. Biz Türkiye'de bulunan sığınmacıların ihtiyaçlarının korunmasına yönelik orada bulunan BM'nin insani yardım kuruluşları ve AB'ye yardım ediyoruz. Dolayısıyla bazılarının düşünmek istediğinin aksine biz Türk hükümetini finanse etmiyoruz.
Türkiye yakın zamanda Avrupa Birliği’ne katılacak gibi gözükmüyor. 1987’de başvurmuşlardı. Gösterdikleri gelişim oranına bakılırsa, son tahminler yaklaşık 3000 yılında katılabileceklerini gösteriyor.
Schengen bölgesinde değiliz. Ayrıca Türklere vize (serbestisi) teklifinde bulunma kararını Schengen bölgesi aldı. Biz böyle bir karar almadık, almayacağız da. Ancak vizenin, ülkelere yerleşip çalışmadan çok, ziyaret hakkı veren vize olduğunu hatırlayalım. Schengen ülkelerini vizeleriyle ziyaret eden Türklerin, Britanya'ya gelme ya da otomatik olarak ülkeye girme hakları yok. Bunu net bir şekilde anlamak çok önemli.