Bugün o kadar çok bilgi var ki, klasik eğitim olarak görece az insandan daha fazlasını paylaşmayı bekleyebileceğimiz böyle bir şey olamaz.
- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Müfredatlara tiyatro dersi konulabilir, kültürel derslere ağırlık verilebilir. Aksi durumda toplum giderek duygusuz ve iletişimsiz bir hale geliyor. Duygudan uzaklaştık.
Bizim yetişme tarzımızda, eğitim sistemimizde yasakçı bir anlayışı var. Tartışma, sorgulama, araştırma ve eleştiri yok. Ezilmiş, bozulmuş, yasaklanmış, kalıplara sokulmuş, siyah beyaz dediğimiz mutlak doğrularla yatıp kalkan bir kültür, eğitim sistemimiz var. Biz halk olarak mutlak doğrulara teslim olmuşuz. Halbuki ne sosyal alanda, ne teknik alanda mutlak doğru yoktur.
Brezilya, halkının elinde silah olmasını istemiyor ve buna gerek de yok. Daha adil bir ülke olabilmemiz için kültüre, kitaplara ihtiyacımız var.
Kadın ve erkek karışık toplantılar düzenlenmemeli, içki, kumar, şans oyunları, gece kulüpleri ve sinemalar yasaklanmalı, gazetelerde kadınların resimlerinin basılmasına son verilmeli, namaz kılınmalı, evlerde yabanca dil yerine Arapça konuşulmalı, çocuklara Avrupalı mürebbiler tutulmamalı ve yabancı okullarına gönderilmemelidir. İslami eğitim uygulanmalı, karışık eğitime son verilmeli, kız ve erkeklerin eğitim müfredatları ayrı ayrı belirlenmelidir. Tabii bilimler materyalist telkinlerden arındırılmalıdır.
Biz zevk için harcadığımız paradan fazla, kitap için sarfetmediğimiz müddetçe, bu ülke hiç bir zaman medeni bir ülke olamayacaktır.
Eğitim bir ülke için her şeydir. Demokrasiyi anlamada ve uygulamada, savunmada, üretimde, adalette, kültürde, sanatta eğitim esastır. Yoksunluğu, terör, kaos, karmaşa, sürtüşme, çatışma; hukuksuzluk, rüşvet, hırsızlık, arsızlık ve “oy tüccarlığı ile elde edilen oyları milli irade tecellisi hanesine yazarak” demokrasi çarpıtmalarıdır.
Gençlerimizin birçok eksikliği, umumî kültür seviyesinin düşüklüğünden geliyor.
Profesörü tanımak da yetmez. O milletin "öğretmenlerini de" tanıyacaksın, kafa orada oluşur. Bugünkü Türkiye’nin hâlini de öğretmenlerinden anlarsın. O iyi değilse, memleketin hâli de iyi değildir. Öğretmenin içinde “ışık” ve denge duygusu varsa, o ülke de belirgin nitelik vardır.
Bir okumuşum tam 15 sene sürece... Ve okulumu kırmışım, kırılmışım dünümde. Şimdilerde ezbere büyüdüğümü anladım, tekdüze. Bilgilerimi çöpe attığım defterlerimde bıraktım ve soru kâğıtları artık yok önümde, tıpkı sorulan sorulara cevap olamadığı gibi. Verilen cevaplara kayıtsız kalanım. Ben talanım, ortadayım, çevremde bu koca şehir; elimde dumandan ibâret bir zehir, kibirle yıkanan insancıklar ortasında binlerce çocukluğum, çantalarına koymak için bekliyor geleceğini. Ben işte oydum, şimdi buyum! Önümüze bakıp da yönümüzü bulamadık, gözümüzü açıp da yolumuza varamadık, sözümüzü tutup da ileriye adım atamadık, adımızı karaladık ama temize çıkaramadık. Atamıza rüsvâyız, şimdi ben soruyorum sayın hocam; pişman mısın? Gelecek sizin eserinizdir, ezbere nesiller yoldalar; kırmızıda geçtiler. Yeşili beklemeden meydanı boş bulan her hergele mengene oldu, ülkemi yedi âfiyetle beni de. Siz diplomasına imzalarınızı attınız. Şimdi yine soruyorum sayın hocam, pişman mısın? İmzâlarınız ateşe verdi kibritin torpilini ve yandı okul önlükleri. Üniformalarda saklanan büyük teröristleri yarattınız, kararttınız; 25 senedir beklediğim aydınlık geleceğimi, biraz abarttınız!...
Şimdi bir toplum düşünün ki bilen insana düşman. Bu toplumun okumuş insana ihtiyacı yok. İzleyen, dinleyen insana ihtiyacı yok. Koyuna ihtiyacı var. İki türlü insan var. Kürt, Türkde kalmadı. Bir çalışan insanlar, birde çalan insanlar.
Unutmamalıyız ki, eğitim konusu demokratikleşme süreciyle de yakından ilgilidir. Demokratik standardı yüksek bir ülke demek, iyi eğitimli, çoğulcu, özgürlükçü, çok renkli bir ülke demektir. Bu nitelikleri kazanmış bir toplum hedefine ulaşmak için çalışmalıyız. Yoksa demokratikleşmeyi başaramamış oluruz.
Ülkemizde maalesef kültür seviyemiz çok düşük. Önce onun yükselmesi lâzım ki, insanlar sadece Türk müziği değil, operaya, tiyatroya gitsin, çok sesli müzik dinlesin. Pop dediğin zaten nedir ki? Aranjmandır; cıstak cıstak, oynasın insanlar, gerisi önemli değil. Sabah kalkıyoruz mesela, televizyonu açıyoruz, bütün kanallarda herkes ayakta, oynuyor. Bu nasıl bir şeydir? Her şeyin yeri yordamı var. Halka ne verirseniz onu alıyor. Birazcık birazcık eğitmek lâzım.
Günümüzde kötü örnek çok, iyi örnek ise yok denecek kadar azdır. Çocuklarımız “kötü örnek”lerle iç içe büyüyor. Sonuçta “kötü” ve “kötülük” normalleşiyor, sıradanlaşıyor, tabiatıyla da kanıksanıyor. Bu durumda önce kendimiz (anne ve baba), sonra öğretmenlerimiz, eğitim müfredatı ve toplum “iyi örnek” olacak şekilde olmalıdır.
Okumuş bir İstanbul çocuğu ile bir Anadolu köylüsü arasındaki fark, bir Londralı İngiliz bir Pencaplı Hint arasındaki farktan daha büyüktür.
Bazen öyle diplomalı insanlar görüyorum ki, içimden bu kadar cehalet ancak eğitimle mümkündür.