Bu olay birilerini rahatsız etti. Din üzerinden siyaset yapanları, onları kendi aboneleri gibi görenleri telaşa düşürdü. Bizim rozet taktığımız o kadını AKP'li belediye başkanı çağırdı. "İstifa et, yapmayın" dedi. O kadın çok kararlı bir şekilde, "Hayır istifa etmeyeceğim, CHP'liyim artık" diyerek rest çekti. Bu çok önemli bir gösterge... Bir şeylerden korkuyorlar. Neden korkuyorlar, bu tehditler niye?

Benzer Sözler

Türkiye'nin gerçeği bu insanlar. AKP'nin uygulamalarından, politikalarından rahatsızlar. Onlar "Bu kimliğimizle bizi kabul edin, bizi dışlamayın ne olur" diyor. Onlar, siyaseti dine alet eden çarşaflılar gibi, herkesi kendilerine benzetmeye çalışmıyorlar. Masumane şekilde örtünmüşler.

İnsanlar tek tek alınmasınlar, ama eskiden tartışmalara katılan ve AKP’nin politikalarına ya da İslami hareketin durumuna biraz daha eleştirel gözle bakanların pek çoğu bugün AKP’nin kurduğu think tank kuruluşlarında görevliler. Bunların hepsi şimdi AKP’nin politikalarına malzeme temin ediyorlar.

"Gençlik yıllarımda da üniversite yıllarımda da aynı şeyleri gördüm. Ve hala da bugünkü siyasette de biraz daha bozulmuş vaziyette. CHP'nin büyük hastalıklarından biri, adeta bir virüs, mikrop gibi siyasetle uğraşan insanlar arasında ne yazık ki var. Gençliğimde, gazeteciliğim sırasında her gün CHP'de vaktimizin büyük bir kısmı geçerdi. Rahmetli Yaşar Eğitim vardı, avukattı, il başkanı. Niyazi Önal genç avukat. Tahsin Atakan diye çok genç bir avukatı vardı. Oraya gelirler siyasi tartışmalar olurdu. Fakat gördüğüm bir şey olurdu, şeyi görmeye başladım. Hep bir araya geldikleri zaman hepsi çok iyi ahbap, hepsi Atatürk idealleri, partinin seçimlerde kazanması için yapılacak işleri konuşurlar. Fakat bir kısmı çekip gittikten sonra iki kişi yan yana gelince, diğer gidenlerin dedikodusunu yaparlar. Derken gördüm ki; geçimsizlik, anlaşmazlık, kıskançlıklar, iftiralar, ters yorumlar, herkes birbirinin ayağının altına karpuz kabuğu koyma gibi eğilimler içerisinde. Nasıl bu parti adam olacak diye düşünüp durmuşumdur. Kafamın bir köşesinde bu kalmıştır." (15 Ocak 2024)

Kürt sorunu bir eşitsizlik sorunudur. Kimlik inkârıyla ortaya çıkan bir sorundur. CHP zihniyetinin yaratmak istediği bir sorundur. AKP iktidarı döneminde bu sorun ne ölçüde var? 1 Kürt halkının varlığı inkâr edilmiyor. 2 dili inkâr edilmiyor. Üniversitede Kürt dilini öğretecek öğretmenler yetiştiriliyor bugün. Kürt halkının haklı taleplerine baktığımızda anadil sorunu dışında hangi sorunu bırakmışız? Biz Kürt sorununu çözdüğümüz için PKK'nın hiddetine ve şiddetine maruz kalıyoruz.

İsrail'in Hamas lideri Şeyh Yasin'i öldürülmesinden sonra Erdoğan bugünkü fos laflarına benzer bir laf etmiş ve İsrail'i devlet terörü uygulamakla suçlamıştı. Ancak hemen arkasından Mayıs 2005'te Erdoğan İsrail'e gitmiş ve karşılıklı ticaret anlaşmalarını yeni bir boyuta taşımıştı. Erdoğan ve AKP hükümeti şimdi de benzer bir tavır içinde. Bir taraftan Türkiye'yi İsrail'i iktisaden ve askeri olarak destekleyen bir ülke konumuna sokarken, diğer taraftan artık inandırıcılığını yitiren bir İsrail eleştirisi yapıyor.

Liste
Yükleniyor…