Benzer Sözler

12 Eylül 1980'de askeri darbe sol kesimin üzerinden buldozer gibi geçtiğinde, insanlar hapishanelerde işkencelerde öldürüldüğünde İslamcılar hiçbir tepki göstermedi. Hatta işkence iddialarını soruşturmak için Avrupa'dan gelen heyetlere, zamanın İslamcı önderleri, 'Avrupalılara da ne oluyor? Bizim içişlerimize ne hakla karışıyorlar' diye millî bir damarla siyaset yaptı. Ne zaman ki İslamcıların kendileri mağdur olmaya başladı, o zaman demokrasinin gerekli olduğuna inandılar.

“Ben 1971 12 Martı'nda iki kez gözaltına alındım ve tutuklandım. Yattım içeride. Yargılanmam dört buçuk yıl sürdü. Sonunda aklandım. Yattığım yanımda kar kaldı. 12 Eylül 1980’de Almanya'daki yazınsal incelemelerimi sürdürürken, şimdi Marmaris’de resim boyayan generalle arkadaşları darbe yaptı. Dönsem tutuklanacağım. İçimde yazınsal sevdası olan insanlar için cezaevleri uygun yerler değildir. Döneni içeri atıyor dönmeyeni yurttaşlıktan çıkarıyordu. Ben çıkarılmadım, belki ünümden çekinildi. Bu koşullar yüzünden dışarıda kalışım uzadı. Yazılarımı, kitaplarımı orada yazdım. Burada yitirdiğim öğretmenliği orada sürdürdüm.”

Şimdi diyecekler ki: "Efendim bu kötü ortamı zaten bu askerler hazırladıydı." Külliyen yalan! Öyle bir şey yok. Bu adamlar rahatsızdılar durumdan. O ortamı hazırlayanlar politikacıların aptallıklarıydı. Demirel ve Ecevit'ti. Ondan sonra diyecekler ki: "Efendim Amerika bunları fişekledi." O da doğru değil. Ben iki tane şahit göstereyim. Bir tanesi Çevik Bir General. O zaman Kenan Paşa'nın özel kalem müdürüydü. Efendim işte, "Bizim çocuklar başardı." lafı var ya, meşhur. Böyle bir laf edilmemiştir. Çevik Bir General diyor: "Nereden çıkıyor bu laflar? Böyle bir laf edilmedi." Seneler sonra Şahinkaya Generalin evinde çay içerken birlikte, "Biliyor musun? En çok ne ağrıma gidiyor?" dedi. "'Amerikalılardan icazet alıp yaptılar.' diyorlar." dedi. "Yahu bir Türk subayı, kendi memleketi ile ilgili bir şeyi Amerikalıya mı soracak?" dedi. Onu hiç unutmuyorum. İnanın, gözlerim yaşardıydı o cevabı verdiğinde.

Kenan Evren demokrasi düşmanı değildi. Kenan Evren'in ve arkadaşlarının yaptığı müdahale, demokrasiyi kurtarmak için yapılan müdahaleydi. O günleri yaşamış normal vatandaşa sorarsanız hepsi, "İyi ki oldu." diyor 12 Eylül için. Ben 12 Eylül gününü hatırlıyorum, o gün öğleden sonra sokağa çıkma yasağı kalktı. Vatandaşlar, sokakta gördükleri askerlere sarılıyorlardı.

Eylülist Rejim, 12 Eylül öncesinin tüm değerlerini yasaklamayı temel ilke saydı. Bunların bir bölümünü baskılarla, bir bölümünü, yasalarla, bir bölümünü baskılarla, bir bölümünü tekelci ekonomik zorlamalarla gerçekleştirmeye çalıştı. Edebiyat ve sanatta ise, 12 Eylül öncesinin yaratıları tümden unutturan ve reddeden bir eğilim ortaya çıktı.

Bir ihtilalci müzakereye girdiği andan itibaren kaybetmiştir. Kendi iç dünyasında anlaşmazlığa düşmüştür, kendi kafasında kargaşaya düşen bir lider sağlam karar veremez. Onun saat saat şartları değiştirmesinde zayıfladığını hissetmiştim. Zayıfladığını hissettiğim anda bitmişti.

Başbakan Menderes'in, Balıkesir nutkunu sakin sinirle okudum. 1958 Türkiyesinde iftira ve tehditten yılacak siyaset adamı yoktur. Orta Doğu'nun İhtilal hareketleri memleketimize ancak felaket getirir. Tarih daima göstermiştir ki, ihtilal iki türlü olur: Ya doğru yoldan sapmış olan sokak serserileri, meşru hükümetler aleyhine teşebbüs ederler. Yahut insan hakları dışında hükümet sürmek sevdasına düşen siyaset serserileri, ihtilali zorla meydana getirirler. Siyaset adamlarının bu gerçeği, hiç unutmamalarını tavsiye ederim.

Liste
Yükleniyor…