Bizim HDP olarak PKK ile bağımız yok. Belge konulması lazım ortaya, aksi takdirdi çok saçma kalıyor iddialar. Biz parlamento seçimlerinde yüzde 13 oy aldık. İki aylık seçim kampanyası süresince 7 HDP’li öldürüldü. Şu ana kadar failler yargı önüne çıkartılamadı. Öldürülen kişiler ellerine silah alarak PKK ile birlikte savaşmış kişiler değildi. PKK bir halk özgürlük hareketidir. Aynı zamanda demokrasi ve eşitlik mücadelesi veren bir örgüttür. Bizler PKK’nın bu hedeflere ulaşma konusunda başvurduğu yöntemleri onaylamıyoruz. Ancak şunu da kabul etmeliyiz ki, uyguladığı program terör değildir.
- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Ermeni ve Kürt terörizmi, iki kanlı örgütü, PKK ve ASALA'yı bir araya getirmişken bir Türk aydınının, Türk devrimcinin görevi, bu terörü destekleyen, dolaylı veya dolaysız biçimde bu örgütlere arka çıkan bütün kişi ve kuruluşlara karşı açık savaşa girmektir.
İnsan hakları PKK için var, PKK'nın kurşuna dizdiği insanlar için yok! Nasıl bir "insanlık" anlayışıdır bu?
PKK, yol keserek erlerimizi kurşuna diziyor. Kurşuna dizilen erlerimizin de insan hakları yok mu? Nerede insan hakları savunucuları?
İHD, devletten kaynaklanan "insan hakları ihlallerini" sergilerken PKK ve Dev-Sol gibi terör örgütlerinin eylemlerine, "her gün yaşanan bu tür olaylar için bildiri yayımlamanın ciddi yarar sağlamayacağını" ileri sürüp bu insanlık dışı eylemleri kınadığını açıklamıyor. "İnsan Hakları Derneği"nin PKK'nın insanlık dışı eylemleri konusundaki görüşlerini merak ediyoruz.
Bunun adı solculuk mu? Yoksul erlerin üstüne kurşun yağdıran, banka soyan eşkıyalık mıdır solculuk? Böyleyse yerin dibine batsın böyle solculuk... Bunun adı milliyetçilik mi? Savcıları, yargıçları, üniversite öğretim üyelerini, emniyet müdürlerini öldüren; yurttaş kanı içen canavarlık mıdır milliyetçilik? Böyleyse yerin dibine batsın böyle milliyetçilik...
Bir ülkede terör varsa, bir ülkede günde yirmiyi aşkın kişi siyasal nedenlerle öldürülüyorsa; iller, ilçeler, mahalle ve köyler silahlı zorbaların egemenliklerine terk ediliyorsa o ülkede demokrasi yoktur. Anayasa düzeni yoktur, yaşam güvencesi yoktur. Yaşam güvencesinin olmadığı yerde de devletin kendisi yok olmuş demektir. 12 Eylül öncesi yaşadığımız ortam böyle bir ortamdı, geçmişi unutmadık! Bu korkunç ortamı duygu, düşünce ve vicdanlarımızda yeniden canlandırıp düşünmek zorundayız...
Terör, öncelikle demokrasinin düşmanıdır. Bu açıdan bakarsak, «12 Eylül 1980 öncesinde Türkiye'de düşünce özgürlüğü vardır, Anayasa yürürlüktedir, demokrasi tastamam işlemektedir» diyemeyiz, dersek: inandırıcı olamayız.
Cumhurbaşkanı Özal bizi bir GAP gezisine götürmüştü. Gezi yarım kaldı çünkü PKK bir köyü basmıştı ve katliam yapmıştı. Biz oraya gittik. Öbek öbek kadınlar cesetlerin üzerine yığılmış, ağıt yakıyorlar, evler yanmış, hatta tavuklar, horozlar tavanlara yapışmış. Bomba atılmış. Derken özel harekatçılar gazete kâğıdına sarılmış bir şey getirdiler bana. Açtım açtım bir şey gözükmüyor... Bir bebek ayağı. Abdullah Öcalan denildiğinde benim gözümün önüne o geliyor.
Her akıllı başında Kürt, PKK-Ergenekon bağlantısını bilir!.. Kürt kökenli vatandaşımız, potansiyel PKK'lı değil; pek çoğunun 'teröre' karşı çıkmayışı 'evlat' korkusundan!..
Zorla kongrenizde bayrağımızı astınız, zaman geldi bayrağımızı indirmeye kalktınız. Şimdi bazı beyaz Türklerin desteğiyle ayakta kalmaya çalışıyorsunuz. Bu işler sazla cazla olmaz... 350-400 muhtarı Ankara'ya davet ediyorum. geçenlerde Güneydoğu-Doğu o bölgeden davet ettiğim 90 tanesi gelemedi. İnceledik, neden? Tehdit altındayız onun için gelemiyoruz dediler. Cici çocuk... Siz kimi aldatıyorsunuz ya? Televizyon ekranlarında kimi aldatıyorsunuz? Şimdi 1 Kasım'a gidiyoruz, aynı oyunu yine oynayacaklar. Ama biz diyoruz ki bu millet adam gibi adam bu millet, inşallah bu tehditlere kulak asmadan gereğini yapacaktır.
Sen önce PKK'yı terör örgütü ilan et, sonra konuşalım. Canilere "şehidimiz" diyeceksin, sonra bu ülkenin Başbakanından randevu bekleyeceksin. Yok böyle şey.
PKK tarihi, Engels’in dikkat çektiği “köylü savaşı” merakı ile komutanlık fantezileri için savaşçılık oynayan ve çok sayıda insanın hayatına kıyan, “stratejik hatalar” ve yetersiz liderlerle dolu.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı kendi genel merkezi kurşunlandı diye akan bütün kanların sorumluluğunu Ecevit'e yüklüyor. Dinime küfreden bari Müslüman olsa. Kendi taraftarları da kan dökmüyor mu? Soldakilere nazaran azınlıkta olduklarından belki daha az kan döküyorlar, ama döküyorlar.
Türkiye asla paramiliter kuruluşlara, kurumlara teslim edilmeyecektir. Seçim güvenliği önemlidir. Şu anda önünde bulunduğumuz SADAT bir paramiliter kuruluştur. Ve düne kadar Erdoğan’ın danışmanlığını yapıyordu bunlar. Bu kuruluşun hedefleri arasında gayri nizami harp eğitimi var. Yani, sabotaj, baskın, pusu kurma, tahrip, suikast ve tedhiş. Arapça ‘tedhiş’, Türkçesi de ‘terör’. Burası aynı zamanda terörist yetiştiren de bir kuruluş. Dolayısıyla eğer bugün Türkiye’de milyonlarca insan varsa ve Suriye’den gelmişlerse bunların buraya gelişlerinde en büyük rolü oynayan da SADAT’tır. Erdoğan’a sormak isterim, sen bu kuruluşu niçin danışman yaptın ve hangi gerekçeyle çalıştın. Şunu herkesin bilmesini isterim, CHP demokratik yollarla bu ülkede seçimin yapması için her türlü çabayı gösterecektir. SADAT gibi kuruluşlar, ki olursa olsun, seçimi gölgeleyecek herhangi bir şey olursa sorumlusu burası ve Saray’dır. Bunu bütün Türkiye’ye ve halkımıza açıkça ifade ediyoruz. Biz CHP’yiz, Kuvâ-yi Milliye’ciyiz, biz öyle SADAT’çılardan, tedhişçilerden korkacak değiliz. Korkaklar, kapılarını açmayanlardır. Buraya geldik bilgi almak istedik ama korkularından yuvalarına sığındılar. O yuva onları korumaz. Biz bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi getirinceye kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Biz sağlıklı, tutarlı bir anlayışla geliyoruz, size soru sormak istiyoruz, ne yaptığınızın bilgisini almak istiyoruz. Kim size destek veriyor, kaynaklarınız nedir, nerelerden sağlanıyor, kaç kişiyi sabotaj yapmak üzere yetiştirdiniz, kaç tane teröristi yetiştirdiniz, bu teröristler, bu sabotajcılar şu anda Türkiye’de veya dünyanın herhangi bir yerinde nerede, bunları öğrenmek istedik. Ama kapılarını korkudan kapattılar. Korkunun ecele faydası yok. Hiç kimse unutmasın, bu ülkede Cumhuriyet Halk Partisi var.
Evet, PKK bir terör örgütü! İnsanlığa karşı suç işlemiş olan bir örgüt. Aklı başında hiç kimse PKK tabelasını legal platformlarda görmek istemez. Böyle bir şey zaten mümkün değil. Ama HADEP'i ne yapacağız? Kapattık, yerine geleni ne yapacağız? Türkiye, Suriye ya da Irak değil. Bu ülkelerde bir parti kapatıldı mı, yenisinin bir daha kurulmasına rejim izin vermez. Oysa bizim rejimin adı demokrasi. Demokrasilerde oyunu kuralına göre oynayan partiyi yasaklayamazsın. Yasaklarsan, rejimin başındaki demokratik sıfatı düşer.
IŞİD’in öldürdüğü her PKK’lı için üzülürüm ama biz öldüremedik diye bu teröristleri. PKK’nın öldürdüğü her IŞİD’li için üzülürüm, bu PKK’lı itlere öldürerek var olma, kendini ispat etme imkanı verdiği için.