Birleşik Devletler'in güçlü bir müttefiki olan İran, 1979 devrimiyle birlikte bölgede ve dünya çapında ABD'nin en inatçı mühaliflerinden biri haline geldi. Bugün, Afganistan ve Irak'taki savaşlar nedeniyle İran sınırlarında Amerikan askerlerinin konuşlandırılması, Birleşik Devletleri ve İran'ı her şeye rağmen bazı ortak çıkarları paylaşan, tetikte rakiper ve komşular konumuna getirdi. Tüm bunların nedeni, İran'ın nükleer programları ve terörizmle olan ilgisidir.

Benzer Sözler

Bakın lütfen! Ateş çemberi içerisinde olduğumuz bir coğrafyada iki önemli komşumuz ile tarihsel bir problem yaratılmıştır. Diyelim ki Suriye'nin muhalifleri kazandı. Onlar da bizi bir müddet sonra tanımazlar. Diğerleri zaten hiç unutmayacaklardır. ABD, Ortadoğu'yu şimdilik kendi düşünceleri ve çıkarları doğrultusunda şekillendirirken, askeri gücü kısıtlı olduğu ve ekonomik gücünü de harcamak istemediği için, uzun yıllardır sürdürdüğü bir planlama sonucu Ortadoğu ülkelerinde hedef seçtiklerini "demokrasi" sloganı ile kardeşi kardeşe kırdırarak, kendi halklarını kullanarak iktidarları düşürüyor. Araplar demokrasiyi benimser mi? Bence hayır. Bu ülkeler eskisinden beter olabilirler! Devamında Suriye, İran ve Türkiye var. Bu üçlüde bir müddet Türkiye'yi kullanacaklar. Ancak İran'dan önce mi sonra mı Türkiye'ye bakacaklar orası bilinmez! Şu anda Türkiye'nin damarlarını sülük gibi emiyorlar. Kafkaslar'a ve Asya'ya geçmeden önce mi ya da eşzamanlı mı Türkiye'ye gerçek yüzünü göstereceği bilinmez. Ancak göstereceği kesindir ABD'nin. Ermenistan'a nazaran Türkiye'yi seçecek hali yok ya!

Türkiye’yi kaybetmek Ortadoğu’yu Avrupa’nın eşiğine getirecek ve aynı zamanda Rusya’nın nüfuzunu Ortadoğu’nun kalbine taşıyacaktır. Türkiye, Rusya ile ortaklığıyla birlikte ihtirasları ve nüfuzu büyümekte olan İran’ı dengeleyebilecek en iyi konumdaki ülkedir. Buradaki bağımlılık karşılıklıdır. ABD olmaksızın Türkiye, Tahran ve Moskova’nın insafına bırakılmış olacaktır.

Son on yıllık dış politikasını daha ziyade ABD ile Rusya'nın bölgedeki çıkar çatışmasının ardına gizleyen, iki gücün bölgedeki çıkar dengeleri arasında tutunmaya çalışan Ermenistan'ın bu politikası artık sıfırı tüketmek üzere, çünkü artık sığınabileceği bir ABD-Rusya gerginliği veya güç çatışması yok.

Ortadoğu'nun üç kilit ülkesi var. Bunlardan ilki olan Mısır'ı darbe ile birlikte 'yola getirmeyi' başardılar. Diğeri İran; onu da nükleer anlaşmayla beraber yaptırımları da kaldırarak içlemeye başladılar. Geriye kaldı 'yalnız ve güzel ülkem' Türkiye.

Bence uzun zamandır Türk dış politikasının ileri gelenleri için de bazı çevreler, yalnızca ABD'nin ve NATO'nun bölgedeki uzantısı olma konusunda kuşku duymaya, bunun Türkiye'nin çıkarlarına tamamen hizmet etmediğine inanmaya başlamıştı. Bunu sadece İslamcılar düşünmüyordu; asla böyle olmadı. Kemalistler de, ordu da, sol da, başka çevreler de Türkiye'nin çıkarlarının ABD ile sıkı fıkı dost olmaktan öteye geçtiği görüşündeydi.

Belki de mevcut Türk yönetimi, ABD ve AB’ye şunu göstermek istedi: “Evet, ülkeyi İslamlaştırıyoruz. Ama bizler modern İslamcılarız, medeniyiz.” Ronald Reagan, zamanında Nikaragualı diktatör Somoza hakkında şöyle demişti: “Somoza tabii ki alçak biri ama o bizim alçağımız.” Şimdi Türkiye yönetimi de “Evet, biz İslamcıyız ama sizin İslamcınızız” diyor. Ama bundan iyi bir şey çıkmaz.

Liste
Yükleniyor…