Bir zamanlar dünyanın en güzel kasaba ve kentlerinden yüzlercesine sahip bir ülkeydi burası. Hepsi bir örnek ucuz, sefil, zevksiz, sağlıksız, kişiliksiz apartman yığışmaları diyarına çeviren kimdir, bir düşünün. Kaçak yapılaşma mıdır? Yoksa ‘kafana göre ev yapamazsın, ne yapacağına Devlet karar verir’ diyen, memleket çapında örgütlenmiş imar çeteleri mi?

Benzer Sözler

Çamlıca’da sur içindeki camiler gibi büyük bir cami düşünüyorsak, bence yanlış. Orada yine 16. yy’daki camilere benzer bir cami yapacaksak yine yanlış... Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nde kendi mimarisini oluşturabilecek yeteri kadar insan var. Bunlar teşvik edilmeli. Biz hala kendi mimarimizi geliştiremeyip, yüzyıllar öncesine gidiyorsak, ya kabiliyetimizde ya anlayışımızda bir eksiklik var demektir. Tüm dünyanın ilgisini çekebilecek yapılar yapmak gerekir. Bugün Sinan kopyası bir cami yapmak bir marifet değil, zaten onun içindeki o uhrevi havayı yaratamayız. O ruhu veremeyiz.

Peki ne görüyoruz; sonsuz tamahkar bir plütokrasi ile karşı karşıyayız. Şunu ileri sürebiliyorum, her sömürgeci Türkiye büyük zenginlerinden daha az sömürgecidir. Artık bunlar için 'halkım' demek çok yersiz, her sömürgeci sömürdüğü halka bunlardan daha yakın ve insaflıdır. Her sömürgeci bunlardan çok daha 'kalıcı' ruh halindedir ve bunları, kesinlikle 'kaçıcı' tarif etmek zorundayız.

Hangi ahmak benim sabetayizme olumsuz baktığımı söylüyor, bu tür ahmaklarımızın azaldığını sevinerek söylebiliyorum. Sabetayistler olmasaydı, biz bu cumhuriyeti kuramazdık, diyen ben oldum. Bugün Sabetayistler, Türkiye'ye sadık olsalar, bu kadar sarsılmazdık, bu da benim ifademdir, büyük çoğunluğu ülkenin çıkarlarını gözetmiyorlar ve geriye kalanlar ise bu ülkeye, Türkiye'ye, eskisinden daha fazla bağlıdırlar.

Liste
Yükleniyor…