Bir Cumartesi günü Ulus'a uğradım. Örsan Öymen masasının üzerine benim onlarca karikatürümü koymuş, onlara baka baka müsvedde kâğıtlarına bir şeyler çiziyordu. 'Ne o, bizim meslek elden gidiyor mu?' dedim. Örsan her zamanki kahkahasını atarak, 'Ne haddime abi... Tahkikat komisyonu gazeteye bir yazı göndererek karikatürleri kimin çizdiğini sordu. Ben de benim adımı verin, Semih Abi'nin çizdiğini bilirlerse askerliğini yakabilirler, dedim. Bunları neden çizdiğime gelince... Belki komisyonda bir şey çizdirebilirler diye elimi alıştırıyorum. Muhasebedeki bütün fişlerini de değiştirdim, kendi adımı yazdırıp imzamı attım. Bu hafta sayfaya ne çizmemi istiyorsun, sen yorulma artık, söyle yeter' dedi.

Benzer Sözler

Lenin'in Oblomov'u yüzeysel değerlendirmesinden sonra Sovyetler'in de Kafka'yı ve metamorfoz'unu sansür etmesi büyük bir talihsizliktir; talihsizliğimiz yüksek otoriteden kaynaklanıyordu. Gerçi Oblomov'dan sonra Dönüşüm'ü yazmak çok zor değildir; fakat yine de Kafka'nın yazıcılığı, insanı iten bu uzun öyküyü elimizden bırakmamızı önleyebilmektedir. Kafka, tekellerle birlikte, insanın nasıl hamam böceğine transforme oluşunu yazıyordu.

Bütün halkları 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’nda Kürdü, Türkü, Alevi ve Sünni’si ile bir araya gelsin bu çok önemli, “Diyarbakır’da da kalenin etrafını dolduralım. Barış zincirini kuralım. Bunların hiç biri masal değil. Yeter ki halk gönülden istesin.

Yıllardır süren büyük mücadele zaferle taçlanmış, Azerbaycan sahada açık bir zafer kazanmıştır. Teslim olan Ermenistan, Karabağ'dan çekilecektir. Azerbaycan öz topraklarına kavuştu. İşgalci ve saldırgan Ermenistan yenildi. Harekat başladığından beri Türkiye, Cumhurbaşkanımızın kararlı tutumu ile kardeş Azerbaycan'ın yanında yer aldı. Ateşkes anlaşmasına bakıldığında Türkiye'nin sahada olduğu gibi masada da Azerbaycan'ın yanında durduğu görülmektedir. Bu kardeşlik ve dayanışma ebediyen sürecek.

Türklerle Kürtler bin senelik müşterek din, müşterek tarih, müşterek bir coğrafya neticesi hem maddi, hem manevi bir surette birleşmişlerdir. Bugün ise müşterek düşmanlar, müşterek tehlikeler karşısında bulunuyorlar. Bu tehlikelerden ancak müşterek bir azim ile kurtulabilirler. O halde büyük bir kanaatle diyebiliriz ki bu iki milletin birbirini sevmesi her iki taraf için hem dinî hem siyasi bir fariziyedir. Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa Türk değildir, Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa Kürt değildir.

Liste
Yükleniyor…