Benim hayatımı boş verin, eğer işgalciler İstanbul'un fetih sembolü olan Ayasofya’ya çan takmaya gelirlerse, benden emir beklemeden ateş açın ve Son nefesinize kadar Ayasofya Camii için savaşın!
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Benim hayatımı boş verin, eğer işgalciler İstanbul'un fetih sembolü olan Ayasofya’ya çan takmaya gelirlerse, benden emir beklemeden ateş açın ve Son nefesinize kadar Ayasofya Camii için savaşın!
Yurdumuzu istila eden Yunanlarla giriştiğimiz savaşlarda bizi, bir yandan mütecaviz Yunanlara karşı şeref ve vatanımızı korumaya çalışırken, diğer taraftan işgal kuvvetlerinin aleti haline getirilen Şeyhülislam Dürri Efendi'nin yıkıcı fetvaların ile uğraşmaya mecbur kalıyorduk. Şeyhülislam bu fetvalarda bizlerin padişaha isyan eden kimseler olmamız itibariyle ve bizlerin emri altında çalışan askerlerin de kâfir sayılacaklarını bildiriyordu. Bugün meclis kürsüsünde konuşan bu hoca (Ömer Bilen) gibi ve dün Yunan uçakları ile fetvalarını Türk siperlerine attıran Şeyhülislam gibi kimseler, mukaddes din kavramlarını siyaset sahnesine getirmek isterlerse de, artık bu gibi kimseler, Türk milletini böyle muzır hareketlerinden dolayı zarara sokamayacaklardır.
“Mösyö Montagna, bana bak, ben protesto bilmem” dedim. “Ne bilirsin?” diye sordu. “Böyle protesto ettin mi, ben bir saat sonra muharebeye tutuşuyoruz, deyiveririm” cevabını verdim. Beni protesto eden bu adam derhal ciddiyetini bıraktı: “Şimdi muharebe lafını nereden çıkardın?” dedi. Bunun üzerine şöyle konuştum: “Ben bütün ömrümde emir aldım ve emir verdim. Bunun dışında protestoydu, cilveydi, böyle şeyleri bilmiyorum” dedim.
(Müslümanların aksine) diğer dini grupların evrensel bir misyonu yoktu ve kutsal savaş onlar için sadece savunma amaçlı bir görev değildi... Onlardan sadece dinlerini kendi halkları arasında kurmaları gerekiyor. Bu nedenle, Musa ve Yeşu'dan sonra İsrailliler, yaklaşık dört yüz yıl boyunca kraliyet otoritesine ilgisiz kaldılar. Tek dertleri dinlerini kurmaktı... İsrailliler, Musa aracılığıyla kendilerine anlatıldığı gibi, Tanrı'nın Kudüs'te ve çevresinde kendilerine miras olarak verdiği topraklardan Kenanlıları mülksüzleştirdiler. Filistliler, Kenanlılar, Ermeniler, Edomlular, Ammonlular ve Moavlılar onlara karşı savaştı. Bu süre zarfında siyasi liderlik, aralarındaki yaşlılara emanet edildi. İsrailliler yaklaşık dört yüz yıl bu durumda kaldılar. Herhangi bir kraliyet gücüne sahip değillerdi ve yabancı ulusların saldırıları tarafından taciz edildiler. Bu nedenle, peygamberlerinden biri olan Samuel aracılığıyla Tanrı'dan kendilerine kral yapmalarına izin vermesini istediler. Böylece Saul onların kralı oldu. Yabancı ulusları yendi ve Filistliler'in hükümdarı Golyat'ı öldürdü. Saul'dan sonra Davud kral oldu ve sonra Süleyman oldu. Krallığı gelişti ve Hicaz ülkesinin sınırlarına ve daha sonra Yemen sınırlarına ve Bizans topraklarının sınırlarına kadar yayıldı. Süleyman'dan sonra kabileler iki hanedanlığa bölündü. Hanedanlıklardan biri, başkenti Samiriye (Sabastiyah) olan Nablus bölgesindeki on kabilenin, diğeri ise Kudüs'teki Yahuda ve Benyamin oğullarınınkiydi. Kraliyet otoriteleri kesintisiz bin yıllık bir süreye sahipti.
Milletim, siz Allah'a karşı çok günahlarla suçlusunuz. Siz dini ölüme mahkum ediyorsunuz. Namazlarınız, oruçlarınız nafiledir. Dualarınız Allah ile bir istihzadır. İbadetleriniz O'nu oyalamak arzusundan başka bir şey değildir. Evet, namaz kılın, oruç tutun, fakat unutmayınız ki en büyük ibadet gazavattır. Ruslar topraklarımızı çiğniyorlar, ben size ancak kurtuluşun savaşta olduğunu söylüyorum. Ruslara ölüm!
En çok ölen, öldürülen dinler arasındaki savaşlardadır. Hıristiyan ve müslümanlar arasındaki savaşlardan fazlası müslüman-müslüman, hıristiyan-hıristiyan mezhepler arasında olmuştur.
Eğer türümüz kendini savaşlar aracılığıyla yok edecekse, bu, yıldızlarda değil, kitaplarımızda yazdığı için böyle olacak gibi duruyor. "Tanrı", "cennet", "günah" sözcükleriyle şimdi yaptığımız her şey, geleceğimizi belirliyor.
Din için savaşacaksanız, şimdi kimin daha iyi hayali arkadaşı olduğu konusunda bir kavgaya girmiş olursunuz.
Siz aslinda kimin daha iyi bir görünmez arkadasi oldugunu bulmak için birbirinizi öldürüyorsunuz.
Dini savaş en basit haliyle en iyi hayali arkadaşa sahip olmak için birbirini öldürmektir.
Artık burası aslına döndü, camiydi tekrar cami oldu. Şimdi ilanihaye inşallah cami olarak tüm inananlara hizmete devam eder.
Savaş, devlet adamının oyunu, rahibin zevkini, avukatın şakasını, işe alınmış suikastçının ticaretidir.
Doğa insana şöyle der: Sen özgürsün, yeryüzünde kimse seni senin haklarından kanunen yoksun bırakamaz. Din ona şöyle seslenir: O bir köledir ve Tanrısı tarafından ömrü boyunca temsilcilerinin demir çubukları altında inlemeye mahkûm bırakılmıştır. Doğa insana doğduğu yurdu sevmesini öğütler, o yurda inançla hizmet etmesini, ona zarar vermeye çalışanlara karşı kendi menfaatlerini yurdununkilerle harmanlamasını söyler; din ona şikâyet etmeden yurt üzerinde baskı kuran zorbalara itaat etmesini emreder, yurduna karşı onlara hizmet etmesini, onların boyun eğmez kaprisleri altında diğer yurttaşlarını köleleştirerek lütuflarını hak etmesini emreder.
Dünyayı kurtaracağım diye, insanların yarısını öldürebilirsiniz. Ülke için, vatan millet için ölmeyi ve öldürmeyi göze alırsınız. İnançlar, ideolojiler uğruna insanların yaşamını gözden çıkarabilirsiniz. Ölümü, öldürmeyi, canlıyı yok etmeyi hangi yüce amaç, hangi yüce dava haklı kılar?
İnançlar sembolleri yaratır ve semboller inancın yerine gecmeye baslar. Çoğu zaman inançlar uğruna değil, semboller uğruna savaşılır.
Analar evlatlarını askere leş toplatmak için göndermedi. Geberdikleri yerde kalırlar, askere leş toplatmam biz imha eder, geçeriz.
Tarihi bir hata düzeltilmiştir ve inşallah kıyamete kadar da Ayasofya ibadete açık olacaktır.
ya defolup gideceksiniz, ya denize dökecekler sizi. ne halt edeyim? deme Ahmet, teslim ol.
Mozaiklerin üzerini alçıyla örtün ki, müminler rahatsız olmasın! Fakat bu şaheseri parçalamayın.